Connor Hayes: OPCW'nin sessizliğini ancak halklar bozar

  • dünya
  • 10:15 2 Kasım 2021
  • |
img

HABER MERKEZİ - Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, "Kimyasal suçunu kanıtlayacak merciler Türkiye’nin ortakları ve savaşın taraflarıdır" diyerek, ilgili kurumları ancak halkların harekete geçirebileceğini söyledi.

Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı askeri operasyonlar 6’ncı ayını geride bırakırken, bölgede kimyasal silah kullanıldığına dair bilgiler artıyor. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) geçtiği bir habere göre, Türkiye son 6 ayda 323 kez kimyasal silah kullandı. Bundan kaynaklı bölgede 548 kişinin çeşitli şikayetlerle hastanelere başvurduğu ve HPG-YJA STAR'lıların yaşamını yitirdiği ifade edildi. Birçok kurum, kuruluş, aydın, yazar, akademisyen ve politikacı, kimyasal silah kullanıldığı belirtilen alanlarda incelemeler yapılması için ilgili kurumlara çağrı yaptı. Avrupa’da bulunan 51 örgüt ve parti, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) mektup gönderdi. Girişimde yer alan Avrupa Parlamentosu İsveç Milletvekili Malin Björk, ayrıca Avrupa Birliği (AB) Dişişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olup olmadıklarını sordu. Türkiye'yi destekler bir yanıt veren Josep Borrell, Türkiye’nin "terörle mücadele" amacıyla Irak’ta bulunduğunu, kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti. 
 
Federe Kürdistan Bölgesi'nde 1994 yılından bu yana inceleme yapan ve çatışma süreçlerini takip eden Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, kimyasal silahların kullanılmasına ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Kimyasal kullanımının uluslararası boyutundan biraz bahseder misiniz? Bu silahları kullanan ülkelere uygulanan yaptırımlar nelerdir? 
 
Kimyasal silahların kullanımına veya silah biçimindeki kimyasallara karşı uluslararası bir yasak uygulanıyor. 193 ülke tarafından imzalanmış olan bir uluslararası anlaşma var. Sözleşmenin ardından ise OPCW kuruldu. Bu kurum kimyasal silahların kullanımını uluslararası olarak izleme görevi görüyor. Anlaşmanın imzalanmasından bu yana kimyasal silah kullanan ülkelere karşı uygulanan yaptırımların emsalleri var. OPCW'nin görev alanı veya yetkileri, İngiltere'deki skripal zehirlenme olayının ardından 2018'de olduğu gibi değişti. Bu saldırıdan Rusya sorumlu tutuldu. Bu anlamda OPCW'nin faile suç isnat etme hakkı doğmuş oldu. Öncesinde ise yalnızca kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığını belirlemeleri gerekiyordu. Şimdi suçlu belirleyebiliyorlar. Bunu da son olarak Essad ve Suriye örneğinde yaptılar. Yakın zamanda kimyasal silah kullanımı ve bu kullanımın sıklığının tespit edilmesi halinde söz konusu ülkelere karşı güçlü yaptırımlar getirme yetkisi bu kuruma verildi.
 
 
Buradaki sorun OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir.
 
Federe Kürdistan Bölgesi’nde kimyasal silah kullanıldığına dair çok sayıda haber var. Girişim olarak bu konuyla ilgili bazı bildiriler ve raporlar yayınlandınız. Elinizde Türkiye veya ona bağlı güçlerin kimyasal silah kullandığına dair somut deliller, fotoğraflar, videolar, hastane raporları veya tanık ifadeleri var mı?
 
Bu son süreçte daha çok Güney Kürdistan'dan gelen kimyasal silah kullanımı iddiaları ve raporlarına odaklanmış durumdayız. Bunun dışında yine Kuzeydoğu Suriye ve Rojava'da da Türkiye ve ona bağlı çetelerin kimyasal silah kullandığına dair iddialar var. Öte yandan Güney Kürdistan özelinde, kimyasal silah kullanıldığına dair bulgular var. Çekilen bazı videolar, bu videolarda yer alan kişilerin kimyasal bir saldırıya maruz kalmış olabileceğine dair güçlü şüphe uyandırıyor. Saldırıların yaşandığı bölgelerde üzerinde, içeriğinde 'amonyum nitrat' olduğunu yazan gaz kapsüllerinin fotoğrafları var. Fakat burada şöyle bir hinlik var. Amonyum nitrat ve bazı kapsüllerde adı geçen pek çok kimyasal yasaklı değil. Başka kullanım alanları olmakla beraber, kimyasal silah olarak da kullanılabilecek kimyasallar bunlar. Bunun dışında savaşçı olmayan sivil halkın da kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar için tedavi edildiğine dair hastane raporları var. Yine savaşçıların bedenlerinin üzerlerinde hiç bir ölümcül yara olmaksızın tünellerden sürüklenerek çıkarıldığının videoları var. Bu insanların herhangi bir yara almadan ölmelerinin tek açıklaması kimyasal silah kullanıldığıdır. Başka videolar da var. Örneğin yakın zamanda yeşil bir gaz gören insanların ifadeleri ortaya çıktı ve bu gazın videosu da var. Bu nedenle hem bizim hem Kürt hareketinin hem de dünyadaki pek çok kurum ve kuruluşun çağrısı aynı. Hepimiz OPCW'ye veya ilgili diğer uluslararası kuruma, gidip bu durumu yerinde incelemesi ve resmi bir soruşturma başlatması çağrısı yapıyoruz. OPCW, IPP ve WV gibi kimyasal silahlar ve nükleer silahların yasaklanması üzerine çalışan pek çok kurum, daha önce bundan çok daha az kanıtla, dünyanın pek çok yerinde inceleme başlattı. Bunun dışında ise Hıristiyan Arabulucular Takımı (Christian Peacemakers Team-CPT) gibi bölgede çalışan insan hakları tabanlı örgütler de bu tür silahların bölgede kullanılıyor olabileceğine dair endişelerini dile getirdi. CPT ekipleri, bu tür semptomlarla başvuran bazı siviller nedeniyle beyaz fosfor kullanılma olasılığına yönelik kanıtlar ortaya koydu. Ancak asıl sorun 'Burada kimyasal silah kullanıldı' diyebilmek için resmi bir soruşturma başlatılması, testlerin resmi olarak yapılması ve sonucunda da resmi kanallardan bir rapor çıkarılması gerekiyor. Bunun henüz olmamış olmasının sebebi de OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir. Tüm bu nedenlerle, insanlığa karşı suç olarak sayılan bu kimyasal silah kullanımına ve her türlü suçun işlenmesine, bu uluslararası güçler tarafından tam yetki verilmiştir.
 
Türkiye'nin son altı ayda 323 kez kimyasal silah kullandığına dair bilgiler var. Bölgede yapılan bir araştırmanız var mı?
 
Bu rakamları yalnızca Kürt hareketinden alabiliyoruz. CPT gibi örgütlerden ise münferit vakalara dair bazı bilgiler alınabiliyor. Bu rakamlarla ilgili sorun şu ki, vakalar muharebe alanlarında veya medya savunma alanlarında raporlanıyor ve bu bölgelere gidip bu raporları teyit edebilecek uluslararası gözlemciler yok.  Uluslararası pek çok kuruluş Kürt hareketini bu durumda taraflardan biri olarak gördüğü için güvenilir bir kaynak olarak değerlendirmiyor. Bu da bizi aynı yere getiriyor. Bu iddiaların araştırılması için bağımsız bir teyit aracına ihtiyaç vardır. Şunu söylemek gerekir ki, Kürt hareketinin bu anlamda güvenilir bir kaynak olarak görülmemesi onların güvenilir olmadığı anlamına gelmiyor. Bu tamamen hareketin uluslararası güçler tarafından kriminalize edilmesiyle alakalıdır. Her ne kadar bu güçler, söz konusu çatışma içinde Kürt hareketinin direkt taraflardan biri olduğunu ve bu nedenle verdikleri rakamların güvenilir bilgi kabul edemeyeceğini söylese de, unutmamak gerekir ki söz konusu bu güçler de o çatışma içinde bir taraftır hem de çıkarları olan bir taraftır. Var olan tüm kanıtlarla birlikte, bu rakamlar, bu videolar, fotoğraflar, gaz fişekleri, sivillerden gelen raporlar ve şikayetler, bir soruşturma başlatılması için yeterlidir ve bizim çağrımız da budur. Hareketin söylediği de daha farklı bir şey değildir. Uluslararası bağımsız heyetler gelsin ve bölgede bir soruşturma başlatsın.
 
Kürt hareketinin kaynak olarak dikkate alınmadığını söylediniz. O halde uluslararası kurumlar hangi şart ve koşullarda ve nasıl harekete geçirillir?  
 
Evet, sorun da gerçekten bu değil mi? Biz de tam olarak bunu çözmeye çalışıyoruz. OPCW'nin soruşturmayı başlatması için belli kriterleri var. Etkilenen devletin hükümeti, yani Irak Federe Kürdistan hükümeti tarafından resmi olarak çağrılmaları, bu da olmuyorsa Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız olarak davet edilmeleri gerekiyor. Ve o zaman muhtemelen bunun gerektireceği şey de emperyalist güçlerden oluşan BM Güvenlik Konseyi'nin onaylanmasıdır. Şu anda OPCW dışında bağımsız bir laboratuar tarafından testlerin resmi olarak yapılıp yapılamayacağı, geçerli olup olmayacağı konusunu inceliyoruz. Bununla ilgili sorun da şudur ki, kimyasal silah saldırısına maruz kalmış bir bölgede örnek toplamak için uygun ekipmana, bilgiye ve deneyime sahip olmak gerekiyor. Bu da, ancak direk o bölgede bulunan insanların uğraşması gereken bir şey olarak kalıyor. Fakat resmi organların bu işi üstlenmesini sağlamaya çalışmak zorlu bir savaş. Zira daha önce de belirttiğim gibi, bu uluslararası 'bağımsız' kuruluşlar, bağımsız değil, Lahey'e bağlı ve Avrupa ile batı tarafından kontrol ediliyor. Haliyle bu organlar, NATO üyesi bir ülkenin kimyasal silah kullandığını açık açık dile getirmek istemiyorlar. Öte yandan bu konu şu anda gerçekten çok gündemde olan bir konu. Özellikle batıda, bu konu ile ilgili haberlerin çoğu, Morning Star gazetesinden Steve Sweeney tarafından yazıldı. Sweeney uzun süre bölgede haberi sahadan takip ederek bu konuda pek çok haber yazdı ve kimyasal silah kullanımı iddiasını dünya gündemine sokmayı başardı. Şu anda da hala bu konunun araştırılması için çaba sarf ediyor ve pek çok kurum ve kuruluşun ilgisini bu yöne çekmeyi başardı. Dolayısıyla şu anda bu konu ile ilgili bir farkındalık ve bir endişe var. Ama yine de bu iddianın resmi olarak araştırılmasını sağlamak en basit tarifiyle bayır yukarı bir savaş.
 
 
 Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. 
 
 Kimyasal silahlardan etkilenen yurttaşlar için özel gizli bir hastanenin kurulduğu belirtildi. Şimdiye kadar ne kadar yurttaş etkilendi ve hayatını kaybetti? Buna dair bilgileriniz nedir? 
 
Her ne kadar kimyasal silah saldırısını işaret etmeleriyle tutarlı olarak, semptomlar nedeniyle tedavi gören çok sayıda vatandaş vakasına ilişkin münferit raporlar olsa da, dediğim gibi bölgede bu tür durumlar, 'resmi raporlar' olmaması nedeniyle eksik kalıyor. Bu nedenle yine 'resmi olarak', herhangi bir rakamı doğrulamak veya yalanlamak spekülatif olur. Fakat kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar nedeniyle tedavi gören düzinelerce insana ait hastane raporları mevcut.
 
Burada asıl sorun, ya da tek sorun Türkiye'nin kimyasal silah kullanması değil, Türkiye'nin yaptığı diğer her şey. Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Diğer bir boyut ise Türkiye'nin Kürt halkına karşı devam eden ve asla sonu gelmeyen saldırısı. Asıl son verilmesi gereken, bitirilmesi gereken budur. Bu sona ermeden çabamız ya da bu suçun işlendiğini kanıtlamaktan ileri gitmiyor. Ve dediğimiz gibi, bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. Ve yaşananlar da bu kontrolsüzlüğün sonuçlarıdır. Türkiye'nin yayılmacı politikası herkesin malumu. Kimi zaman buna Yeni Osmanlıcılık olarak işaret ediliyor. Türkiye bu kapsamda başka ülkelerin egemen olduğu topraklara girmekte bir beis görmüyor. Buraları zaten ulusal topraklarının bir parçası olarak görüyor. Özellikle Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyini. Ve bu bölgelerde de nüfus genel olarak Kürt nüfusu. Şu anda Irak'ta, hatta Türkiye'nin güneydoğusunda bile soykırımcı bir politikaya sahip olduklarını gösteriyorlar. Demografiyi değiştirmeye çalışıyorlar, insanları yerinden etmeye ve asimile etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin kimyasal silah kullanımını kontrol etmemenin sonuçları sadece bu gündemin ve bu politikanın genişlemesini ve tırmanmasını sağlıyor. Şu anda bile ekonomik ve kültürel bağlarını kullanarak vekaleten kendi yerlerine savaştırdıkları cihatçılar tarafından sömürgeleştirilmeye başlanan bölgeler olduğunu biliyoruz. Böylece bu kontrolsüzlüğün sonucu, verilen bu açık çekin sonucunda korkunç ölçekte bir insan kıyımı olacak diyebiliriz.”
 
 
 Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor.
 
Bölgeden birçok sivil toplum örgütü ve siyasi partinin Birleşmiş Milletlere inceleme çağrısı var. Birleşmiş Milletler konuya ilişkin neden harekete geçmiyor?
 
OPCW ve BM'nin soruşturma yapması gereken organlarının ve bu örgütlerin siyasi doğasından kaynaklanıyor. Bu kararlar öncelikle BM Güvenlik Konseyi tarafından alınıyor. Konsey ise NATO'nun en büyük silahlı gücü olan ABD hakimiyetinde. Her ne kadar Türkiye ile ABD arasında zaman zaman ufak gerginlikler olsa da, Türkiye NATO ve ABD için hayati bir jeostratejik öneme sahip. Biliyorsunuz, bölgedeki NATO operasyonları Türkiye'deki hava üsleri aracılığıyla yapılıyor ve Türkiye'de ABD'ye ait nükleer silahlar var. Dolayısıyla şunu söylemek mümkün, bu jeostratejik önem nedeniyle, Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor. Bu şartlar altında, bahsettiğimiz bayır yukarı savaş, sendikaların içindeki ve dışındaki farklı türdeki örgütlerin ve ilerici güçlerin sivil toplum örgütlerinin yeterli desteğinin olup olmadığını söyleyebilmenizin nasıl mümkün olacağıyla belirleniyor. NATO ve ABD ile Fransa, Almanya, Birleşik Krallık gibi güçlere bu olayı aydınlatmak için bir araştırma yapması anlamında baskı oluşturmak, olayda zarar gören tarafın meşruiyetine dair doğru algıyı oluşturmak, şu anda en öncelikli çalışmamız. Aynı zamanda bu anlamda çok büyük bir dirençle karşı karşıya olduğumuzun da altını çizmek gerekiyor. Ana akım medyanın bu konu hakkında yazıp çizmesini sağlamamız gerekiyor ki bu ülkelerin halkları olan bitenden haberdar olmuş olsun. Çünkü ancak o zaman, kendi vatandaşları bu suçun araştırılması için bir baskı oluşturabilir ve bu suç ifşa edilebilirse, bu ülkelerin kendi toplumları araştırma talep ederse, ‘Hayır yapmıyoruz’ diyemeyecekler. Çünkü hayır demeleri insan hakları anlamında bir krize neden olacaktır. Hali hazırda ABD'nin, yani CIA'in Türkiye'ye dağdaki gerillanın koordinatlarını verdiğini biliyoruz. Her türlü silah ve lojistik yardımı yaptıklarını da biliyoruz. Birleşik Krallık ve Kanada için de bu aynıdır. Bu ülkelerin hiçbiri Kürt halkının dostu değildir. Onların derdi kendi çıkarlarına hizmet etmek. Bu nedenle bizlerin ulaşması gereken resmi makamlar değil, resmi makamları harekete geçmek zorunda bırakacak olan halklar, sendikalar, partiler, örgütler ve gerçeği yazan gazetecilerdir. 
 
 Sizin hem BM’ye hem de kendi ülkenize çağrınız nedir? 
 
Şu ana kadar çalışmalarımız sonucunda Türkiye'nin kimyasal silah kullanımı iddiası, İngiltere, Almanya ve İtalya parlamentolarında gündeme alındı. Bunun dışında Avrupa Parlamento'suna da yansıdı. Kesintisiz bir şekilde tüm üyelerimizle dışişleri ve BM Ofisi'ne açık mektuplar gönderiyoruz. Parlamentoda konuyla ilgili önergeler sunuyoruz ve soru önergeleri veriyoruz. Onlara tek çağrım sürdürülebilir bir çözüm nasıl olur bunun üzerinde düşünmeye başlamak ve bu krizden direkt etkilenen insanların seslerini kesmemek, aksine onları dinlemek. Bunun en güzel örneği Şengal'deki Êzidî toplumu. Bu kadim halk statüleri verilmeden büyük güçler tarafından senelerce manipule edildi. Kimlikleri inkar edildi. Kendi kaderlerini tayin etmeleri engellendi. Bu halk en sonunda ayağa kalktı ve kendi kaderini tayin edeceğini söyledi. Çünkü bu kriz hali başka türlü sona eremezdi. ABD ve İngiltere hükümetleri halkı temsil etmez, halkın çok küçük bir kesimini temsil eder. Bu anlamda benim çağrım; BM ya da bu gibi ülkelere değil, bu ülkelerde yaşayan temsil edilmeyen halklara. Her şeye rağmen mücadeleye devam etmek zorundayız.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse - Ömer Akın

Diğer başlıklar

02/11/2021
15:32 CHP'li Erol tepkiler üzerine Ana Fatma'daki tableti kaldırdı
15:22 Kılıçdaroğlu: Demirtaş ve Kavala haksız yere tutuklu
15:01 Uçak pistine giren 72 Afganistanlı gözaltına alındı
15:01 DEDAŞ’tan çiftçiye kesinti tehdidi
14:37 Eğitim Sen: Bütçede eğitime ayrılan pay 20 yıl öncesinden az
14:26 Yayıncı Azad Zal’a hapis istemi
14:18 HDP'li vekilin danışmanı gözaltına alındı
13:51 Pınar Gültekin'in annesi hakkında soruşturma başlatıldı
13:28 Darp edilen Dinler çiftine tutuklama istemi
13:27 DFG'den Ekim ayı raporu: 58 gazeteci yargılandı
13:24 Özsoy: Erdoğan, Biden görüşmesinden sadece tek kare fotoğraf aldı
12:52 Kavala'dan mektup: Gerçekliğim tahrif edildi
12:42 Erdoğan’ın görevden aldığı MB başkanları müşavir oldu
12:41 Öcalan’la görüşme başvurusu
12:38 Meclis’te MEB bütçesi görüşülüyor: Eğitimde piyasalaşma derinleşiyor
12:38 AKP eğitimdeki eşitsizliği daha da derinleştirdi
12:21 Kabil'de patlama: 19 ölü
12:19 Özgür Gündem davasına 'eksik husus' ertelemesi
11:55 Bahçeli seçim çalışmalarını CHP kalelerinde başlatıyor
11:46 Şırnak'ta 2 kişi gözaltına alındı
11:39 Foza Yusif: Kobanê hiçbir güce boyun eğmez
11:17 Şenyaşar ailesi nöbeti yeniden adliye merdivenlerine taşıdı
11:16 Durmuş: Kapitalizm yarattığı iklim krizine çare olamaz
11:10 Gazetecinin teknik malzemeleri tutuklu!
11:10 Gardiyanlardan tutuklulara: Tüm kuralları biz belirleriz
10:25 Zırhlı araç sürücüsü uzman çavuş 42 kilo esrarla yakalandı
10:22 Müebbet nizam!
10:18 KOMAW cenazelerin teslim edilmesi çağrısı yaptı
10:15 Connor Hayes: OPCW'nin sessizliğini ancak halklar bozar
10:11 Sakine Cansız’la cezaevinde kalmak tutukluluğa gerekçe yapıldı
09:56 96 yaşındaki kadına Erdoğan'a hakaretten ceza
09:48 Van’da şüpheli çocuk ölümü
09:28 Bakırhan: Diz çöktürmek isteyenler kaybetti
09:06 Öcalan: Suriye’de çözüm PYD çizgisinde
09:05 Altuntaş: Cezaevlerindeki ihlaller 12 Eylül düzeyinde
09:03 'İnanç alanları reklam aracı değildir'
09:02 Ağız içi aramayı kabul etmeyen tutukluya tedavi engeli
09:02 El konulan ekmek teknelerini istiyorlar
09:01 Tutuklu yakınları: Cezaevlerindeki tecrit ülkenin özeti
09:01 'Mersin’de 80 ASM çalışma şartlarına uygun değil'
09:00 Perre Antik Kenti’nin açığa çıkartılması 100 yılı bulabilir
09:00 Kolon kanseri tutuklu cezası bitmesine rağmen tahliye edilmiyor
09:00 02 KASIM 2021 GÜNDEMİ
01/11/2021
23:22 Cenazesi 450 gram kalan Balur, defnedildi
22:54 Buldan: Hiç kimse bizi yolumuzdan geri döndüremeyecek
22:37 ‘11 gündür suyu olmayan Batman’ın köylerine çözüm bulunacak mı?’
21:31 Özerk Yönetim: Kobanê destanını sürdüreceğiz
20:45 Akşener'in ‘Kürdistan’ sözlerine tepki göstermemesi AKP’li vekili rahatsız etti
20:30 Koronadan 217 kişi daha hayatını kaybetti
20:07 Dersim’de taksicilerden akaryakıt zammı protestosu
19:58 Şırnak'ta ağaç kıyımı sürüyor
19:30 Cizre'de 3 kişi serbest bırakıldı
19:20 Şırnak Barosu’ndan cezaevi yönetimi hakkında suç duyurusu
18:36 Mersin’de Dünya Vegan Günü etkinliği
18:32 HDP MYK üyesi Akdağ tutuklandı
18:27 Fehmi Tosun'u kaybedenlere 'özel hayat' zırhı
18:08 Bütçe görüşmelerinde ‘faturalardan KDV’yi kaldırın’ talebi
17:44 Şebnem Şirin'in katledilmesi protesto edildi
17:36 Kayyımları protesto eden 9 avukat hakkında dava
17:24 Demirtaş: Edirne Cezaevi 20 gündür protesto sloganlarıyla inliyor, duyuyor musunuz?
17:13 CFWIJ: 15 kadın gazeteci saldırıya uğradı
17:04 Gültekin davasında ABD’den gelen dosyaya erişim sağlanamadı
16:46 Eğitim Sen’den OHAL Komisyonu'na tepki
16:38 Kentsel dönüşüme karşı mücadele sonuç verdi
16:32 El-Taayî: Irak’ın Türkiye’nin saldırılarına sessiz kalması kabul edilemez
16:23 Yeni Halk Ordusu Komutanı öldürüldü
16:21 Kobanê direnişi kutlanıyor
16:16 Makbule Berktaş’ın cenazesi toprağa verildi
15:58 Bütçe Komisyonu'ndan yurttaşların taleplerinin dinlenmesine ret
15:54 TÜBİTAK araştırmacısı Dr. Erbahar’ın şüpheli ölümü
15:53 HDP heyeti cezaevi idaresiyle görüştü: Tutuklular tedavi edilsin
15:46 Tarihi geçmiş ilaç dağıtımı sürüyor
15:11 Rojavalı tutukluya ilaçları verilmiyor
14:15 HDP Batman’da kongreye gidiyor
13:35 AKP’nin 20’nci yılı: Yolun sonuna gelindi
13:26 HDP'li Hatimoğulları: Suyun kesilmesi ile ne amaçlanmaktadır?
13:16 Kürkçüler Cezaevi’nde koğuşlara ‘özel ekip’le baskın
13:00 Apro Diril yine serbest bırakıldı
12:31 Beştaş: Yeni bir hukuk düzeninin yaşama geçirilmesi gerekiyor
12:28 HDP’den Bakan Dönmez’e dövizli karşılama
12:27 Ferit Şenyaşar: 12 Kasım’da savcı ve hakimlere hukuk dersi vereceğiz
12:17 ‘Akkuyu Nükleer Santrali’ndeki patlama gelecek felaketlerin habercisi’
11:46 Sınırda kazılan hendeklerde bir ceset bulundu
11:32 İntihara sürüklenen 17 yaşındaki L.Ö.’nün tecavüze uğradığı ortaya çıktı
11:27 'Kimyasal silah tespiti için bölgeye gelecek heyetlere yardımcı olabiliriz'
11:24 40 okulda 223 öğretmen, 471 öğrenci salgına yakalandı
11:23 HDP’den Kobanê açıklaması: DAİŞ’le aynı hevese kapılanlar başaramayacak
10:55 Kuzey Doğu Suriye'den kimyasal silah kullanımının araştırılması çağrısı
10:49 Yeni Yaşam Kadın Eki’nin 25’inci sayısı yayında
10:39 'Dünya Kobanê’nin yanında olduğunu göstermeli'
10:30 Maden arama bütçesi arttı ama kazalara önlem alınmadı
10:24 ‘CHP’nin ‘hayır’ında hayır vardır’
10:13 DBP Dünya Kobanê Günü’nü kutladı
09:39 Gazeteciler için 896 yıl hapis cezası talep edildi
09:14 4 Kasım’dan bugüne direnen HDP Türkiye siyasetini belirledi
09:04 'Fuhuşa ve yozlaştırmaya karşı toplumsal refleks güçlenmeli'
09:03 Halk ekmek alamaz noktaya geldi: Artık AKP’ye oy yok
09:03 Kobanê'yi zafere götüren ruhu sinemaya taşıdılar
09:02 ‘Kobanê'yi dünyaya Arîn Mîrkan tanıttı’
09:00 01 KASIM 2021 GÜNDEMİ
31/10/2021
22:34 MA Müzik İzmir’de: Çocuklar anadilleriyle eğitim görmeli
22:20 Makbule Ana hayatını kaybetti
22:11 ‘Çözüm Moskova’da Washington’da değil İmralı’da’
21:11 Erdoğan, Merkel ile görüştü
21:04 Cizre'de 3 gözaltı
20:57 Akkuyu Nükleer Santrali’nde trafo patladı
19:42 Koronadan 201 kişi daha yaşamını yitirdi
18:45 Aydeniz’den İmralı tecridine karşı birleşik mücadele çağrısı
18:01 ‘Kürt halkı Kobanê’de destan yazdı’
17:41 Sınır ötesinde bir asker yaşamını yitirdi
17:35 HDP Kadın Meclisi KHK’li kadınlarla buluştu
17:25 Yaşlı çift 7 gündür gözaltında: Tekme tokat darp edildi
17:17 UNEP'ten sera gazı uyarısı
16:51 Zarok MA çocuklarla bir araya geldi
15:57 Irak Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu’ndan kimyasal çağrısı
15:34 Uyuşturucuyla yakalanan ödüllü narkotik polisi tutuklandı
15:07 YNK'li parlamenter: KDP Roj peşmergelerini kendi çıkarları için kullanıyor
15:00 Ankara Kadın Platformu: Hukuksuz cezaların karşısında susmuyoruz
14:47 Erdoğan ile Biden görüşmesi: S-400’lere dair endişeler not edildi
14:42 ‘İşkencehaneye dönüştürülen cezaevleri Kürtlerin direniş kalesidir’
13:42 ORÇEV: Doğal yaşam ihale tehidi altında
12:16 Şenyaşar ailesi: Hakikatler unutulmaz
11:38 Amed Şehir Tiyatrosu’nun Kasım ayı programı açıklandı
11:30 Biden ve Erdoğan G20 Zirvesi’nde görüşecek
10:12 Taşkesen'den Kürdistan savunması: Hakikati dile getirdim
10:01 ‘Erdoğan 4 milyon Suriyeliyi Rojava’ya yerleştirebilir’
09:55 Bir hafıza belgeseli: Demans
09:50 Çocuk uğradığı istismarı günlüğüne not etti
09:47 Tezkere tepkisi: İktidar savaşla ayakta kalıyor
09:45 31 yıl sonra gelen özgürlük: Annelerin eylemi bize güç veriyordu
09:24 Ayakta sayımı reddeden tutuklular yerlerde sürüklendi
09:23 Silivri’de tutuklular karton üzerinde uyuyor
09:21 Onur Gencer'in iddianamesi: Arkasındaki siyasi irade gizleniyor
09:17 Dünya Kobanê Günü: Tarihi direnişi kadınlar ördü
09:13 Devlet bağlantılı fuhuş çetesi: Bir kadın katliamı, bir şüpheli ölüm
09:11 Çini sanata yeni bakış açısı
09:10 Tuncel ve Akdeniz’e iki ayrı soruşturma
09:09 450 gün dışarda kalan bağırsaklarında yeniden kist oluştu
09:08 Mardin kayyımının dağıttığı hediyelere müfettiş kılıfı!
09:00 31 EKİM 2021 GÜNDEMİ
30/10/2021
23:24 Polis, 24 kilo uyuşturucu ile yakalandı
23:01 IŞİD saldırısında 2 peşmerge hayatını kaybetti
21:08 MKM 30'uncu yılını İzmir'de kutladı
21:02 Kürt şair Arjen Arî anıldı
19:49 Kovid-19’dan 203 kişi daha hayatını kaybetti
19:30 ‘Saray'ın bütçesine karşı halkın bütçesini mümkün kılalım’
19:21 Eskencidere Vadisi’nde bilirkişi raporuna rağmen çalışma
18:46 Batman Cezaevi müdüründen tutuklulara tehdit
17:52 Temel: HDP siyasete yön verdi
17:14 Dersim’e yılın ilk karı yağdı