DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü: Ülkeye en fazla zararı verenler, tecritte ısrar edenlerdir 2024-05-22 11:05:08 ANKARA- Abdullah Öcalan'a yönelik mutlak tecride rağmen “Tecrit yoktur” diyen Adalet Bakanı’na tepki gösteren DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu,"Tecridi derinleştirerek Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatanlar, bu ülkeye en büyük zararı vermektedir. Adalet Bakanlığı derhal annelerin taleplerini dinlemeli ve talepleri hayata geçirmelidir" dedi.  Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısı ile gündemi değerlendirdi. Açıklamaya “Abdullah Öcalan’a özgürlük” talebiyle Adalet Bakanı ile görüşmek için Ankara’ya gelen Barış Anneleri de katıldı.    Türkoğlu, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle önümüzdeki cumartesi günü 1000’inci oturumlarını düzenleyecek olan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın direnişi selamladı.    KOBANÊ DAVASI    Kobanê Davası’nda siyasetçilere verilen cezalara tepki gösteren Türkoğlu, “Kobanî Kumpas Davasında verilen cezalarla iktidarın normalinin düşmanlık hukukundan bağımsız gelişmediğini gördük” diyerek siyasetçi arkadaşlarına verilen yüzlerce yıllık cezaların hukuken bir karşılığının olmadığını vurguladı.    'CEZALANDIRILMAK İSTENEN KOBANÊ DEVRİMİDİR’   Türkoğlu şöyle konuştu: “Cezalandırılmak istenen Kürt halkıdır, Kürt halkının elde ettiği kazanımlardır, kadınlar öncülüğünde gerçekleştirilen Kobanê devrimidir, kadın kazanımlarıdır. Buna izin vermeyeceğiz. Sevgili Figen Yüksekdağ’ın da dediği gibi “Son sözü direnenler söyler.”  Biz de sevgili Figen Yüksekdağ, Pervin Oduncu, Zeynep Ölbeci, Zeynep Karaman ve buradan adını sayamadığımız tüm tutsak kadın yoldaşlarımıza sözümüzü yineliyoruz. Kadınların son sözü direnişi ve mücadeleyi büyütmektir. Aysel Tuğluk’a sözümüzdür. Hesabını soracağız.    TECRİT YOKTUR DİYEN BİR BAKAN…   2 yıl boyunca heybesini baskı, zor, şiddet, hak gaspı, irade gaspları ile büyüten kumpaslarla var olmaya çalışan; adaletten yoksun bir iktidar ve bu iktidarın güdümünde olan bir bakanlık gerçekliği ile karşı karşıyayız.  Evet, bu ülkede bir Adalet Bakanlığı var. Adında adalet uygulamalarında ise her türlü adaletsizliğin olduğu bir bakanlık. 25 yıldır Sayın Öcalan’a uygulanan mutlak tecride karşı ‘tecrit yoktur’ diyen bir bakan. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı sessizliğini koruyan bir bakan. 75-80 yaşındaki anneler barış istediği için cezaevlerine konulurken tek bir söz dahi kurmayarak, bu tutuklamaları onaylayan bir bakan.    ANNELER ÜÇ HAFTADIR ENGELLENİYOR   Bakın ‘Sayın Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununda demokratik çözüm’ diyerek ülkenin dört bir tarafından anneler üç haftadır Ankara’ya geliyor. Adalet Bakanlığı’na giderek taleplerini iletmek isteyen anneler, her defasında genel merkezimizin kapısından dahi çıkamıyorlar. Niye? Çünkü iktidarın talimatıyla annelerin çıkışları kolluk güçleri tarafından engelleniyor. Bu engellemenin adı barış talebine karşı savaşta ısrardır. Annelerin mücadelesi, kadınların mücadelesi savaşsız, sömürüsüz bir yaşam içindir. Soruyoruz Sayın Adalet Bakanına, annelerle görüşmekten neden kaçıyorsunuz ve neden korkuyorsunuz?    Bu ülkeye en büyük zararı tecrit politikalarında ısrar edenler vermektedir. Sayın Öcalan üzerinde tecridi derinleştirerek Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatanlar, bu ülkeye en büyük zararı vermektedir. Adalet Bakanlığı derhal annelerin taleplerini dinlemeli ve bu haklı talepleri hayata geçirmelidir.    AİLENİN KADINLARA YÖNELİK SAVAŞI     Aile Bakanlığı tarafından ‘Aileyi Koruma ve Güçlendirme Eylem Planı’ açıklandı. Adından da anlaşılacağı üzere; kadını koruma ve güçlendirme değil, kadının içerisinde şiddet gördüğü, katledildiği aileyi güçlendirme üzerinden bir eylem planı! Boşanma, evlilik, doğum üzerinden kurgulanmış bir plan. Ben sizinle sadece bu ayın verilerini paylaşıyorum, yılları paylaşırsam eminim ki hepiniz bu ülkede kadınlara yönelik bir savaş var dersiniz. AKP-MHP’nin inşa ettiği ailenin kadınlara yönelik savaşı başlık da bu olurdu. Erkek egemenliği esas alan cinsiyetçi zihniyetle mücadeleye ihtiyacımız var. Bu ay kadınların yüzde 59’u evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Bu katliamlar aile içerisinde yaşanıyor.   9’UNCU YARGI PAKETİ    Hepinizin bildiği gibi kamuoyunda da sıcaklığını koruyan, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 9’uncu Yargı paketi. Yargı paketinin taslağının, Taslağın Kurban Bayram’ı sonrası Meclis’e geleceği konuşuluyor. 9’uncu Yargı paketinin taslağına dair kamuoyuna yansıyan birkaç bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi kadınların evlendikten sonra erkeklerin soyadını almasını, eşitliğe aykırı bularak iptal etmişti. Ancak 9. Yargı Paketi taslağında bunun kabul edilmeyeceği, kadınların evlendikten sonra kendi soyadını kullanmakla birlikte, evlendiği kişinin soyadını almasının zorunlu olduğunu belirtiliyor.  Bunun teknik olarak aykırılıkları olduğu gibi zihniyet olarak kadını aile dışında bir varlık olarak görmediğinizin kanıtı ve dayatmasıdır. Biz kadınlar varız ve erkeğe göre tanımlanmak zorunda değiliz. Uyarıyoruz, kadınlar adına karar verme yetkisi kimsenin haddi değildir. Esas olan kadınların kararıdır.    2 HAZİRAN’DA SEÇİMLERİNE ÇAĞRI   Bizler DEM Parti Kadın Meclisi olarak Hilvan’da, Peri’de günlerdir 2 Haziran seçimlerine hazırlanıyoruz. Çalışmalarımızı ilk günkü inanç ve kararlığımızla sürdürüyoruz. Sözlerimi bitirmeden önce Hilvan ve Peri’de yaşayan kadınlara seslenmek istiyorum; sevgili kadınlar başardık, yine başaracağız. Hilvan ve Peri kadınlarındır, gençlerindir. Hilvan’da, Peri’de kadınlar kazanacak, eş başkanlık ve eşit temsiliyet ilkemiz kazanacak diyorum. Bu inanç ve kararlılıkla hepinizi selamlıyorum. Yaşasın Kadın Dayanışması. Jin Jiyan Azadi.”