Temelli: Barış için ek bütçe yapılması gerekiyor 2025-12-21 15:52:15   ANKARA – İktidarın 2026 bütçesine zamanın ruhunun yansımadığını ifade eden DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, barış için ek bir bütçenin yapılması gerektiğini belirterek, "Demokratik bir anayasa için demokratik bütçelerle başlamak zorundaydık" dedi.    Meclis Genel Kurulu'nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler devam ediyor. Görüşmede konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Türkiye'ye oranla Kürdistan'da işsizlik, gelir dağılımı, kişi başına düşen gelirdeki eşitsizliğe işaret etti. Temelli, "Bu bir tesadüf olabilir mi, olamaz. Bu, Kürt meselesinin çözümsüz kalmasının sonucudur. Dolayısıyla bir Türkiye partisi olarak her zaman için her yerde eşitliği savunduk. Bütçeye baktığımızda yine bölgesel eşitsizliğin sürdürüldüğünü görüyoruz" dedi.   Okuldaki sorunlara ve öğrenci ile velilerin yaşadığı sorunlara işaret eden Temelli, "Diğer taraftan okul sayısı artıyor, ama öğrenci yoksulluğu artıyor. Bir öğün yemek çok konuşuldu. Bundan tasarruf ediyorsunuz. Makro ihtiyati tedbir aklınıza çocuklar gelince mi geliyor? Diğer taraftan öğrenci yoksulluğu, ama bir de veli yoksulluğu var. Veli ıstırabı var. O öğrencileri her gün okula gönderen velilerin yoksulluğu da var. Dolayısıyla eğitim sorununa baktığınızda bunu görmek lazım. Bir başka konu: Sosyal konut projesi. Siz konut yaptıkça kiracı sayısı artmış. Nüfustan daha fazla kiracı sayısı artıyor. Ben de bir kiracıyım biliyorum. Bir de gençlere evlenin, yeni evlenen insanlara çocuk yapın diyorsunuz. Teşvik, teşvik; fakat onlara konut yapmıyorsunuz. TOKİ bir müteahhit firması gibi  çalışıyor. Bakın, son 10 yılda kiracı artış oranı yüzde 22'den yüzde 36'ya çıkmış. Yani siz ev yaptıkça kiracı sayısı artmış" diye konuştu.    'İNSANLAR YOLLARDA ÖLÜYOR'   Hasta sayısının artığını ancak sağlığa çözüm üretilmediğini belirten Temelli, "Toplum sağlığı, halk sağlığı, önleyici tedavi bunların hiçbiri yok. Sadece hastane sayısı artıyor. Tabii bu hastane sayıları da nedense bizim oralarda hiç artmıyor. Muş'ta artmıyor. Muş'taki hastane vasfını çoktan yitirmiş bir hastane inşaatı var. Hala bitecek, bitmiyor. Eğitim ve araştırma hastanesi olmasını istiyoruz bir an önce. Çünkü Muş'ta hastalananlar daha önce de ısrarla söyledim. Ya Elazığ yolunda ölüyorlar ya Erzurum yolunda ölüyorlar. Ambulans içinde artık hastalarımızın ölmesini istemiyoruz. Bu hastaneyi bitirin. Eğitim ve araştırma hastanesini bir an önce yapın" ifadelerini kullandı.    'HUKUKUNU VAR ETME ZAMANI GELMİŞTİR'   Uyuşturucu kullanımına, kadın cinayetlerine ve suç sürüklenen çocuklara işaret eden Temelli, "Yani sürekli suç alanı genişliyor. Dolayısıyla da bu siyaseti de etkiliyor. Siyaset de aynı kısıtlılık altında, aynı darlık altında. Kara bir tablo. Bu kara tablonun ortaya çıkmasındaki en önemli sorun sosyal adaletsizlik ve adaletsizlik" diye belirtti.     Bu kara tablonun içinden bir umut ışığının ortaya çıktığını aktaran Temelli, bunun da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrı olduğunu söyledi. Temelli,  iktidarın bu çağrı ve sürece bağlı gelişmeleri çok konuşmadığını, ancak halkın konuştuğunu söyledi. Temelli, "İsrail'in Filistin soykırımı, İsrail'in İMEK projesindeki jandarmalığı, emperyal güçlerin Ortadoğu'yu yeniden paylaşıma açması bizim için büyük bir risktir. Bu riski bertaraf edecek olan şey aslında bizim hani hep söylediğimiz bin yıllık bir aradalığımızsa bu bir aradalığın artık hukukunu var etme zamanı gelmiştir" şeklinde konuştu.    'NEDENLERİNİ KONUŞMAMIZ LAZIM'   Silahın bir sonuç olduğunu ve artık sustuğunu, bundan şüphe edilmemesi gerektiğini belirten Temelli, "Ama nedenleri üzerinde konuşmamız lazım. Nedenlerini ortadan kaldırabilirsek bir arada ortak cumhuriyetimizde, demokratik bir cumhuriyeti var etmek mümkün olacak. Ama biz bu nedenler üzerine konuşmadığımız sürece hem içeride bu adaletsizlik hem dışarıda bu jeopolitik riskler büyümeye devam eder. Bunları ortadan kaldırmak için yoğunlaşmalıyız. Önümüzde fırsatlar var. Mutlaka iyi değerlendirmeliyiz" dedi.     'ZAMANIN RUHU BÜTÇEYE SİNMEDİ'   Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçmişin siyasi kodlarıyla, geçmişin kamplaşmasıyla, geçmişin karşı karşıya gelişleriyle değil, ortak aklı birlikte üretme iradesiyle var etmeliyiz. O komisyon bunun için kuruldu. Komisyonda olmayanların bile aslında bir şekliyle eleştirerek, karşı çıktığı bir yeni zamandan, yeni andan bahsediyoruz. Her şey değişiyor. Her şey değişecek, dönüşecek. Yeter ki bu bizim irademizle olsun. Türkiye halklarının, emekçilerinin, kadınların ve onların temsilcilerinin iradesiyle olsun. Başkalarının iradesi asla ve asla bizim bu ortak aklı üretme masamızı dağıtmasın. Sayın Öcalan'ın işte bahsettiği tam da buydu. Yani 'Barış' deyip orada bırakmadı. Bir de 'demokratik toplum' dedi peşi sıra. Demokratik siyaset stratejisinden bahsetti. Bunlar önemliydi. Ve o metnin her satırına zamanın ruhu sinmişti. Tekrar bütçeye dönmek istiyorum. Bütçeye zamanın ruhu maalesef sinmemiş. Bütçe zamanın ruhunu ıskalamıştır.   BARIŞ İÇİN EK BÜTÇE TEKLİFİ   Diyeceksiniz ki acele etmeyin. Acelemiz var. Çünkü bunca sosyal adaletsizlik, adaletsizlik, bunca imha, bunca inkar, asimilasyondan sonra bizim acelemiz var. Keşke bu bütçe işte o zamanın ruhunu yakalayabilseydi. Ekmeğin ve barışın bütçesini yapabilseydi. İşte o zaman çok daha hızlı yol alabilirdik. Geç kalmış değiliz. Ek bütçe yapabilirsiniz. Ama mutlaka bunu yakalamak zorundayız. Peki, siz yapmadınız diye biz durmadık. Biz yaptık. Tamam da o zamanın ruhunu yakalayarak ekmek ve barışın bütçesini yaptık. Hem de nasıl yaptık? Sokakta yaptık. Tarlada yaptık. Okulun önünde velilerle yaptık. Gençlerle öğrenci yurtlarında yaptık. Yani sesi olmayanların artık sesi vardı. Susanlar artık konuşuyordu. Ekmek ve barış bütçesini hep birlikte gerçekleştirdik.   ÜLKENİN NEYE İHTİYACI VAR?   Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu budur. Ekmektir, barıştır. Biri olmadan diğeri olmuyor. Bunu bunca yıl boyunca öğrendik. Ve oradan çıkardığımız sonuçlar şu ki hakça, adaletçe bir paylaşıma ihtiyacımız var. Bir, kaynakların hakça, adaletçe paylaşılması gerekir. Kaynaklar artık sadece sermaye odaklı paylaşılamaz. Toplumdaki bütün olumsuz Koşullarda yaşayanlardan başlamak üzere eşit yurttaşlık temelinde bölgesel eşitsizlikleri giderecek şekilde kaynaklar adaletli paylaşılmalıdır. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme kaçınılmaz olarak yapılmalıdır. Yani kadın eşitlikçi hem siyasette hem ekonomide bu eşitliği gören bir yerden bütçeler yapılmalıdır. İşte onun bütçesini yaptık. Bu sağlamcı ideolojiye karşı engelleri gören bir bütçe yaptık. Dolayısıyla engelli yurttaşların dışlanmasını, ötekileştirilmesini, sosyal hayatın dışına itilmesini önleyici bir bütçe yaptık. İklim adaletini savunan bir bütçe yaptık. Dolayısıyla biz doğayı, iklimi savunan, koruyan ve bu minvalde eğer büyüyeceksek bu eksende büyüyen ve sağlıklı bir gelişimi bu zemine oturtan bir bütçeyi gerçekleştirmek istedik.    DEMOKRATİK BİR BÜTÇEYE İHTİYAÇ VAR   Yeni bütçeler, yeni paradigma ekseninde mutlaka yapılmalıdır. Yeni bir kamu maliyesine anlayışına ihtiyacımız var. Demokratik bir kamu maliyesine ihtiyacımız var. Demokratik bir bütçeye ihtiyacımız var. Çünkü bizim demokratik bir cumhuriyete ihtiyacımız var. Bütçe deyip geçmeyin. Her yıl nasıl bir bütçe yapıyorsanız aslında projeksiyonunuz da ona göre, siyasi projeksiyonunuz da ona göre belirleniyor. Dolayısıyla da dönüp baktığımızda demokratik bir cumhuriyet için bugünlerde çok konuşuluyor. Demokratik bir anayasa için demokratik bütçelerle başlamak zorundaydık. Çiftçiler bunu istiyor, esnaf bunu istiyor, herkes bunu istiyor. Türkiye'nin demokratikleşmesi, Türkiye'nin kalıcı barışa kavuşması, Türkiye ile beraber Ortadoğu'nun da aynı şekilde bu emperyal saldırganlıktan, paylaşımdan kurtulabilmesi tam da buradan geçiyor."