Devrim gerçeği: Özerklik ve doğrudan demokrasi 2025-02-27 09:12:30   İSTANBUL - Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, 7 kantonda eşit haklara dayalı oluşturdukları meclislerle demokratik bir sistemi inşa ediyor. Göçmen ve Mülteci İşleri Dairesi Eşbaşkanı Şehmus Ehmed, Özerk Yönetim’in bölgedeki iktidarcı güçlerden farkının demokrasi mekanizması olduğunu belirtti.    Suriye’de, 61 yıllık BAAS rejiminin yıkılmasıyla birlikte politik denklem bütünlüklü olarak değişti. Bu mevcut karmaşık denklemin, bölgede stratejik bir güç haline gelen Kürtler olmaksızın çözüme kavuşması ise mümkün görünmüyor. Savaşın en zorlu koşullarında dahi iç dinamiklerini koruyan Kürtler, çok yönlü saldırı politikalarına rağmen sistemlerini örgütledi. Merkeziyetçi ulus devletlerin yönetim krizine karşı inşa edilen Özerk Yönetim, bölgede yüzyıllardır yaşayan tüm dini ve etnik toplulukların bir arada yaşayabildiği örnek bir model sundu. Suriye’nin Kuzey ve Doğu bölgelerinde 2014 yılında özerklik ilan eden halklar, DAİŞ’in bölgeden temizlenmesiyle 2018 yılında Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ni ilan etti.  Hayata geçirilen model, dünyada bir ilk olmasıyla tüm halklara bir gelecek vaat ediyor.    Tüm süreçlerde kadınların aktif olarak yer alması, 21. yüzyıla “Kadın Devrimi” olarak not düşüldü. Kimi zaman silahlı mücadeleye katılarak ailelerini, evlerini ve topraklarını koruyan kadınlar, kimi zaman yemek pişirdiler, kimi zaman da toplumsal direnişin parçası olarak her daim bulundular. Demokratik Suriye, demokratik Ortadoğu inşası üzerinden örülen sistemde, kadınların sahip olduğu hakların garanti altına alındığı, eğitim, sağlık, ekonomi, özsavunma, adalet, diplomasi, yerel yönetimler, ekoloji, medya, kültür ve sanat gibi tüm alanlarda özgün ve özerk örgütlülük esas alındı. Böylece öznesi oldukları sürecin toplumsal inşasına da öncülük eden kadınlar, devrimin karakterini yaşamın tüm alanlarına yaydı. Tüm kadınların yüzyıllık hayalli olan ve büyük bedeller ödenen, özgür ve eşit bir yaşam 21. yüzyılda Kuzey ve Doğu Suriye’de hakikate dönüşmeye başladı.    Devam eden saldırı, kuşatma ve ambargoya rağmen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik” paradigması kapsamında eşit temsiliyet (eşbaşkanlık) ile inşa edilen sistemin yapısı, işleyiş mekanizması ve kurumsallaşmasını mercek altına aldık.     DEVRİME DOĞRU    “Arap Baharı” olarak adlandırılan süreçte Suriye’de başlayan iç savaşta (15 Mart 2011) halklar, özgürlük ve demokrasi talepleriyle rejime karşı ayağa kalktı. Küresel güçlerin müdahaleleriyle savaş, kaos, işgal, yıkım ve göç dalgası yayılırken, 3’üncü Yol politikasını benimseyen halklar Kürtler öncülüğünde “özerk yönetim” adı altında kurumlarını inşa etmeye başladı.    İlk olarak 16 Ocak 2011 tarihinde sivil toplum örgütlerinin çatı örgütlenmesi olarak Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) kuruldu. Politik ve ahlaki toplumun inşası amacıyla yola çıkan TEV-DEM, meclis ve komünlerle örgütlenmeyi esas aldı. Ardından 354 üyeden oluşan “Rojava Kürdistan Halk Meclisi” (MGRK) kuruldu ve meclisin yüzde 40’ı kadınlardan oluştu. Eğitimden savunmaya kadar pek çok alanda kurumlar oluşturuldu. 2011 yılında Halk Savunma Birlikleri (YPG) kuruldu. 19 Temmuz 2012 tarihine gelindiğinde Kobanê’de devrimin ilk kıvılcımı yakıldı. Kobanê'nin ardından Efrîn, Serêkaniyê, Dirbêsiyê, Amûdê, Dêrik, Girkê Legê, Tirbespiyê, Qamişlo, Til Temir ve Hesekê'de halk yönetime geçti.    YÖNETİM TARZI   Bölgede ve dünyada yankı uyandıran bu gelişme, kadın eksenli bir yönetim biçimini şekillendirmeye başladı. BAAS Rejimi’nden kurtarılan bölgelerde halk meclisleri, halk evleri ve çeşitli komiteler kuruldu. İlk komünler köylerde oluşturuldu. Kürt partileri arasındaki görüşmeler sonucunda 24 Temmuz 2012’de “Rojava Kürdistan Halk Meclisi” (MGRK) ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi'nden (ENKS) oluşan Kürt Yüksek Konseyi kuruldu. Bu konseyin himayesinde diplomatik, hizmet, sosyal ve savunma komiteleri oluşturuldu. Gerçekleştirilen görüşmelerin ardından Kürtler, Araplar, Ermeniler ve Çerkezler için önerilen “Demokratik Özerk Yönetim” projesi Kürt Yüksek Konseyi tarafından desteklenerek parti ve kurumlara sunuldu. MGRK ile ENKS arasında 8 Eylül 2013'te 9 maddelik bir belge imzalandı. Bu belgenin hükümlerine göre, toplumsal bir ittifak kurulacak ve İç Güvenlik Güçleri oluşturulacaktı. Ancak, yönetim kurumlarının ilanı için tüm hazırlıklar tamamlanırken ENKS geri çekildi.   12 Kasım 2013'te Kurucu, Geçici ve Genel Yönetim Meclisi ilan edildi. Aynı yılın Aralık ayında Toplumsal Sözleşme hazırlandı. 6 Ocak 2014'te, 52 siyasi parti, sivil toplum örgütü, kadın ve gençlik hareketleri ile 15 bağımsız kişinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda "Yönetimin Kantonlara Göre Rengi", "Toplumsal Sözleşme" ve "Seçim Kanunu" kabul edildi. Toplumsal Sözleşme kapsamında Kürtçe, Arapça ve Süryanice resmi dil ve anadil olarak benimsendi. Bu sözleşmeye göre Özerk Yönetim; Yönetim Meclisi, Adalet Divanı ve Yasama Meclisi üzerinden inşa edildi.    KANTONLARIN İLANI    Halk, siyasi partiler ve çeşitli kurumlarla yapılan toplantılar ve tartışmalar sonucunda yönetim biçimi Demokratik Özerk Yönetim olarak belirlendi. 21 Ocak 2014’te Geçici Yönetim Yasama Meclisi, Amûdê kentinde toplanarak Cizîrê Geçici Özerk Kantonu’nu ilan etti. Ardından, 27 Ocak’ta Kobanê, 29 Ocak’ta ise Efrîn Özerk Yönetimi ilan edildi. Kantonlar arasındaki ilişki ve kontrolü sağlamak amacıyla 2015’te Kanton Koordinasyonları kuruldu ve bu yapı, güvenlik, eğitim, siyaset ve diplomasi alanlarında önemli rol üstlendi. Özgür yurttaş, komünal ve demokratik yaşam, ahlaki ve politik toplum, özgür eş yaşam, ekonomik özerklik, hukuksal yapı, kültür ve savunma esaslarını temel alan Özerk Yönetim, hizmet amacıyla yerel yönetim kurumlarını oluşturdu. Bölgede yaşayan tüm topluluklar, meclis, komün ve diğer kurumlarda kendi kimlik ve kültürlerini koruyarak demokratik bir şekilde faaliyet yürütmeye başladı.   ULUSLARARASI DİPLOMASİ    Yönetim biçimi ve savunmadaki başarılar, diplomatik faaliyetlerin sonuç vermesinde ve bu sistemin uluslararası alanda tanınmasında önemli bir rol oynadı. Bu kapsamda ilk temsilcilik 2015 yılında Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde açıldı. Ardından Avusturya, Fransa, Almanya, Rusya, Benelüks ülkeleri (Belçika, Hollanda, Lüksemburg) ve bazı İskandinav ülkelerinde (İsveç, Danimarka, Finlandiya, Norveç ve İzlanda) temsilcilikler açıldı. Ayrıca Lübnan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde de bürolar açıldı.   Kobanê direnişinin ardından 2015’te bölgedeki tüm askeri yapıları bir çatı altında toplayan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ilan edildi. Kentlerde ise asayiş (İç Güvenlik Güçleri) güçleri oluşturuldu. 2015 yılında Girê Spî, 2016’da Minbic, 2017’de ise Tebqa ve Reqqa’yı özgürleştirdi. Özgürleştirilen bölgelerde halk meclisleri ve kadın meclisleri kuruldu. Sistemin hayata geçirilmesi amacıyla 2017 yılında Kuzey Suriye Federasyonu ilan edildi. Bu çerçevede yönetim sistemi, 3 bölge (Cizîrê, Fırat ve Efrîn) ve 6 kanton (Cizîrê’ye bağlı Qamişlo, Hesekê kantonu, Fırat bölgesine bağlı Girê Spî-Kobanê kantonu ve Efrîn ve Şehba’ya bağlı alanlar) şeklinde düzenlendi. Minbic, Reqqa ve Tebqa ise sivil yönetimler olarak belirlendi. Bölgenin genişlemesiyle birlikte 6 Eylül 2018’de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ilan edildi. Bu durum ise, Özerk Yönetim’in uluslararası alanda tanınmasında önemli bir etkide bulundu. İlk olarak Katalonya Parlamentosu, Reqqa’nın kurtuluş gününe denk gelen 20 Haziran 2021’de Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi’ni resmi olarak tanıdı.   SON DEĞİŞİKLİKLER    Bölgenin genişlemesiyle birlikte yürütülen tartışma ve toplantılar sonucunda Toplumsal Sözleşme’nin yeniden oluşturulması kararı alındı. 2 yıl süren çalışmalar neticesinde hazırlanan Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Toplumsal Sözleşmesi’nin nihai tüzüğü onaylanmak üzere Özerk Yönetim Genel Meclisi’ne sunuldu. Meclis 2023 yılında yaptığı 91. Toplantısı’nda Toplumsal Sözleşmeyi onayladı ve 12 Aralık 2023 tarihinde bir basın toplantısıyla ilan etti. 4 ana başlık ve 134 maddeden oluşan Sözleşme’nin prensip ve ilkelerinde bir değişime gidilmedi ancak komünden meclise, ekonomiden maliyeye, sağlıktan eğitime kadar bölgenin ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir sistem öngörüldü.   Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin adı Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak değiştirildi. Özerk Yönetim’in 7 kantondan oluşacağı kararı alındı: Cizîrê, Dêrazor, Reqqa, Tebqa, Firat, Minbic ile Efrîn-Şehba kantonları. Belediyeler Komitesi’nin hiyerarşik yapısında da çeşitli değişiklikler yapıldı. Komite’nin adı Topluluklar ve Belediyeler Birliği, Genel Meclis’in adı Kuzey ve Doğu Suriye Halklar Meclisi olarak değiştirildi. Halklar Meclisi’ne bağlı olarak Gözlem Kurumu kuruldu.   İDARİ SİSTEM    30 Nisan 2024 tarihinde Halklar Meclisi tarafından onaylanan yeni İdari Bölgeler Kanunu ile idari sistemde değişikliğe gidildi. Kanunda, kanton, şehir, belde, köy ve mezra tanımları yapılarak bu statülerin alınabilmesi için gerekli nüfus şartları belirlendi. 6 büyükşehir, 40 şehir ve 105 beldeden oluşan Demokratik Özerk Yönetimi’nde daha önce idari yapılar “şehir, ilçe, belde, köy ve mezra” olarak tanımlanıyordu ancak yeni kanun ile ilçe yapıları kaldırıldı. Büyükşehir idari bölümü de kanuna eklendi ve buna göre, idari yapılar “büyükşehir, şehir, belde, köy ve mezradan” oluştu.    Nüfusu 100’ün altında olan yerleşim yerleri mezra, 101 ile 5 bin arasında olan yerleşim yerleri köy, 5 bin ile 35 bin arasında olan yerleşim yerleri belde, 35 bin ile 200 bin arasında olan yerleşim yerleri şehir ve 200 binden fazla olan yerleşim yerleri büyükşehir olarak tanımlanıyor. Buna göre ise, Cizîrê Kantonu’nda Qamişlo ve Hesekê, Reqqa Kantonu’nda Reqqa, Firat Kantonu’nda Kobanê, Minbic Kantonu’nda Minbic, Efrîn-Şehba Kantonu’nda Efrîn ‘in statüsü “büyükşehir” olarak güncellendi.    Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Göçmen ve Mülteci İşleri Dairesi Eşbaşkanı Şehmus Ehmed, bölgedeki sistemi ve işleyişini Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.    3’ÜNCÜ YOL SİYASETİ    61 yıllık Baas Rejimi’nin Kürt halkının varlığını inkar ettiğini belirten Şehmus Ehmed, Suriye’de muhalefetin göstermelik olduğunu söyledi. Şehmus Ehmed, “İhvan-ı Müslim grupları rejime muhalif bir grup ancak ikisi de iktidarcı yapılar. Bu grupların programında halkların haklarını savunacak bir program yok. Ülkedeki halkların ve inançların haklarını koruyan programa sadece Kürtler sahip” diye belirtti. Kürtlerin Demokratik Birlik Partisi (PYD) öncülüğünde 2003 yılında örgütlendiğini söyleyen Şehmus Ahmed, bu çatı altında örgütlenen genç ve kadınların iç savaş sırasında 3’üncü Yol siyasetini devreye koyduğunu dile getirdi.    YÖNETİM MODELİ: KANTON    Şehmus Ehmed, “2014 yılında Cizîrê’de özerklik ilan edildi ve buna bağlı olarak kantonlar kuruldu. DAİŞ’in 2014 yılında Suriye’nin birçok bölgesini işgal etmesi ve ardından Kobanê’ye yönelmesi bir dönüm noktası oldu. Kobanê ile Kürt halkı adını dünyaya duyurdu. Kobanê zaferinden sonra birçok bölgede kantonlar ilan edildi. Önce Cizîrê Kantonu ardından Kobanê, Efrîn, Reqqa, Tebqa, Dêrazor ve Minbic kantonları ilan edildi. Özerk Yönetim’in sistemi kanton modeliyle belli oldu. 2018 yılında ise demokrasiyi işlevsel hale getirmek için de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ilan edildi” dedi.    ÖZERK YÖNETİM’İN FARKI   Suriye’nin başkenti Halep'e yönelik 27 Kasım 2024’de saldırı başlatan ve 8 Aralık’ta kontrolü ele geçiren Heyet Tehrîr El Şam’ın (HTŞ) yıkılan rejimle aynı zihniyete sahip olduğunu belirten Şehmus Ehmed, Özerk Yönetim’in bölgedeki iktidarcı güçlerden farkının demokrasi mekanizması olduğunu söyledi. Şehmus Ehmed, “Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt, Arap, Ermeni, Asur ve Türkmenlerin kendi kültür ve inancıyla yaşayabildiği, anadilinde eğitim görmeyi sağlayan bir sözleşmesi var. Her etnik veya dini toplumun hakları güvence altındadır. Her kantonun farklı kararları vardır bu kararları kendileri alır. Kantonlar dayanışmayla ortak mücadele eder” diye belirtti.    Özerk Yönetim’in 7 kantonundan Efrîn ve Minbic’in işgal altında olduğunu dile getiren Şehmus Ehmed, Kobanê, Tebqa, Reqqa, Dêrazor ve Cizîrê kantonlarının faaliyetlerini sürdürdüğüne dikkati çekti. Şehmus Ahmed, Özerk Yönetim’in idari sistemi ile ilgili şunları aktardı: “Bu kantonlara bağlı büyükşehirler var. Cizîrê Kantonu’na bağlı en büyük şehirler Hêseke ve Qamişlo’dur. Dêrazor Kantonu’daki en büyük şehir şu an HTŞ’nin kontrolündedir. Ama o bölgede birçok köy ve kasaba hala Özerk Yönetim’e bağlı. Kobanê, Reqqa ve Tebqa Kuzey ve Doğu Suriye’nin en büyük kentlerindendir. Her kantonun Yönetici Meclisi vardır.  Bu meclis, daha çok tenfizi yani hukuki işlere bakar, resmi olan bu meclislerdir. Yönetici Meclis’in yanında bir de Halklar Meclisi vardır. Parlamento da denilir. Bu iki meclis, bağlı olduğu kantonun tüm resmi işlerine bakar. Büyükşehirlerde kanton meclisinin yanında ayrıca Halk Meclisi de var. Bu Halk Meclisleri ise, bağlı olduğu kantonun değil şehrin günlük kararlarına dair faaliyet yürütür. Bunlara toplumsal meclisler de denilebilir. Yani mahallerdeki komünlerden başlayıp Genel Halk Meclisi’ne kadar gider.”    YEREL MECLİSLER    Demokrasinin doğrudan hayata geçirilebilmesi ve halkın kendi kendini yönetmesi bakımından yerel meclislerin önemine değinen Şehmus Ehmed, “Köy komünlerinden kasaba ve şehir meclisine kadar yerelden temsilcilerin olduğu bir sistem söz konusudur. Halklar Meclisi denilen mecliste 101 üye vardır. Bu 101 üye, kanton temsilcisi olarak yerlerini alır. Suriye Demokratik Konseyi’ne, her kanton heyetinden şartlarına göre katılım olur. Kantonlardaki Halk Meclisi kanun koyar ve Yönetici Meclis bu kanunları hayata geçirir. Her yerelin kendi kararını alabilme yetkisi vardır. Ancak savunma gibi meselelerde genel karar Özerk Yönetim’e bağlıdır” ifadelerini kullandı.    DİN VE ETNİK YAPI    Her din ve etnik yapının kantonlarda ve Halk Meclis’lerinde kendi kararlarını alabildiklerine dikkati çeken Şehmus Ehmed, Özerk Yönetim’de Dinler ve İnançlar Meclisi’nin olduğunu hatırlattı. Şehmus Ahmed, “Hristiyanların alacakları bir karar onları ilgilendirir ve kimse karışmaz. Bu, Özerk Yönetim tarafından güvenceye alınmıştır. BAAS rejimi döneminde Ezîdîlik inancının adı bile geçmezdi. Şimdi kendi kutsal günlerinde resmi tatilleri var. Aynı şey Müslümanlık ve diğer inançlar için de geçerlidir. Onlarında kutsal günlerinde de resmi tatil olur” dedi.    KADINLARIN ÖNCÜ ROLÜ   Kadınların yönetimdeki öncü rollerine değinen Şehmus Ehmed, şöyle devam etti: “Özerk Yönetim sisteminde ‘Eşbaşkanlık’ modeli var. Yönetimdeki işleyiş kadın-erkek eşitliğine göredir. Kadınlar öncüdür ve bunun için konulmuş kanunlar vardır. Kadınların kendi kararlarını aldığı ve aile içerisinde korumayı sağlayan kanunlar var.  Kuzey ve Doğu Suriye’de genel bir Kadın Meclisi vardır. Arap kadınların kurduğu Zenûbiya Kadın Topluluğu gibi kurumları var. Yönetim işleyişinin yarısı kadınlarda ve bu konuda öncü rollerini oynuyorlar. Savunma boyutunda YPJ de var. Kadının özsavunmasında YPJ’nin öncü bir rolü vardır.”    YARIN: Kadınlar örgütlenerek değiştirip dönüştürüyor    MA / Melik Çelik