İnsan hakları mücadelesini Meclis’e taşıyacak 2023-04-16 09:10:54   AMED - Köy yakmaları ve Hizbullah’ın katliamlarına tanıklık yaptıktan sonra insan hakları alanında mücadele yürütmeye başlayan Ceylan Akça, Yeşil Sol Parti’nin Amed milletvekili adayı. Akça, kadın, dil ve özgürlük gibi konuların önceliği olacağını belirtti.    Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine sayılı günler kaldı. 14 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek seçimler için siyasi partiler seçim çalışmalarını hızlandırdı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) de ülkenin dört bir yanında halk buluşmaları ve büro açılışları gerçekleştiriyor. Partinin yeni yüzleri yurttaşlar arasında merak konusu. Yeşil Sol Parti’nin kadın adayları arasında bulunan Ceylan Akşa Cupolo da yeni yüzlerden birisi.      Amed’in Hazro ilçesinde 1986 yılında doğan Akça, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyat Bölümü Lisans mezunu. Akça, aynı bölümde şu an yüksek lisans yapıyor.  Akça, yıllardır kadın ve insan hakları alanlarında mücadele yürütüyor.    ‘ŞİDDETİ VE DİRENENLERİ GÖRDÜM’   2015 yılında HDP’den siyasete dahil olduğunu belirten Akça, özgeçmişine dair şunları söyledi:. “Annem de Helhel’li (Çitlibahçe), Helhel’de herkes dayika (anne) Sano’yu bilir, ben de Saniye nenenin torunuyum, zaten bizim bütün sülalenin mücadeleyle tanışması onunla olmuştur. Şu anda Amed’te hangi sokağa gitseniz Saniye’yi tanırlar. O beni mücadeleyle tanıştırdı. Ama o olmasa bile devlet tanıştırırdı bizi. Köylerdeki o operasyonları hatırlıyorum, her bir köyün yavaş yavaş yerin dibine sokulmasını izlemek durumunda kalmıştım. Ardından ailem 90’lı yıllarda Bağlar’a taşındı. Hizbullah katliamlarına şahit olduk, sokakta ilk cenazeyi 8 yaşımda o zamanlar da görmüştüm. Şiddeti görünce bu şiddetin diğer tarafında direnen insanları da görüyorsunuz. Bu şekilde ben de mücadeleyi tanımış oldum.   ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI DANIŞMANLIĞI   2015 yılında HDP’nin Meclis’e girmesiyle ben de dahil oldum. Siyasi olarak dahiliyetim oradan başladı. Ayşe Acar Başaran’la danışman olarak başladım, bu süreçte cezaevi, seçim, insan hakları ve diplomasi komisyonlarında yer aldım ve çalıştım. 2019 yılında ayrıldım ve o yılda Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerine araştırma danışmanlığı yapmaya başladım, bu araştırma danışmanlığının dahil olduğu konular, çevre hakları, kadın hakları, gözaltında işkence ve kötü muamele, siyasi temsil hakları ve örgütlenmelerine yönelik raporlar hazırladım.  En son çalıştığım raporlama deprem bölgelerine ilişkindi, insan hakları alanında daha deneyimliyim diyebilirim.”   ‘KAYBETMEYE ÇOK YAKINLAR’   AKP iktidarının süresince halkların ikiye bölündüğünü ve farklı muameleye maruz bırakıldığını ifade eden Akça, “Türkiye açıkçası iki parçaya bölünmüş gibi görünüyor; batıda bir muamele, doğuya doğru gidildiğinde başka bir muamele işliyor. İstanbul’da anayasal olan o toplanma özgürlüğüne birazcık daha izin verilirken Kürdistan’da böyle bir şey çok mümkün değil, insanların en küçük alanda bir araya gelip iki kelam ettiğini gördüğü anda kolluk gücüyle hemen bir baskılama, onları biran önce bertaraf etme girişimi var. 3 kişinin bir araya gelmesinden korkan bir sistem var. Sistem bu korkusunu da buraya yerleştirdiği kolluğu bir nevi maşa olarak kullanarak, işletiyor. AKP’nin 20 yıllık iktidarını Emile Zola’nın Yaşama Sevinci romanındaki yanına yetim kızı alan madam Chanteau karakteri var. Bu karakter yetimin parasını yiyor ama aynı zamanda yüzünü güzel göstermeye devam ediyor, ta ki bütün iliğini sömürene kadar. İliğini sömürdükten sonra da ondan nefret etmeye başlıyor. Birazcık oraya döndü yani 2012’den çift kişilikli bir şeye dönüşen korkunç suratını görmeye başladığımız bir şeye dönüştü. Şu anda halktan ne alacağını kestiremediği bütün kaynakların tükendiği bir noktada duruyor.    ERDOĞAN İKTİDARINI AYAKTA TUTMAYA ÇALIŞIYOR    Tükendiklerini şuradan anlıyoruz, Sayın Erdoğan sürekli ittifakların ne kadar kötü olduğundan bahsederdi ama kendisi güç kaybeden koalisyonuna sürekli küçük küçük parçacıklar ekleyerek, hayatta kalmaya, iktidarını ayakta tutmaya çalışıyor. Ama bunun pek de faydalı olacağını düşünmüyorum, kaybetmeye inanılmaz yakınlar. Birazcık balon balıkları gibi kendilerini şişirip güçlü görünmeye çalışıyor olabilirler ama kesinlikle öyle değil. Zafer gerçekten çok yakın, onlar sandıkları kadar çok kişi değiller, biz de sandıkları kadar az değiliz, çoğuz sadece biraz sesimizi çıkarmamız lazım. Birbirimizi duyduğumuzda ne kadar kalabalık olduğumuzu anlayacağız” diye konuştu.    ‘KRİTİK EŞİKTEYİZ, DEĞİŞİM KAÇINILMAZ’   Kadın kazanımlarına da çok fazla müdahale olduğuna dikkati çeken Akça, şunları söyledi: “Türkiye iyi bir iş yaparak İstanbul Sözleşmesi’ne imza atmıştı, 6284’ü uygulamaya koyarak yine iyi bir şey yaptılar ama bir anda kendi yaptıkları bu ilerlemeyi geri çeviren bir yere gittiler. Birkaç muhafazakar oyu kendi yanlarına alabilmek için sözleşmeden çekildiler. Ve çekilirken dediler ki ‘bizim böyle uluslararası dışardan gelen şeye ihtiyacımız yok, bizim yasamız 6284 var, her şeyi kapsıyor’ dediler. Şimdi, 6284’ün kaldırılması için Yeniden Refah Partisi’yle pazarlık yapıyor, HÜDA-PAR’ın tutum belgesine baktığımızda kadını yok etmek isteyen bir tutum belgesi belirlemişler. Bu seçim 20 yıllık sürecin en kolay seçimi olacak, tercih yapmak hiç bu kadar kolay olmamıştı, azıcık kaygıları varsa şunu düşünecekler, en kötü ne olabilir? ‘Bize şiddet uygulayan kişiler serbest bırakılacak? Olmuyor mu bu, evet, oluyor. Çok mu fakirleşeceğiz, zaten fakirleştik, sokağa mı çıkamayacağız, zaten çıkarmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Zaten en kötüsü gerçekleşti bundan sonra çıkabileceğimiz en iyi yer yukarı gitmek, daha ileri gitmek, çok iyi bir eşikteyiz ve diğer tarafa gidebilmemiz için küçük bir ivme lazım bu ivmede bu bir ay içinde gerçekleşecek. Ki zaten oluyor, değişim kaçınılmaz.”    ‘KADIN, DİL VE ÖZGÜRLÜK ALANLARI ÖNCELİĞİMİZ’   Seçimi kazandıklarında eski birçok kazanımlarını ve özgürlük alanlarını tekrar tesis edeceklerini belirten Akça, “Kayyumlar öncesi Amed’te çok renkli ve inanılmaz derecede sivil toplum örgütleri vardı. Bütün halkın dahil olduğu, sivil toplumun içinde var olabildiği, kendi bilincini keşfedebildiği bir ortama sahipti. Gerçekten cıvıl cıvıl bir ortamdı. Bir fırtınanın ve karanlık bulutlarının çökmesi gibi geldikleri için ilk anda bu sivil toplumun üzerine çöktüler. KHK ile kapattıkları şeyler bunlar oldu. İlk vaadimiz bunlar olmalı, biz STÖ’leri tekrar özgür bir şekilde örgütlenme özgürlüklerini yerine getirebilecekleri, burada dahil olabilecekleri, sokaktaki herkesin mimlenme korkusu duymaksızın, TEM’in o küçük kameralarına girme korkusu duymaksızın, bu örgütlere dahil olabileceği o özgürlük alanını tekrar tesis etmek için elimizden geleni yapacağız. İkincisi inanılmaz bir kadın yoksulluğu var, buna yerelde nasıl çare olabileceğimizi konuşacağız. Bunu kendi aramızda değil, sokakta kadınlarla konuşacağız. Tepeden değil tam da sorunun başladığı yerden çözümü oluşturacağız. Diğer bir konu ise dil ve kültür hakları, Amed’te özellikle tekrar bunların canlı bir şekilde birebir uygulanabildiği alanı tesis etmeye çalışacağız” diye konuştu.    ‘15 MAYIS’TA EN BÜYÜK HALAYI KURACAĞIZ’   Sokak sokak, mahalle mahalle çalışmalara başladıklarını ve halkın teveccühüyle karşılaştıklarını dile getiren Akça, şöyle devam etti: “Açıkçası halk çok kararlı, inanılmaz umutlular sadece 14 Mayıs’ı bekliyorlar çünkü mevcut demokrasimiz halkın bu demokrasiye dahil olma sürecini biraz seçimlere kısıtlamış durumda. Aslında partimizin vaatlerinden birisi de bu; insanların siyasete dahil olabileceği tek günün seçim günü olmaması gerekiyor. Genel olarak bunlara dahil olmasını sağlamak gerekiyor. Onlarda bugünü bekliyorlar, bunca yıldır yaşamış oldukları ve son 8 yıldır da iyice korkunçlaşan bu süreci artık sonlandırabilecek hamlelerini yapmayı bekliyorlar. Gayet de heyecanlılar, sağ olsunlar bu heyecanları sayesinde bizde cesaretleniyoruz, her şey çok güzel olacak. 14 Mayıs’ta geceye kadar oyları sayacağız, seçim kurullarının o oyları hiç etmesine izin vermeden o oyların başında bekleyip, koruyacağız. 15 Mayıs sabahı sonuçlar kesinleştiği zaman hep birlikte çıkıp kutlamayı yapacağız, Amed’te en büyük halayı kuracağız.”   MA / Eylem Akdağ