'Abdullah Öcalan bizi yepyeni bir sosyalizm tartışmasına davet ediyor' 2025-12-09 09:20:36 İSTANBUL - Abdullah Öcalan'ın sosyalizme yönelik son değerlendirmelerine işaret eden DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, "Komünal bir yaşamın örgütlenmesi meselesi ve sosyalizm ilişkisi açısından bize yeni teorik politik tartışmalar öneriyor, yepyeni bir sosyalizm tartışmasına davet ediyor" dedi.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) 6-7 Aralık'ta İstanbul'da düzenlediği "Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı"na gönderdiği mesajın yankıları sürüyor. Konferansa katılan isimlerden İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Eren Keskin ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki hem konferansı hem de Abdullah Öcalan'ın mesajını değerlendirdi.    Sosyalizmi yeniden yorumlamasına işaret eden Abdullah Öcalan'ın mesajını, Kürt sorununun çözümü konusundaki konumunu ve yaşanan süreci yorumlayan İHD MYK Üyesi Eren Keskin, başlatılan sürecin öncekilerinden farklı olduğunu vurgulayarak, "Birincisi Sayın Öcalan bir taraf olarak kabul edilmiş yani aktör olarak kabul edilmiş olması önemlidir. İkincisi, bu coğrafyada milliyetçiliği temel perspektif kabul etmiş bir siyasi partinin bu işin destekçisi olması önemlidir. Aslında bütün bu durumlar bize Kürt meselesinin nasıl uluslararası bir mesele olduğunun kanıtı" diye belirtti.    'DEVLETİN ADIM ATMASI GEREKİYOR'   Kürt meselesinin çözümünün Ortadoğu coğrafyasına ferahlama getireceğini vurgulayan Eren Keskin, konferansın bu sürecin önünü açtığını belirtti. Konferansta Kürt hareketinin bütün dünyada insan hakları savunucularını, siyasetçilerini nasıl etkilediğinin bir kez daha görüldüğünü vurgulayan Eren Keskin, "Bu bir umut veriyor. Yani ekolojiyi, kadın hareketini temel alan, sosyalizme vurgu yapan bir hareket bütün dünyaya bir ışık saçabiliyor demek ki; bugün onu gördük. Ben bu süreçten umutluyum; ama bu umudumuzun tabii ki somutlaşabilmesi için devletin adım atması gerekiyor" ifadelerini kullandı.     'ÖZGÜR ORTAMDA FİKİR ÜRETMESİ GEREKİR'   Konferansta da sık sık gündeme gelen Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne dair de Eren Keskin, "Bu sürecin tarafların eşit koşullarda konuşabildiği bir süreç olması gerekir. O nedenle de en azından Sayın Öcalan'ın yakın vadede çalışma koşullarının tamamen özgürleştirilmesi gerekir. Düzenlemenin yapılması belki zaman alabilir. Kendisinin çalışma ortamının bir kere her şeyden önce özgürleştirilmesi gerekir. Kendisini özgür hissedeceği bir ortamda fikir üretmesi gerekir. Bu son derece önemli. Dediğim gibi umut hakkı düzenlemesi bu tamamen serbest bırakılması olabilir. Yine aynı yerde daha özgür başka bir alana geçirilmesi olabilir. Bunlar da karşılıklı konuşmalarla olabilecek şeyler. Ama umut hakkı düzenlemesini Türkiye Cumhuriyeti devletinin yapması zorunludur. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarafı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını kabul etmiş. Umut hakkı da mahkeme kararıdır, Türkiye bunu uygulamak zorundadır. Bunun için de iç kamuoyunun buna hazırlanması gerekiyor. Yani sivil toplum örgütlerine, sendikalara çok büyük görevler düşüyor" diye konuştu.    Türkiye'nin zor bir coğrafya olduğunu ve totaliter devlet yapısıyla ırkçı milliyetçiliğin hakim kılındığını hatırlatan Eren Keskin, "Her şeyden önce bu süreçteki tüm görüşmelerin şeffaf bir şekilde halka açılması gerekiyor. Halkın öğrenmesi gerekiyor. Bütün bunların yapılması için devlete görev düşüyor ama devlete bu görevini hatırlatacak bir iç kamuoyunda da taleplerin yükselmesi gerekiyor. Yani bunu sadece Kürt hareketi, kadın hareketi yapamaz. Diğer sosyalist kesimlerin, sendikaların, diğer sivil toplum örgütlerinin, ana muhalefet partisinin bu sürece çok açık destek vermesi lazım" şeklinde konuştu.    'FORMEL BİR KONFERANS OLMADI'   DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki de konferansa bütün coğrafyalardan seslerin, sözlerin, duyguların taşındığını kaydetti. Konferansta verilen mesajların kendini üsten gören değil de eşit ilişkiler üzerinden kurulmasının da öneminin altını çizen Özgül Saki, "Aksine konuşmacılar 'Biz buradaki bu mücadeleyi, bu çatışma sürecini demokratik bir toplumun inşası için uluslararası dayanışmayı örgütlemek üzere görevli sayıyoruz' dediler. Bu mesele çok çarpıcı bir şeydi. Hindistan'dan Kafkasya'dan, İspanya'dan, Meksika'dan gelenler bulundukları yerde 'Uluslararası dayanışmayı örgütleme göreviyle yüz yüzeyiz' dediler. Bu konferans o yüzden sadece formel bir konferans olmadı. Gerçekten duygu yoğunluğu çok yüksek olan, heyecanı çok yüksek olan bir konferans oldu. Basın emekçileri ile de bu konferans salonunun sınırlarını taşan bir hal aldı" diye belirtti.     'UMUT IŞIĞI YARATTI'   Deneyim aktarımlarında çatışma dönüşümü denilen süreçlerin çok ciddi süreçler olduğu, anlık durumlarla yargılanamayacağının altının da çokça çizildiğini anımsatan Özgül Saki, şöyle devam etti. "Bu sürecin her adımında kazanımları inşa etme meselesinde tüm ezme- ezilme ilişkileri ile mücadele edenlerin ortaklığının önemi vurgulandı. Hatta en son mesela bir enternasyonal çağrısı yapıldı. Bu enternasyonal sadece işte sosyalist partilerin ya da sol partilerin bir araya geldiği bir enternasyonal değil. Tüm ezilen halkların, tüm ezilen kesimlerin ortak bir enternasyonalde buluşması, mücadeleyi ortaklaştırması meselesinin de komünal yaşam için kapitalizme karşı bir başka dünya mümkünün altını çizdi. Ben heyecanlandım. Bu konferans bambaşka bir umut ışığıydı."     'TOPLUMSAL KESİMLERİN ÖZNE OLACAĞI BİR SÜREÇ'   Konferansta eşit ve özgürlük temelinde onurlu barışın tüm toplumsal kesimlerin özgürlüğünü de mümkün kılacak bir alanı açtığının vurgulandığını kaydeden Özgül Saki, şunları dile getirdi: "Bu süreci kesinlikle devletin iki dudağı arasında bırakmadan bizzat inisiyatif alarak ve sorumluluk alarak devleti, adımları atmaya zorlanması gerekliliği açığa çıktı. Umarım bu konferans buna da zemin olacaktır. Çatışma dönüşümünden bambaşka bir yaşamın inşasına geçme şansını heba etmeden, beklemeden, bizzat toplumsal kesimlerin özne olarak dahil olacağı bir süreci örme görevi önümüzde duruyor."    Abdullah Öcalan'ın gönderdiği mesaja işaret eden Özgül Saki, şunları söyledi: "Reel sosyalizmin kendi iç dinamikleriyle çöküşünden sonra aslında şöyle bir hikaye anlatılıyordu. İşte artık iki kutuplu dünya yok. Tek kutup var. Özgürlükler dönemi olabilir çünkü iki kutup çatışmıyor. Öyleyse barış gelecek, özgürlük gelecek. Öyle olmadı. Kapitalizm o savaşla kendini var etme meselesini olduğu gibi bütün coğrafyalara yaydı. Reel sosyalizmin çöküşü ile hem Zapatista hareketinin hem Kürt Özgürlük Hareketi'nin silahlı mücadeleye kalkışması aynı sürelere denk geliyor. Bu mesele ortadan kalktıktan sonra yeni bir sosyalizm değerlendirmesi yapılması gerekiyordu. Bu anlamda mesajda yer alan sosyalizm -toplumcu sosyalizm, devletçi olmayan sosyalizm- diye ifade edildi. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum."    SOSYALİZM TARTIŞMASINA DAVET   Abdullah Öcalan'ın mesajı ardından salonda "Nasıl bir sosyalizm?" tanımlamasının sıkça sohbetlere konu olduğunu kaydeden Özgül Saki, şunları kaydetti: "Komünal bir yaşamın örgütlenmesi meselesi ve sosyalizm ilişkisi açısından bize hem yeni teorik politik tartışmalar öneriyor. Yine John Holloway'ın 'Zapatist hareketi ile Kürt Özgürlük Hareketi'nin ortak ilkeleri yönünden mükemmel hareketler, eksiksiz hareketler demiyorum. Kuşkusuz gerilimler var, çelişkiler var. Ama yeni sürece, yeni siyasal gelişmelere, toplumsal gelişmelere göre sürekli kendini yenileyen hareketler' dedi. Bu anlamda buradaki yeni çağrı, tekrar bizi tüm ezme -ezilme ilişkilerine son verme meselesinde çeşitli farklılıklar olsa bile sınıf mücadelesinin nereye konulacağı, işte ana mıdır, yan mıdır meselesi de içinde olmak üzere yepyeni bir sosyalizm tartışmasına davet ediyor ve bunun karşılık bulacağını düşünüyorum. Mesela bu sosyalizm tartışmasında ben de tartışmaya dahil olup belli vurguların daha güçlendirilmesi gerektiğini, belli vurguların ise daha iyi karşılıklı anlaşmamız açısından ve ortak bir inşa açısından gerekli olduğunu düşünüyorum. Biz sosyalistler, devrimciler, Kürt Özgürlük Hareketi açısından mücadelemiz, taleplerimiz ortak, teorik politik sosyalizm anlayışımızda çeşitli farklılıklar var. Ama bu farklılıklar yeni bir toplum inşası için ortak hareket etmeyeceğimiz anlamına gelmiyor."    MA / Berivan Altan - Hîvda Çelebi