İzmir’de 30 Ekim günü yaşanan ve 115 kişinin hayatını kaybettiği 6.6 şiddetindeki deprem felaketinin ardından kurulan çadırlarda kalan çocukların eğitim durumu belirsizliğini koruyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un 7 Kasım tarihinde deprem bölgesindeki okullarla ilgili yaptığı açıklamada, "857 okulda hasar tespit çalışması yapıldı. 5 okulumuz ağır, 18 okul da orta hasarlı olarak tespit edildi. Bu okullardaki taşınma süreci başlayacaktır" dedi.

 

Deprem bölgesinde bulunan çadırları dolaşan ve gözlemlerini paylaşan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Eğitim Sen İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Veysel Beyazadam, depremzede çocuklara başta barınma olmak üzere gereken tüm ihtiyaçlarının sağlanması gerektiğini söyledi.

 

BAŞARI ÖYKÜSÜ GERÇEĞİ YANSITMIYOR

 

Pandemi döneminde eğitimde fırsat eşitsizliğinin daha görünür hale geldiğini söyleyen Beyazadam, Bakanlığın online eğitim ile ilgili olarak bir başarı öyküsü anlattığını ancak bunun gerçek durumu yansıtmadığını dile getirdi. Halkçı politikalardan uzak kalındığında, kamu bütçesini eğitime değil de ranta yatırıldığında eğitim gibi temel yapılarda boşlukların oluştuğunu söyleyen Beyazadam, "Devlet bütçesini ranta değil de eğitim alan çocukların, çağımızın bilimsel, teknik eğitimini sağlamış olsaydı, olağanüstü durumlarda daha hazırlıklı olurduk ve kamusal bir hizmet olan eğitim daha az hasar alırdı" diye konuştu. 

 

OKUL TERK ORANLARI ARTTI

 

Pandemi sürecinde okul terk eden öğrenci oranlarının arttığına dikkat çeken Beyazadam, "Okullarda pandemiye karşı gerekli tedbirlerin yeterince alınmamasından dolayı aileler çocuklarını okullara göndermiyor. Bu devlete ve Bakanlığa olan güvensizliğin de bir göstergesidir" diye belirtti. Pandemi sürecinde eğitim alanında talep edilenlerin gerçekleşmediğini vurgulayan Beyazadam, eğitimde yaşanan kaotik durumun, başta çocuklar olmak üzere herkesin zarar verebileceğini söyledi. 

 

Depremin eğitim sürecine olumsuz etkilerinin olduğunu söyleyen Beyazadam, şunları söyledi: "Bakan depremin ikinci haftasında verdiği bir demeçte 'İzmir'de eğitim geçen hafta olduğu gibi bu hafta da uzaktan eğitim devam edecektir' dedi. Oysa depremin ardından okulların eğitime ara verildiği deklare edilmişti. Buna ilişkin okullara ulaşmış resmi bir yazı yok. Bakanlığın resmi olarak idari izinli olunması gereken süreçte böyle bir çekingen tavır sergilemesi düşündürücü, neden çekiniyorsunuz? Mevzuattaki 180 günlük iş gününü nitelikli tamamlamaksa muradınız, daha sağlıklı bir ortamda ara verilen süreç tamamlanabilir. Ayrıca Bayraklı, Bornova gibi depremin yoğun hissedildiği, insanların çadırlarda kaldığı, veliler ve çocukların depremin travmasını henüz atlatamadığı bir süreçte uzaktan eğitimin sürmesini beklemek, ne derecede gerçekçidir. Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum." 

Bakanlığın İzmir özelinde eğitime dair herhangi bir tasarrufunun olmadığını söyleyen Beyazadam, aradan geçen iki haftanın idari izin sayılması, önümüzdeki dönem içinde çocukların ve öğretmenlerin sağlıklı bir eğitim süreci geçirmeleri için gereken adımların atılmasının önemli olduğunu söyledi. 

 

DERHAL ADIM ATILMALI

 

Eğitim Sen'in Türkiye genelinde okul binalarının, deprem etütlerinin yapılması için sıklıkla talepte bulunduğunu hatırlatan Beyazadam, yöneticilerden sürekli olarak bu taleplerini geçiştiren yanıtlar aldıklarını aktardı. Beyazadam, depremzede çocukların ağırlıklı olarak yoksul aileleri olduğundan başta barınma, uzaktan eğitim için gereken bilgisayar ve psiko-sosyal bakımdan desteklenmesi için devletin derhal adım atması gerektiğini söyledi.

 

MA / Sevda Aydın