Ünsal: Top devlette, yasal ve anayasal adımlar atılmalı 2025-03-07 09:26:36 İSTANBUL - Siyasetçi ve insan hakları savunucusu Ahmet Faruk Ünsal, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısına dikkati çekerek, "Top, devlette, Türkiye devletinin gerekli yasal, anayasal ve idari adımları atması lazım" dedi.  "Çözüm süreci" adı verilen diyalog sürecinde Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan siyasetçi ve insan hakları savunucusu Ahmet Faruk Ünsal, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nı değerlendirerek, önceki süreçlerde yaşanan benzer süreçlerin önemli bir deneyim kazandırdığını belirtti. Bu deneyimin devlette bir arşiv oluşturduğunu ifade eden Ünsal, "Önceki dönemlerde devlet ve PKK arasında yapılan görüşmeler, bir sonuca ulaşmasa bile önemli bir deneyim kazandırdığı kanaatindeyim. En son 2013-2025 sürecini dikkate alırsak o dönem Akil İnsanlar Heyeti'yle birlikte bütün Türkiye dolaşıldı ve gerek Kürtlerin gerekse de Türklerin bu süreçten ne beklediklerine dair devlette ciddi bir arşiv oluştu" dedi.    Akil İnsanlar Heyeti'nin görüşmelerinde, Kürtlerin, anadilde eğitim, anayasada, etnik kimlikten uzak bir vatandaşlık tanımı, yerleşim yerlerinin Kürtçe isimlerinin iadesi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın kabulü taleplerinin yer aldığını belirten Ünsal, "Bütün bunlar esasında devletin hafızasında ve arşivinde birikti. Öcalan'ın okunan son mektubunda bu detaylar yer almamıştır. Zaten artık bunların detaylandırılmasına gerek kalmayacak kadar taraflar birbirlerinden ne beklediklerinin bilincindeler. Bu nedenle bu tür detaylar bu son mektupta yer almadı" diye konuştu.    HUKUKİ VE SİYASİ ŞARTLARIN OLUŞMASI VURGUSU   Ünsal, Heyette yer alan Sırrı Süreyya Önder'in Abdullah Öcalan'a ait olan, "Bu perspektifi ortaya koyarken; şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutunun tanınmasını gerektirir" notunu çağrının anahtar kelimelerinden biri olduğunu belirterek, "Bence bu  cümle o mektubun anahtarını açacak olan cümleydi. PKK'nin kendini feshetmesi ve silah bırakma olayı hukuki ve siyasi şartların oluşması halinde gerçekleşebilir. Evet metinde açılmamıştı, ama bu şu demektir: Kürt sorununun çözümüne dair daha önce  devletin arşivinde ve hafızasında birikmiş olan taleplerin mutlaka çözülmesine dönük adımların atılması halinde örgütün tasfiye edilmesi ya da silahların bırakılması gerçekleşebilir demektir. Metni bir bütün olarak değerlendirdiğimiz zaman bu anlamı çıkarmak son derece mümkündür" şeklinde konuştu.    'TOP DEVLETTE, ADIM ATMASI GEREKİYOR'   PKK'nin yeniden yapılanma kararının ancak bir kongre ile mümkün olabileceğini, bunun için yasal ve güvenlik koşullarının oluşması gerektiğini ifade eden Ünsal, bu aşamadan sonra ise Kürtlerin taleplerine ilişkin adımların atılması gerektiğini dile getirdi. Üzerinde mutabakata varılmış konuların yasayla ve anayasayla çözülmesi gereken kısımları olduğunu vurgulayan Ünsal, "Bu yüzden bunlara dair Meclis'in çalışması lazım. Meclis'in çalışabilmesi eğer bir anayasa değişikliği söz konusu olacaksa sadece iktidar bloğuyla değil, yanı sıra muhalefetinde buna destek vermesi gerekiyor. Bu yüzden artık top şuan itibariyle devletin tarafında. Türkiye devletinin gerekli yasal, anayasal ve idari adımları atması lazım. Birde yargısal adımlar var. Tabiî yargı dediğimiz mahkeme süreçleri çok açık bir şekilde siyasetin almış olduğu pozisyona göre kendini konumlandırıyor" diye belirtti.    'DEVLET KAYYUM ATAMALARINA SON VERMELİ'   Kayyım atamalarının sonlandırılması gerektiğini söyleyen Ünsal, sürecin başarısı isteniyorsa, bunun şartları olan hukuki, siyasi ve idari adımların mutlaka atılması gerektiğini kaydederek, "Eğer siz Abdullah Öcalan'la veya PKK ile bir uzlaşmaya vardıysanız artık bu kayyum meselesini artık sona ermesi lazım. Bunlara dönük hem idari olarak İçişleri Bakanlığı'nın kayyum atamalarını geri alması gerekiyor. Hem de yargısal olarak verilen cezaların artık bir gereğinin olmadığını kabul etmesi lazım ve o cezaların düşürülmesi lazım. Mesela Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve cezaevinde olan diğer siyasileri de bu paket içerisine değerlendirmek lazım. Yargının da siyasetin almış olduğu pozisyona uygun olması ve artık kararlarını ona göre alması gerekiyor" diye belirtti.     'ÖCALAN'IN ÇALIŞMA KOŞULLARI OLUŞTURULAMALI'   Abdullah Öcalan'ın çalışma koşullarının düzeltilmesini gerektiğini dile getiren Ünsal, şunları söyledi: "Tecridin dışında umut hakkı doğrultusunda Abdullah Öcalan'ın ada dışında çıkarılması, gerekli çalışma koşullarının oluşturulması veya gerekli bir mekan düzenlemesi de yapılabilir. Eğer bu sürece sağlıklı devam edilmek isteniyorsa mutlaka Sayın Öcalan'ın bu sürece doğrudan katılımının sağlanacağı teknik alt yapının oluşturulması gerekiyor. Bu çağrı metninde kimliklerin inkar edilmediği, ama sadece kültüralist politikalara da yaslanmayan, kaba milliyetçiliğin olumsuz etkilerinden de kurtulmuş demokratikleşmeyi esas alan bir çağrı metniydi. Bu demokratikleşme çağrısı, sadece kültürel taleplere odaklanıp demokratikleşmeyi es geçip milliyetçi bir savrulmaya uğramadan, kendi bulunduğunuz ülkeleri düzeltin. Yani bu çağrı bir tarafıyla İran, Irak Suriye ve Türkiye Kürtlerine kendi ülkelerini demokratikleştirme çağrısı ihtiva eden bölgesel bir çağrıdır. Bu bakımdan çok değerli bir çağrıdır."   PKK'nin zora dayalı olmayan kendi inisiyatifiyle kendi feshetme kararını almasının önemini vurgulayan Ünsal, "PKK’nin tasfiye edilmesi Kürtlerin başka demokratik kurumlar kurmayacağı anlamında gelemez. Ama yeni şartlara uygun, şiddet aracını kullanmayan demokratikleşmeyi esas alan, ama kimliksel taleplerinden de vazgeçmeyen yeni örgütlenmenin esasında perspektifini sunmuş oluyor. Buradan şunu söylemek mümkün herkes yeni şartlar göre kendini yeniden dönüştürecek" dedi.   'HERKESE KAZANDIRACAKTIR'   Uzun süren savaşın tüm alanlara etkisine işaret eden Ünsal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye Kürt sorunun demokratik yollarla çözmüş olsaydı, bütün bu kaynaklar bizim gelişmemiz için harcanacaktı. Bizim insanlarımız cezaevine girmeyecek veya ölmeyecekti. Kürt sorunu çözülseydi demokrasimiz yara almayacaktı. Çünkü Kürt sorunu merkezi olarak sıkı yönetimler, ifade özgürlüğünün kısıtlanması gibi demokrasinin temel ilkeleri Kürt sorunu olduğu için hep çiğnendi. Demokrasiden yana çok yara alarak yaşıyoruz. O kadar büyük bir kaynağın üç buçuk trilyonluk dolarlık bir kaynağında bu çatışmalara harcandığını düşünürsek bütün bu kaynaklar bizim temel ihtiyaçlarımıza harcanacak. Bu proje komşu ilişkilerle Türkiye'yi kanatlandıracak bir projedir. Bu nedenle bu projeyi çok vurgulamak lazım. Barış sadece Kürtler değil bütün bölgeye kazandıracaktır. Basına ve sivil toplum kuruluşlarına düşen en önemli görev, barış meselesini toplumsallaşması üzerinde ciddi olarak durulmalıdır."   'BASIN DÜŞMANCA BİR DİL KULLANMAKTAN KAÇINMALI   Sürecin ilerlemesinde siyaset ve basının dilinin nasıl olması gerektiğine işaret eden Ünsal, şunları dile getirdi: "Burada en önemli konulardan bir tanesi gerek siyasetin gerekse de medyanın kullandığı dile dikkat etmesi gerekiyor. Düşmanca bir dil kullanmamak, hakaret dilini kullanmamak sürecin hem selameti açısından hem de muhataplarınıza duyduğunuz saygı açısından son derece önemli. Bu yüzden saygıya uygun bir dil kullanmak hepimiz için bir zorunluluktur. Türkiye’de maalesef hem siyaset dünyasının hem de basında bu dediğimiz dikkate uygun davranmayan bazı basın mensupları, yazarlar ve siyasetçiler var. Zaman içerisinde bunların değişeceğini umuyorum."   MA / Esra Solin Dal