Lozan'ın imzalandığı sarayda panel: Kürtler için soykırımdır 2023-04-14 23:50:03   LOZAN – Lozan Anlaşması’nın imzalandığı sarayda düzenlenen panelde, Lozan’ın Kürtler için soykırım anlamına geldiği ifade edildi.    Lozan Antlaşması’nın 100. Yılı etkinlikleri kapsamında, anlaşmanın imzalandığı Rumine Sarayında bir panel düzenlendi. "1923 Lozan, Kürtler Neredeydi?" Adıyla düzenlenen panele Zürich Üniversitesinde tarihçiler Hans- Lukas Keiser, Oliver Adad ve Sedat Ulugana ile KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar konuşmacı olarak katıldı.    KEİSER: ERDOĞAN’IN AMACI HAK VERMEK DEĞİL    Moderatörlüğünü Céline Misiego'nun yaptığı panelde ilk olarak Zürich Üniversitesi’nde tarih profösörü Hans-Lukas Keiser konuştu. Keiser "Lozan antlaşması yapılırken Kürtler neredeydi” diye sorarak konuşmasına başladı. Kürtlerin yok sayıldığını dile getiren Keiser "Kürtler adına Lozan görüşmelerine İsmet Paşa temsilci olarak gelmiştir. Kürtler, sürekli olarak asimile edildi. Ankara, Kürtleri yok saymıştır. Kürtler ve Asuriler  katliama maruz kaldı. Avrupalılar, demokrasi götürme iddiasındaydı ama katliamdan sonra onu da yapmadı. Kürtler de bu antlaşmaya girmek istemedi. Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şimdi Lozan antlaşmasının yeniden gözden geçirilmesini istiyor. Ancak onun amacı sınırlarını genişletmektir. Yoksa halklara, hak verme gibi bir derdi yok" dedi.   AYDAR: LOZAN SOYKIRIMDIR   Panele katılan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar da Kürtlerin, 100 yıl önce yapılan Lozan antlaşmasıyla yok sayılarak 4 ayrı ülkeye bölüştürüldüğüne vurgu yaptı. Aydar,  "Serv'de Kürtler bir çözüm için oluşturmak istedi. Fransa ve İngiltere Rusya’da meydana gelen devrime set oluşturmak için Kemalistlerin önünü açtılar. Serv'de Kürtler ve Ermeniler var ama Lozan'da bunlar yok. Biz Kürtler için Lozan ne anlama geliyor? Bazı insanlar burada toplanmış ve ülkemiz hakkında kararlar almışlar. Bıçağın altına bizi yatırmışlar. Kürtler için Lozan soykırımdır. 100 yıldır bunu yaşıyoruz. Türkiye’de etnik bir temizlik yapılmıştır. Lozan’dan sonra Kürdistan’da serhildan başlıyor. Ağrı, Sason, Şex Said, Dersim'de başlayan  ve daha sonra Efrin, Rojava, Serekani ve Bakur’da süren saldırılar bu antlaşmanın sonucudur" dedi.   DR. ADAD: SÜRYANİLER DE KATLEDİLDİ   Tarihçi Dr. Oliver Adad, Asuriler açısından Lozan Antlaşması'nın 100’üncü yılının anlamı üzerine bir sunum yaptı. 1924 yılında Hakkari bölgesinde yaşayan Süryaniler yönelik bir katliam yapıldığını dile getirdi. Adad "1924 yılında Hakkari bölgesinde yaşayan Süryaniler ya katledildi ya da Irak'a sürgüne gönderildi.  Bu operasyonlarda binlerce kişi hayatını kaybetti, yüzlerce köy yerle bir edildi.  Bunlardan sadece birkaç köy kaçtı. Yine 1924-25 yıllarında Urfa yöresinden Süryaniler de zorla Suriye'ye sürüldüler ve çoğunlukla Halep'e yerleştiler veya Lübnan'a gittiler” ifadelerini kullandı.    TAKRİRİ SUKUN YASASI    Adad, 4 Mart 1925'te "Takriri sukun" yasası yürürlüğe girdiğini bu yasayla Kurdistan'ın tümüyle tahakküm altına alındığını belirtti. Adad, Mezopotamya coğrafyasında yaşayan Süryani halkının da her yönüyle asimilasyona tabi tutulduğunu dile getirdi.  Adad, şöyle devam etti:  "1928'de kalan son Süryani okulu kalıcı olarak kapatıldı. 3 Kasım 1928'de Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kullanılması yürürlüğe girdi.  Bunlarla Asur alfabesinin kullanılması kalıcı olarak yasaklandı. ‘Vatandaş Türkçe konuş’ propagandası 1 Ocak 1929'dan itibaren takviye yasa haline geldi ve Türkiye'nin her tebaası Türkçe konuşmaya zorlandı.  Türkçeden başka diller konuşmak yasak olduğu gibi bazıları da cezalandırıldı.”   Süryanice adların Türkçeye çevrildiğini anlatan Adad, “1942 yılında Varlık Vergisi yürürlüğe girdi. Tüm Hristiyan gayrimüslim vatandaşlara uygulanan bir yaptırımdı. Çoğunlukla para toplayamayanlar, mülklerini o zamanın arazi değerinin çok altında satmak zorunda kaldılar.  Bu beklenmedik ağır vergiler, tüm Hıristiyanları ve Yahudileri sefil bir hayat sürmeye yöneltti” bilgisini paylaştı.    İKİCİ BİR BASKI DALGASI    Süryaniler üzerinde 1980’den itibaren baskının arttığını ve ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarını aktaran Adad, “Bırakmak istemeyenler öldürüldü, bir kısmı da ağır muamelelere maruz kaldı.  O günlerde 50 kadar insanın öldürüldüğünü biliyorum. Turabdin'de en eski 2 manastırımız var. Her ikisi de Asurlular için kutsal mekanlardır. 1997 yılında her iki manastır da Süryani dilinin öğretilmesi ve Hristiyan ayinlerinin öğretilmemesi için kapatıldı. Rahip Yusuf Akbulut, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde vatana ihanetten yargılanmaya çağrıldı. Süryanilerin etnik azınlık olarak kabul edilmediği gerekçesiyle Süryani hayır kurumunu reddetmiştir. 2008 yılında devlet yakın köylerin yardımıyla Mor Gabriel manastırının arazisine el koymaya çalıştı" dedi.   ULUGANA: KÜRTLER TARİH SAHNESİNE ÇIKTI    Panelde son olarak Berlin Üniversitesi öğretim görevlisi Kürt tarihçi Sedat Ulugana konuştu. Osmanlı devletinin son dönemlerinde artık askerini besleyemeyecek duruma geldiğini belirten Ulugana, Birinci Dünya Savaşı’nın Kürtlerin savaşı olmadığını ifade ederek "Serv döneminden Kürtlerin kolektif bir talebi vardı. O dönem iki ülke Kürtlerin istem ve taleplerinin  önüne set çekti. Bu devletler Fransa ve İngiltere. Fransa'nın bir konsolosluk misyoneri Kürtleri tanıyordu. Lozan antlaşmasında da yer aldı. Lozan'da önce Kürtler gözden çıkarıldı. Kürtler üzerinde her zaman bir kriminalizasyon vardı. Kürt Özgürlük Hareketi ile Kürtler özne olarak tarih sahnesine yeniden çıktı" ifadelerini kullandı.