Türkdoğan: Türkiye’de çözümün yolu Abdullah Öcalan’a çıkıyor 2023-05-03 09:03:05   İSTANBUL - Kürt sorununun çözümü noktasında her yolun PKK Lideri Abdullah Öcalan’a çıktığını belirten Yeşil Sol Parti adayı Öztürk Türkdoğan, “Sorunun çözümü konusunda adım atmak istiyorsanız Abdullah Öcalan ile görüşme mekanizmalarını kurmak zorundasınız” dedi.    Uluslararası komployla Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 24 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutuluyor. En son kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021 tarihinde yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınmayan Abdullah Öcalan’a dair avukat, aile ve vasi görüş başvuruları da “disiplin” cezaları gerekçe gösterilerek reddediliyor.   İmralı Cezaevi’nde uygulanan bu politika ülkedeki kriz ve kaosun temel nedeni olurken, AKP ve devlet yetkilileri ulusal ve uluslararası kamuoyunun tepkisine rağmen sessizliğini sürdürüyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili adayı Öztürk Türkdoğan, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümündeki rolü ve mutlak tecrit politikasına dair değerlendirmelerde bulundu.   İMRALI’DA NE OLUP BİTİYOR?   İmralı Cezaevi’ndeki uygulamalara işaret eden Türkdoğan, insan hakları ihlalinin başlangıç noktası olduğunu belirtti. Abdullah Öcalan’ın konumu itibariyle önemli bir kişilik olduğunu vurgulayan Türkdoğan, “Mahpus olduğunu ve hakları olduğunu unutmamak gerekiyor. İmralı Hapishanesi’nde ne olup bittiğini hiç kimse bilmiyor. Düşünebiliyor musunuz? Avukatı ile hiçbir şekilde görüştürülmeyen bir mahpusa, avukat görüşü nedeniyle ceza veriliyor” dedi.    ‘TAMAMEN KANUNSUZLUK HALİ’   Aile ve vasi görüşlerinin yanı sıra haberleşme hakkının da engellendiğini ifade eden Türkdoğan, yasakların mantığa aykırı olduğunu söyledi. Verilen disiplin cezalarının nedenlerine değinen Türkdoğan, söz konusu durumun İmralı’ya dönük keyfi bir uygulama olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Verilen cezaların ise tebliğ dahi edilmediğini ve bu hususta ihlal söz konusu olduğunu belirten Türkdoğan, “Nereden baksanız tamamen kanunsuzluk hali ile karşı karşıyayız” diye belirtti.    ‘İNSAN HAKLARI ARAÇSALLAŞTIRILDI’   Türkiye’nin insan haklarını araçsallaştırdığını ifade eden Türkdoğan, şunları söyledi: “Bir insanın en temel haklarını ihlal ederseniz, bunu artık araçsallaştırmışsınız demektir. Anladığım kadarıyla avukatları ile görüştürülürse ve avukatları da bu söylediği şeyleri kamuoyu ile paylaşırsa iktidar buradan zarar göreceğini düşünüyor. Kişinin hakları vardır. Bu haklara hiçbir şart altında dokunulamaz. Kişinin temel haklarını vereceği siyasi mesajlara yeğliyorsunuz. Böyle bir şey olamaz.”   İNSAN HAKLARI TABLOSU    Abdullah Öcalan’ın avukatlarının Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’ne yaptığı başvurunun ardından BM’nin İmralı’da mutlak iletişimsizlik halini tespit ettiği ve bunun durdurulması için geçici tedbir kararı aldığı ancak Türkiye’nin bu karara uymadığını hatırlatan Türkdoğan, “Türkiye’nin bu kararlara uyması gerekir. Tecridin BM’nin gündemine girmesi önemlidir. Hem Avrupa Konseyi’nin (AK) hem de BM’nin aldığı kararlara uymuyor. Türkiye, insan hakları sisteminden çıkmaya doğru gidiyor. Türkiye’deki siyasi iktidar, kendi siyasi çıkarları için Türkiye’nin insan hakları sisteminden çıkmasını bile göze almıştır” ifadelerini kullandı.    KARARLARA UYULMAK ZORUNDA   BM’nin esassa ilişkin vereceği kararda aleyhine bir karar çıkması halinde Türkiye’nin BM nezdinde teşhir olacağını ifade eden Türkdoğan, “Türkiye’nin devlet olarak itibarı çok ciddi olarak sarsılacaktır. Türkiye’ye bakış açısı değişecektir. Çünkü BM komiteleri, verdiği kararları düzenli olarak takip ederler. Verdiği kararların uygulanıp uygulanmadığını izlerler. Eğer verilen kararlara uymazsanız, birçok noktada samimi bulunmazsınız. İnsan hakları konusunda samimi olmadığında ekonomik kalkınma da gerçekleşmez. Türkiye ekonomide bazı sıçramalar yapmak istiyorsa, öncelikle insan haklarına uymak zorundadır. BM ve Avrupa Konseyi’nin aldığı kararlara uymak zorundadır. Şimdi hem bunlara uymayacaksınız hem de vatandaşa dönüp ekonomik refah vaatleri yapacaksanız. Böyle bir şey yok” şeklinde konuştu.    ‘MUHATAP ABDULLAH ÖCALAN’   Türkiye, Suriye, Irak, İran ve dünyada yaşayan Kürtlerin büyük bir bölümünün Abdullah Öcalan’ı kendi liderleri olarak gördüğünün altını çizen Türkdoğan, “Abdullah Öcalan halk lideri olarak görülüyor. İkincisi; Türkiye, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı olarak uzun yıllardır PKK ile silahlı mücadele halinde. PKK’nin Lideri ise Abdullah Öcalan’dır. KCK sisteminde de yeri çok net. Yarın Kürt sorununun çözümüne dair olumlu ya da olumsuz bir adım atarsanız, bir şekilde Abdullah Öcalan’ın görüşlerine başvurmak zorundasınız. Bu iki sebep nedeniyle doğal olarak Abdullah Öcalan ile muhatap olmak zorundasınız” dedi.    KİM İKTİDAR OLURSA OLSUN…   Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünden yana olduğunun altını çizen Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu temelde yaklaşırsanız ancak sonuç alabilirsiniz. Seçim dönemlerinde taktiksel olarak yaklaşırsanız, sonuç alamazsınız. İktidar değişikliği olacak. Ancak şu anda Millet İttifakı da araçsallaştırma ekseninde yaklaşıyor. Kim iktidar olursa olsun hem Yeşil Sol Parti ile muhatap olmak zorunda kalacaklar hem de Kürt sorununun bütün boyutları ile çözümü noktasında Abdullah Öcalan ile diyalog ve müzakere etme zorunda kalacaklar. Bu zaten doğal bir durum. Abdullah Öcalan doğal bir muhataptır. Çünkü halk ve örgütsel yapı adres olarak Abdullah Öcalan’ı gösteriyor. O zaman kim irade olarak ortaya çıkıyorsa, o irade ile muhatap olmak zorundasınız. Dünyada bütün çatışma çözümlerinde hep böyle olmuştur.”   HER YOL İMRALI’YA ÇIKIYOR    Kürt sorununun çözümünde her yolun Abdullah Öcalan’a çıktığını vurgulayan Türkdoğan, “Siz eğer Kürt sorununun çözümü konusunda kararlı iseniz ve adım atmak istiyorsanız, doğal olarak Abdullah Öcalan ile görüşme mekanizmalarını kurmak zorundasınız” dedi. Merkezinde tecridin olduğu bir siyasetin gelişmesi halinde Türkiye’nin bundan çok yarar göreceğini belirten Türkdoğan, şöyle devam etti: “2013-2015 döneminin en büyük handikabı görüşmelerin yürütüldüğü İmralı Adası’nın olumsuz koşulları ve Abdullah Öcalan’ın uygun müzakere koşullarına kovuşturulmamış olmasıdır. Dolayısıyla diyalog ve müzakere yürütecekseniz, bunun koşullarının sağlanması gerekir. Bu gerçekleştiği taktirde o zaman gerçekten Türkiye inanılmaz bir şekilde rahatlayacaktır. Türkiye’nin çatışma ve savaşa ayırdığı 4 trilyon doların sonuçları yavaş yavaş giderilecektir. Türkiye, komşu ülkelerle ekonomik ilişkilerini daha da geliştirecektir. Bir rahatlama dönemi yaşanacaktır. İnsani bakımdan kayıpları sona erecektir. Bu koşullar ortaya çıktığı takdirde toplumsal barış sağlanacak, yerelde yaşanan problemler sona erecektir. Sadece savaştan ve bunun rantından beslenen çevreler zarar görecektir. Bunların dışında herkes yarar görecektir.”   MA / Mehmet Aslan