Demirci Kawa'dan Mazlum Doğan'a sönmeyen ateş 2024-03-12 09:01:32   HABER MERKEZİ - Mezopotamya halkları için direniş ve dirilişin sembolü olan Newroz'un ateşi, Demirci Kawa’dan Mazlum Doğan'a hiçbir dönemde sönmedi.     Mart ayının gelişiyle birlikte halklar Newroz Bayramı’nı kutlamak için hazırlık yapıyor. Baharın gelişiyle birlikte uyanış ve dirilişi ifade eden Newroz, binlerce yıldır Mezopotamya'dan Ortadoğu ve Orta Asya'ya kadar birçok halk tarafından çeşitli anlamlar yüklenerek kutlanıyor. Babil ve Asur Krallığı'na başkentlik yapan antik Ninova’dan kalan ve tarihin en eski bayramı olarak bilinen Newroz, binlerce yıllık bir geleneğe sahip. Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’a denk gelen Newroz ilk defa Persler ile tarihi kayıtlara geçti. 2009'da ise Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Dünya Manevi Kültür Mirası listesine eklenirken, 2010 yılında Afganistan, Arnavutluk, Hindistan, İran, Kazakistan, Türkmenistan ve Türkiye'nin talebiyle 21 Mart, Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak "Uluslararası Newroz Günü" kabul edildi. Asur döneminde politik bir ruha sahip olan Newroz'a, aynı zamanda Zerdüştler, Aleviler, Bahaîler de kutsallık atfediyor. Alevilerin bir kısmı Newroz'u Hz. Ali'nin doğum günü olarak kabul ederken, birçok halklar tarafından direniş ve mücadele anlatımıyla öne çıkıyor.    Firdevsi'nin Şehname isimli eserinde yazılan Newroz efsanesine göre 700 yıl hüküm sürmüş olan Cemşid isimli hükümdar, halka karşı uyguladığı zulümler, yine kendisi gibi bir zalim olan Dehaq'ın başına bela edilmesiyle son bulur. Avesta'da "Şeytani" varlık olarak resmedilen Azhi Dahaka'nın izdüşümü olan Dehaq, omzunda çıkan yılanlara her gün bir gencin beynini yedirerek yaşamaya çalışır. Yıllarca bu zulme maruz kalan halk, Demirci Kawa öncülüğünde örgütlenerek Dehaq'ın zulmüne son verir. Kürtlerin mirasçısı olduğu Medlerin Dehaq'ı yenilgiye uğrattığı 21 Mart tarihinde yakılan büyük ateşler ve kutlamalar Millattan Önce (M.Ö) 612 yılında kutlanmaya başlandı. O günden beri Ortadoğu'da ve insanlık tarihinde Dehaqlar, Nemrutlar, Firavunlar eksik olmazken, direniş ateşi de hiç eksik olmadı.    KÜRTLER VE NEWROZ    Birçok halk tarafından önem atfedilen Newroz Kürt halkı için ise zulme ve baskıya karşı direniş ve başkaldırıyı ifade ediyor. Kürtlerin yaktığı Newroz ateşi Türkiye'de ise yıllarca yasaklandı ve kutlamalar şiddet ile bastırılmaya çalışıldı. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Kürt kültürüne dair her şeye yasak gelirken, Newroz da yasaklandı. 1924'te Resmi bir kararnameyle, 1925 yılındaki Şark Islahat Planı ve 1934'te "İskân Kanunu"yla Kürtlere Kürtçe köy isimlerinden Kürt giysi ve renklerine kadar her şeye yasak getirildi. Fakat bu yasaklara karşı, Kürt halkı Newroz'dan hiçbir zaman vazgeçmedi. Hz. Ali'nin doğumuyla da ilişkilendirilen Newroz, Dersim direnişinin ilk isyan ateşinin yakıldığı dönemlere denk geliyor. 1937 yılında, Dersim bölgesinde Seyit Rıza öncülüğündeki isyanda, devletin baskıcı yüzünü temsil eden Kahmut Köprüsü 21 Mart günü yakılarak, Dersim direnişi başladı.    DEMİRCİ KAWA'DAN MAZLUM DOĞAN'A: DİRENİŞ SÜRÜYOR   Öte yandan “Çağdaş Dehaklara” karşı “Çağdaş Kawalar” da hiç eksik olmadı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında Diyarbakır Cezaevi'nde binlerce Kürt, ağır işkencelere ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. Bu işkencelerde birçok insan hayatını kaybetti. Ancak çağın "Çağdaş Kawası" olarak tanımlanan Mazlum Doğan, Türkleştirmeye ve işkenceye karşı 21 Mart 1982'de yaktığı üç kibrit çöpüyle Newroz’a yeni dönemin ruhunu verdi. Doğan'ın yaktığı ateş, Kürt halkı için bir kez daha umut oldu. 1990'da Zekiye Alkan, 1992'de Rahşan Demirel, 1994'te Ronahi ve Berivan baskılara karşı bedenlerini ateşe vererek direnişi büyüttü.    ‘MİLLİLEŞTİRME’ BAŞARILI OLMADI   1990'lı yıllarda kitlesel olarak kutlanmaya başlanan Newroz, aynı zamanda devlet şiddetinin de artmasını birlikte getirdi. Yasakların gölgesinde geçen Newroz kutlamalarında kolluk kuvvetlerinin saldırısında onlarca kişi hayatını kaybetti. 1991'de Kurdistan ve Türkiye'nin birçok ilinden binlerce kişi Newroz kutlamalarına katıldı. Kutlamalara yapılan saldırılarda 31 kişi katledildi. Yine 1992 Cizîr Newroz'unda ise saldırılarda resmi kayıtlara göre, 57 kişi katledildi, tanıkların anlatımlarına göre bu sayı 100'ü aştı. Saldırılarla halkların direnişini kıramayan devlet bu seferde Newroz'u "Türk bayramı" ilan ederek, "Nevruz" ismini verdi. Fakat ilk kez 1996 yılında devlet erkanı tarafından kutlanmaya çalışılan “Nevruz” halklar tarafından ilgi görmedi, son yıllarda devletin kutladığı "Nevruz" kutlanmaz hale geldi.    HALKLAR NEWROZ'U NASIL KUTLUYOR?    Mitolojik yönü politik bir yönle de birleşen Newroz, halkların direniş ve yeniden doğuşu olarak canlı bir mite dönüştü. Özellikle de Mezopotamya’da Newroz miti sözlü olarak binlerce yıldır yaşlı bilgeler, dengbejler tarafından anlatılıyor, bu gelenek vasıtasıyla gelecek kuşaklara aktarılıyor. Dünyanın farklı bölgelerinde ise halklar Newroz'u şöyle kutluyor:   Azerbaycan: Newroz’da Azeri sanatçılar enstrümanlarıyla bayram şölenlerine katılarak, özgün Azeri halk parçalarından konserler verir. Bütün yılın bereketli geçmesi için çeşmelerden su içmek Azeriler için önemli bir Newroz geleneği. Newroz kutlamalarında ayrıca Azeri kadınları tarafından yapılan “Semenu” adlı içecek misafirlere ikram edilir.     Afganistan: Baharın gelişini önce “Mezar-ı Şerif”i ziyaret ederek karşılayan Afganlar, daha sonra kızıl güllerle dolu bir bayram töreni düzenler. Bayrağın taşınmasıyla başlayan bayram töreni, 20 dakika boyunca devam eder. Hindilerin kesildiği bu bayram gecesinde ayrıca çeşitli içecekler ikram edilir. Beyaz et barışı simgeler ve yeşil sebzelerle birlikte servis edilir. Çünkü yeşil, Afganlar için başarının rengi.   Özbekistan: Daha Newroz gelmeden Özbek kadınları evde büyük bir bahar temizliğine girişir. Yeni yılda can bulması için küçük taşları gökyüzüne doğru fırlatan Özbekler, bayram törenlerini genç erkeklerin çeşitli spor dallarında yarıştığı bir şölene çevirir.   Tacikistan: “Koroni” çalan müzisyenler halkı semaha ve kutlamalara davet eder. Geleneksel kıyafetlerin giyildiği Newroz’da, Taciklerin en önemli özelliği “kum” tabi edilen geleneksel Kürt başlığına benzeyen ve kendilerine has bir tür başlık takarlar. Yeni yılın yeni hayatı temsil ettiği inancıyla kutlanan Newroz Bayramı’nda, kadınlar başlıklarıyla törenlerin “sultanı” gibi görünür. Horoz ve keklik dövüşü gibi yarışmalara sahne olan Newroz kutlamalarında genç Tacikler kıyasıya yarışır ve törende dağıtılan hediyeleri kazanmaya çalışır.   Kazakistan: Kazakların inancına göre Newroz baharın ve tarlalara yağacak olan bereketin sembolü. Newroz’da mavi Semerkand taşının eridiğine inanılır. “Newroz guje” adında özel bir bayram yemeği vardır. Bu yemek kışın bitişini temsil eder. Yedi çeşit tahıl ve sebzeden yapılan bu yemek misafirlere ikram edilir. “Qul tuzaq” adlı oyunlarıyla Kazaklar, kadın ve erkeklerin rekabetine sahne olan yarışmalar düzenler. Bu yarışmaları kadınlar kazanırsa yeni yılın biraz bereketli olacağına inanılır. Erkeklerin kazanması durumunda ise Kazak inancına göre yeni yıl çok daha bereketli olacaktır.   Kırgızistan: Newroz’un iki gün olarak kutlandığı tek ülke. Baharın ilk iki günü, yani miladi takvimde 21 ve 22 Mart günleri Kırgızlar için ikiz Newroz’dur. Kırgızistan’da kutlamalar için özel olarak “Beş Parmaq” adlı bayram yemeği yapılır ve cirit oynanır.   Türkmenistan: Bu ülkede kutlamalar genellikle yarışma şeklindedir. Horoz ve koç dövüşü, uzun koşu ve satranç gibi değişik oyunlar oynanır. Türkmen kadınları Newroz’a özel tatlılar yaparak herkese ikram eder.   İran: İran’da da Newroz öncesi kapsamlı bahar temizliği yapılır. Yedi tepsiyle süslenen büyük bir sofrada yedi farklı yemek ikram edilir. Yedi yemeğin de adı “S” harfiyle başlar. Ayın 13. günü mesire alanlarına gidilerek piknik yapılır, oyunlar oynanır ve geleneksel hak danslarıyla akşam saatlerine kadar eğlenceler düzenlenir.    MA / Tolga Güney