Abdullah Öcalan ile görüşme, devlet paradigmasında kırılmanın işaretidir 2025-11-27 09:19:24 MERSİN - İmralı görüşmesinin devletin paradigmasında bir kırılmanın yaşandığının işareti olduğunu belirten ÇHD Mersin Şube Başkanı İsmail Bozkurt, "Bu nedenle Abdullah Öcalan'ın şu anda tecrit ve tutsaklık koşullarının sona erdirilmesi gerekiyor" dedi.  Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun, nitelik çoğunluk kararıyla Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, İmralı'ya giderek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüştü. CHP ile Yeni Yol Grubu ise üye vermeyerek görüşmeye katılmadı. İmralı görüşmesiyle sürecin yasal düzenleme aşamasına geçildiği yönünde değerlendirmeler yapılıyor.    Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Mersin Şube Başkanı İsmail Bozkurt, atılan adımın devletin paradigmasında bir kırılmanın işareti olarak yorumladı. Görüşmenin gecikmiş, ancak zorunlu bir eşik olduğunu ifade eden Bozkurt, "Bu adım aynı zamanda Kürt siyasal hareketinin onlarca yıldır dile getirdiği, talep ettiği hususun dikkate alındığı anlamına geliyor. Devlet tarafından baş düşman olarak ilan edilen Abdullah Öcalan'ın çözümün tek adresi olarak görmeye, itiraf etmeye başladığının kanıtıdır. Bu görüşmenin tekrarının, devamının getirilmesi gerektiğine de bu yüzden inanıyorum. Bu görüşmeyle birlikte aynı zamanda Kürt halkının da bu sürecin samimiyetini, inancını hiç şüphesiz ortaya çıkmıştır, artmıştır. Nitekim bugün gerek iktidar partisinin, gerekse de iktidar ortağının onlarca yıldır yürütmüş oldukları savaş politikalarından ötürü Kürt halkının da bu sürece karşı her zaman bir temkinli, iyimserlikle yaklaşması söz konusuydu. Çünkü her an bu masanın devrilebileceğine, bu masanın dağılabileceğine dair bir umutsuzluk vardı. Aynı zamanda bu umutsuzluğun da bir nebzede azalmasına sebep olmuştur bu görüşme. CHP'nin bu görüşmeye katılmaması ise kesinlikle bir eksikliktir" ifadelerini kullandı.   'CHP'NİN KARARI EKSİKLİKTİR'   CHP'nin kararının siyasi bir eksiklik olarak değerlendiren Bozkurt, muhalefetin bundan sonraki tutumunun belirleyici olacağını vurgulayarak, "CHP şu anda birinci parti konumunda olabilecek bir oy oranına sahiptir. Bu sorunun çözümünde en az iktidar partisi kadar ana aktör olması gerekirdi. CHP şu ana kadar müspet tutumlar içerisinde yer aldı. Tarihlerinde yaşadıkları en büyük baskılardan birini yaşamasına rağmen Kürt sorunu konusunda son derece pozitif adımlar attı ve tarihinde hiç olmadığı kadar yapıcı bir şekilde yaklaştı. Ancak düğümün kilitlendiği nokta olan İmralı ziyaretinde tarihi bir adım atması gerekirken bundan geri kaldı. Bundan sonraki süreçte atacağı samimi adımlarla ben bunu telafi edebileceğine inanıyorum. Bugün aslında Türkiye adına çok büyük bir kırılma yaşandı. Ülkenin çoğunluğunu temsil edilen partiler bu görüşmenin kapısını araladılar ve bu görüşmenin yapılmasına vesile oldular. Bugün Kürtlere en uzak durduğunu söyleyebileceğimiz partilerden ikisi, birer heyet vererek bu görüşmede yer aldılar ve bir anlamda şu ana kadar sürdürmüş oldukları siyasi söyleminde son derece tersine bir şekilde hareket etmiş oldular. Bu anlamda Kürtlere olan nefret dilinin artık bu saatten sonra azalmasının yolunun açıldığını düşünüyorum" diye konuştu.   'YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI'   Görüşmenin halk ve Ortadoğu açısından olumlu olduğunu belirten Bozkurt, görüşme içeriğinin halka ulaşmasının gerekli olduğunu belirterek siyasi ve hukuki düzenlemelerin bir an önce yapılması çağrısında bulundu. Bozkurt, "Abdullah Öcalan'ın daha özgür çalışma koşullarına sahip olabilmesi bu sürecin başarıya ulaşabilmesinin de anahtarıdır. Bu nedenle Abdullah Öcalan'ın şu anda tecrit ve tutsaklık koşullarının sona erdirilmesi gerektiği aşikârdır. Nitekim süreç başlamadan önce de aslında Kürtlere vaat edilen şey Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin son buldurulması ve umut hakkına ilişkin yasal düzenlemelerin Meclis'te konuşulmasıdır. Hukuksal adımlar bu anlamda atılmalıdır. Umut hakkı diğer siyasi hükümlüler ve tutuklular için de Meclis gündemine getirilmesi gerekmektedir. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) tamamen lağvedilmek zorundadır. TMK durduğu sürece bu sürecin başarıya ulaşma şansı yoktur. Mevcut İnfaz Kanunu, TMK ile gelen yanlışlıkları ortadan kaldıracak bir şekilde düzenlenmelidir. İnfaz Kanunu'nda eşitlik sağlanmalıdır. Keyfi kararlarla mahpus edilen insanların tahliyesinin yolu açılmalıdır. İdare ve Gözlem Kurulları lağvedilmeli, bunlar hukuksal olarak olmazsa olmaz şartlardır. Bu sürece ilişkin gerek duyulursa özel bir yasa çıkarılması da tartışma kapsamına alınmalıdır. Ancak öncelik, yasal eşitsizliklerin giderilmesi ve TMK'nin kaldırılmasıdır, çünkü bunlar yapılırsa, Abdullah Öcalan ve 25 yıldan fazla tutuklu olan mahpuslar için umut hakkı düzenlemesine gerek kalmadan tahliye yolunun açılacağını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.    MA / Abdulkadir Ayten - Mehmet Güleş