Uysal: Tecride karşı çoklu mücadele hattı kurulmalı 2023-06-23 09:14:07   ŞIRNEX - Yeşil Sol Parti Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal, İmralı’daki mutlak tecride karşı çoklu mücadele hatlarının kurulması gerektiğini vurguladı.    Küresel güçlerin ortaklığında gerçekleştirilen uluslararası komployla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’da getirildiği Türkiye’de İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne konuldu. İmralı Adası’nda ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri, AKP iktidarının Kürtlere dönük savaş konseptiyle orantılı olarak ağır tecrit koşullarına alındı. 24 yıl içinde bazı dönemlerde Abdullah Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle görüşmesine izin verilirken, mutlak tecrit ortadan kaldırılmadı.     Avukatlara dönük 27 Temmuz 2011’de devreye konulan görüş yasağı, 2019'daki açlık grevi eylemleriyle kırıldı. 5 ayrı görüşmenin ardından yeniden avukat görüş yasağı başladı. Yasaklara, “disiplin cezaları" gerekçe gösteriliyor. Abdullah Öcalan ile birlikte İmralı Cezaevi’nde tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’ın da avukatlarıyla görüştürülmesi aynı gerekçeyle engelleniyor.    PKK Lideri ve diğer tutukluların aileleriyle görüşmesi ise, “disiplin” cezaları gerekçesiyle engelleniyor. Abdullah Öcalan, son olarak İmralı’da tutulduğu süre boyunca 25 Mart 2021’de ailesiyle ikinci kez yapabildiği ancak yarıda kesilen bir telefon görüşmesi gerçekleştirebildi. Abdullah Öcalan’dan söz konusu görüşmeden bu yana haber alınamıyor; yapılan tüm başvurular ya reddediliyor ya da yanıtsız bırakılıyor.    Asrın Hukuk Bürosu avukatı olarak 2019 yılında müvekkili Abdullah Öcalan ile 5 görüşme gerçekleştiren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal, İmralı tecrit sistemini, hukuki ve politik boyutunu değerlendirdi.    İMRALI SİSTEMİ   Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı’da özel bir sistem oluşturulduğunu belirten Uysal, ilk etapta Öcalan'ın tek başına tutularak, fiziki ve psikolojik olarak iradesinin kırılmasının hedeflendiğini aktardı. Uluslararası güçlerin bu hedeflerinden sonuç alamadıklarına dikkati çeken Uysal, "İlk kurgulanış, Sayın Öcalan'ın ifade ettiği gibi ‘günbegün idam’ üzerinde kurgulanmıştı. Fiziki bir yok oluşu ya da bir irade teslimi olarak ortaya konuldu bu sistem. Ancak Sayın Öcalan'ın direnişi, bu sistemi kurgulayanları yıllar içerisinde kimi değişiklikler yapmaya zorladı. Sayın Öcalan'ın hukuki hakları askıya alındı, avukat ve aile ziyaretleri engellendi” diye kaydetti.    ÖCALAN'IN POZİSYONU    PKK Lideri Öcalan’ın Ortadoğu üzerindeki etkisinin devlet tarafından da kabul edildiğini ifade eden Uysal, "Sayın Öcalan'ın bulunduğu pozisyonu -Kürt sorunu konusunda ve politikasında belirleyici kişi olarak- devlet tarafından kabul edildi. O nedenle Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit, tamamen Kürt sorunu ve Ortadoğu halklarının sorunlarının çözümü, uluslararası güçler nezdinde Kürt halkının rolünün değişip değişmeyeceği ile doğrudan bağlantılı. Bu hakikat devlet tarafından da uluslararası siyasetçiler ve hukukçular tarafından da kabul edilmiş bir gerçektir" diye belirtti.    SAVAŞ POLİTİKALARI   Tecridin “kaosu” beraberinde getirdiğini dile getiren Uysal, "Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, Kürt sorununun çözümünde devletin güvenlikçi ve savaş politikalarını başlattığı anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda her alanda antidemokratikleşme, hukuk dışına çıkma ve çoklu kriz demektir. O nedenle Sayın Öcalan ile kurulacak her temas, onunla yapılacak her görüşme, devlet tarafından hukuki olmaktan da öte tamamen siyasi gerekçelerle engellenmiştir. Sayın Öcalan üzerindeki bu tecridin ağırlaşması, Kürtsüz bir siyaset, Kürtsüz bir hayat, Kürtsüz Türkiye, Kürtlerin haklı ve meşru taleplerinin yok sayıldığı ve her alanda savaşın yoğunlaştığı dönemler demektir" ifadelerini kullandı.    YENİ DÜNYA ÜZERİNDE ALTERNATİF HAYAT    Abdullah Öcalan'ın alternatif bir yaşam fikriyatı ortaya koyduğunu ifade eden Uysal, "Sayın Öcalan Kürt halkının lideri olarak görülüyor. Ortadoğu’da barışın mimarı, dünyada birçok alanda siyasi bilimciler tarafından günümüzün filozofu olarak kabul ediliyor. Dünyada örnek alınıp, takip edilen ve dünya düzeninde alternatif bir hayat hayalinde yegane düşünür olarak kabul ediliyor. Buna rağmen 24 yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutulması, tecrit altında tutulması kabul edilemez. Bugün Sayın Öcalan'a özgürlük kampanyaları gittikçe büyümektedir. Ancak buna karşı 27 aydır Sayın Öcalan'dan haber alınamıyor. Sayın Öcalan'a tecridin daha da ağırlaştırılarak sürdürülmesi, unutturulmak istenmesi, kendi paradigması etrafında ortaya çıkan yaşam ihtimalinin yok sayılması aslında savaşta ısrar demektir” şeklinde konuştu.   MÜCADELE HATTININ ÖRGÜTLENMESİ   Mutlak tecridin kırılması için herkesin üzerine ciddi sorumluluklar düştüğüne vurgu yapan Uysal, "Bunun ortadan kaldırılması için çok yönlü mücadele hattı örgütlenmelidir. Çoklu mücadele hatları kurulmalıdır” dedi.    Geçmiş dönemlerde ağır bedeller verilerek Öcalan ile görüşmelerin sağlandığını hatırlatan Uysal, olağanüstü sahiplenmenin görüşme imkanlarını da doğurduğunu vurguladı. Uysal, tecridin kaldırılması için, “Herkes bulunduğu yerde bireysel, örgütlü olduğu alanda örgütlü hareket etmeli. Bunun değişmesi (tecrit) noktasında hükümete adım attırabilecek her türlü baskı aracını ve talep aracını, kampanyalarla ve basın aracılığıyla mücadele hattını örgütlemesi gerekir. Çünkü Sayın Öcalan üzerindeki tecrit bu kadar ağır ve ciddi. Yıllardır bu tecrit sürüyorken, buna denk bir mücadele hattı çizilmediği sürece, buna denk talepler ortaya konulmadığı sürece, tecridi aşamadığımız gibi özgürlük talebimize de çok geriden başlamış olacağız."    TECRİDİN YENİ BOYUTU: DİSİPLİN CEZALARI    Verilen “disiplin” cezalarının da tecridin yeni bir boyutu olduğunu ifade eden Uysal, Abdullah Öcalan’a verilen “disiplin” cezalarının hukuki olmadığını dile getirdi. Uysal, “Hukuk araçsallaştırıldığı gibi aslında mesleki anlamda da avukatların görevini yapması, savunma haklarını yerine getirmesi engelleniyor. Bilerek tüm disiplin cezaları kesinleştirildikten sonra avukatlara iletiliyor. Bu da tecridin ağırlaştırıldığı, mutlak iletişimsizlik halinin bir diğer boyutu. Hukuki prosedür avukatlar dahil edilmeden, tıpkı bir zamanlar ‘koster bozuk' denildiği kadar gayriciddi, gayriahlaki yürütülüyor” diye kaydetti.    MA / Zeynep Durgut