Katledilen yönetmen Kerîmeyan’ı anlattı: Halkının ve hünerinin sevdalısıydı 2023-12-30 09:08:31   RIHA - Türkiye’nin hava saldırılarında yaşamını yitiren görüntü yönetmeni Mensur Kerîmeyan’ı anlatan Rojava Film Komünü Eşbaşkanı Numan Yiğit, "Mensur, hem halkının hem de icra ettiği hünerin sevdalısıydı” dedi.    Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye kentlerine dönük 25 Aralık'ta başlattığı hava saldırılarında 9 kişi hayatını kaybetti. Katledilenlerden birisinin de görüntü yönetmeni Mensur Kerîmeyan olduğu dün açıklandı. Kerîmeyan, 26 Aralık'ta Qamişlo’daki diyaliz merkezine dönük bombardımanda hayatını kaybetti. Rojhilat’ın (İran-Doğu Kurdistan) Sinê kentinde dünyaya gelen Kerîmeyan, İran'da iktidarın baskıları üzerine Kuzey ve Doğu Suriye'ye yerleşti. Kerîmeyan, bugüne kadar birçok film çalışmasında yer aldı. Dema Dirîreşkan, Şengal, Kobanê ve Evîna Kurd filmleri, Kerîmeyan'ın çalışmalarında yer aldığı filmlerden bazıları oldu. Komîna Fîlm a Rojava (Rojava Film Komünü) Eşbaşkanı Numan Yiğit, aynı zamanda çalışma arkadaşı olan Kerîmeyan’ı anlattı.    'HUNERE SEVDALIYDI'   Kerîmeyan ile 2017 yılında Dema Dirîreşkan filmi çekimleri sırasında Federe Kurdistan Bölgesi'nde tanıştıklarını aktaran Yiğit, olaylara yaklaşımı, bilgisi ve tecrübesi nedeniyle Kerîmeyan'a "Pîro" dediklerini aktardı. Yiğit, söz konusu film için Kurdistan'ın birçok kentinden Kürt sinemacıların bir araya geldiğine işaret ederek, “Acısı, arayışı olan insan, hangi koşulda olursa olsun acısını ve arayışını anlatmaya çalışır denir. Mensur arkadaş da bu koşulları göz önüne alarak, o yıl 4 parça Kurdistan’ın doğu parçasından kalkıp film setine gelmişti. Güneyde bir araya geldiğimiz sette, yine helikopterlerin gölgesinde, zorlu şartlar altında işimizi yapmaya çalışıyorduk. Buna karşı kimse oradan ayrılmadı. O da orada bulunanlardan biriydi. Ona Pîro denmesinin sebebi de hem halkının hem de icra ettiği hünere sevdalı olmasıydı” diye konuştu.    'ÇALIŞMALARDAN GERİ DURMADI'   Yiğit, Kerîmeyan’ın kamera, montaj, ses, ışık gibi birçok teknik konuda kendisini geliştiren bir yönetmen olduğunu belirtti. Kerîmeyan'ın bu tecrübelerini insanlara da aktardığını söyleyen Yiğit, İran rejiminin baskılarının artması üzerine Kerîmeyan’ın 2020 yılında temelli olarak Kuzey ve Doğu Suriye'ye yerleştiğini aktardı.    Yiğit, "Kerîmeyan ne zaman bir film çalışması için çağrılsa gelirdi. Başka bir ülkede bulunsa bile gelirdi. Sevilen ve saygı gören biriydi. Kürt sinemasının gelişmesi için elinden geleni yapıyordu. Sadece çalışmalar değil, bunun eğitiminde de her zaman en önde sorumluluk alırdı. Hiçbir zaman çalışmalardan geri durmadı. 20 yıllık ömrü sinema ile geçti. Rojhilat’tan buraya gidip geliyordu. Ancak son süreçte yaşadığı baskılar sebebiyle Rojava’ya yerleşti” şeklinde konuştu.    KURDİSTAN'DAN SİNEMACI OLMAK   "Kurdistan’ın hangi parçasında olursanız olun sinema çekimi için bile büyük bir emek ve cesaretinizin olması gerekiyor” diyen Yiğit, şunları söyledi: "Sinemacılar olarak kendi aramızda konuşurken bile Kurdistan’da film çekmenin başlı başına bir savaş olduğunu söylüyoruz. Çünkü büyük bir direniş gerektiriyor. Herhalde dünyanın hiçbir yerinde kültür faaliyeti yürütmek için bu kadar büyük bedeller verilmiyordur. Kurdistan’da halkın için bir şey üretmek istiyorsan bazen tutuklanmayı, bazen ölmeyi göze alman gerekiyor."   Kuzey ve Doğu Suriye'de sineme alanında bir gelişmenin olduğunu ve bir alanın açıldığına dikkati çeken Yiğit, şöyle devam etti: "Kürt kültürüne dair çalışmaların yapılacağı yegane yer burası. Mensur’un İran’ın baskılarından gelip buraya yerleşmesi de biraz bununla ilgiliydi. Burada Kurdistan sinemasını ilerletmeye ön ayak olmaya çalışıyordu. Bu bilinç ve misyonla hareket ediyordu. Buradan çıkan bir çalışmanın 4 parça Kurdistan’da nasıl yankı bulduğunu hepimiz biliyoruz. Rojava’da kurulan yaşam, Kürtlerin varlığını her alanda gösterebilmesine olanak sağlıyor. Türkiye devleti ise varlığını Kürtlerin yok edilmesi esasına bağlıyor ve bu yüzden Rojava’daki yaşamı kendine bir tehlike olarak görüyor. Kürtlerin geleceğini görememesi için bu saldırıları sürdürüyor. Bunu yaparken sivil alanları da hedef alıyor. Tek çağrımız var; Yapılan saldırılar insan vicdanına ve insana dönük saldırılardır. Vicdanı olan herkesi buna karşı tepki vermeye davet ediyoruz.”    MA / Ceylan Şahinli