Ankara’nın Mamak ilçesi Tuzluçayır Mahallesi’nde bulunan Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği üyesi Elif Sancı, dayanışma duygularıyla kurdukları derneğin hikayesini anlattı. Yaklaşık 1 yıl boyunca kadınlarla ev ziyaretleri yaparak, Emek ve Gül Dergisi okumak için buluştuklarını söyleyen Sancı, maddi yetersizlik ve gittikçe artan kadın sayısından kaynaklı dergi okumalarını kafelerde yapmaya başladıklarını belirtti. 

 

5 yıl önce kurucu üyelerinden bir kadının “Biz neden dernek kurmuyoruz?” fikriyle dernek kurmak için ilk adımlarını dile getiren Sancı, bugün demokratik bir katılımla tüm karar mercilerinde kadınların bulunduğu derneklerinde kadınların ihtiyaçlarını baz alarak çalışmalar sürdürdüklerini ifade etti. Kadınların sorunlarına çözümler ürettiklerini belirten Sancı, “Bir gün genç kadınlar gelip, ‘Bize okuma yazma öğretir misiniz?’ diye sordu. Biz de tabii ki dedik” dedi.

 

KADINLAR YAN YANA GELDİ

 

Dernek açılmadan önce mahallede yaşanan sıkıntıları, kadın ile çocuğa yönelik şiddeti ve yoksulluğu fark etmediklerini belirten Sancı, “Derneği açtıktan sonra gördük ki buna gerçekten çok ihtiyaç var. Salgınla birlikte işsizlik ve yoksullukla mücadele eden kadınların yan yana geldiği bir dönem yaşandı. Her yerin kapalı olduğu bir dönemde bizim asla boş kalmadığımız ve kadınların birbirine daha çok ihtiyacı olduğu bir süreç geçirdik. Online olarak süreci devam ettirdiğimiz halde bile dayanışma ağlarımızda insanlara destek ve dayanışmamızı devam ettirdik” şeklinde ifade etti.

 

KADIN DAYANIŞMASI

 

Sancı, şöyle devam etti: “Mahalledeki en büyük sıkıntı yoksulluk. Salgın döneminde özellikle kadınların işsiz kaldığını ve yoksullaştığını gördük. Kadınlar tepkilerini artık her şekilde göstermeye başladı ve yan yana gelişleri baskılara rağmen durdurulamıyor. Çocuk istismarcılarına af yasasını 6 kere çıkarmayı denediler. Kadınların tepkileri, yan yana gelişleri, örgütlülükleri ve dayanışmalarıyla bu yasanın çıkması 6 kere engellendi. İstanbul Sözleşmesi’nin hedef alınmasına karşı da kadınlar aynı mücadeleyi gösterdi.”

 

KADIN CİNAYETLERİ

 

Son 4 ayda 3 kadının erkekler tarafından katledildiği Mamak’ta yaşayan insanların temel sıkıntılarının başında ekonominin geldiğinin altını çizen Sancı, şunları söyledi: “Mamak’ta yaşanan kadın cinayetlerine baktığımız zaman katledilen kadınların geneli ekonomik olarak çok zor durumda. Bunu görüyoruz. Şiddet olayları yaşanırken, kadın uzaklaştırma kararları aldırıyor. Mamak’taki kadın cinayetlerinde kadınların uzaklaştırma kararları var. Kadınlar sığınma evine gidiyor ama İstanbul Sözleşmesi’nde bulunan ekonomik olarak güçlendirme maddeleri uygulanmadığı için kadın tekrar eski şiddet gördüğü erkeğin evine geri dönmek zorunda kalıyor. İki şekilde önlem alınması lazım. Birincisi, kadın uzaklaştırma kararı aldırdığı zaman bu şiddet uygulayan erkeğe mutlaka bir yaptırım uygulanmalı. Şiddet uygulamış ve uzaklaştırma kararı bulunan erkeğin şiddet eğilimlerinin devam edip etmediğine dair psikolojik tedavi görmesi gerekiyor. İkinci olarak da, İstanbul Sözleşmesince yoksul kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi. Devlet de ekonomik güçlendirmeyi yapmak ve bu ikisini bir arada yürütmek zorundadır. Yoksa kadın katliamlarını önlemenin önüne kimse geçemez.”

 

KORKU DUVARI AŞILDI

 

İktidarın politikası sonucu polislerin eliyle uygulanan şiddete de değinen Sancı, “Her yıl 8 Mart öncesi yerel dernekler ve Mamak’ta yaşayan kadınlar olarak etkinlik düzenliyoruz. Ancak özellikle son 4 senedir polis baskısıyla karşılaşıyoruz. 8 Mart etkinliği kapsamında kadınlarla birlikte derneğimizin önüne gidelim dedik ama yanımızdan polis ayrılmadı. Bizi gözaltı araçlarıyla, sivil ve resmi polisleriyle adım adım takip ettiler. Ancak kadınlar artık korku duvarını aşmış ve korkmuyor. Kendi örgütlü oldukları yerlere sahip çıkıyorlar, geri adım atmıyorlar ve mücadeleden kaçmıyorlar. Kadınlar birlik olunca kazanıyor” diye konuştu.