Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına saldıran ve parti üyesi Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer'in yargılandığı davanın ilk duruşması İzmir 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Deniz Poyraz'ın davası İstanbul’un Bahçelievler ilçesinde bulunan HDP ilçe binasında yapılmak istenen yeni bir katliam girişiminin ertesi günü görüldü. Davada HDP’ye yönelik saldırıya öfke de toplumsal birlikteliğe dair mesaj da güçlü oldu. 

Duruşmaya ülkenin dört bir yanından avukatlar, sendika, kadın ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce kişi katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekillerinin yanı sıra Danimarka'dan iki milletvekili duruşmayı takip edenler arasında oldu. 

 

ANNE POYRAZ’IN DİK DURUŞU 

 

Duruşmanın görülmeye başlamasına bir saat kala adliyenin önü "Deniz Poyraz ölümsüzdür" sloganlarıyla bir araya gelen kitleyle doldu. Barış Anneleri de beyaz tülbentleriyle "Şehit namirin" sloganıyla adliye önünde en ön saflarda yerini aldı. Hafızalarda Deniz’in katledildiği gün dik duruşuyla “Bir Deniz gitti bin Deniz gelecek” sözleriyle yer edinen anne Fehime Poyraz, yine o dik duruşuyla adliyeye geldi. Davayı takip etmeye gelen yüzlerce kişi, "Katiller halka hesap verecek" sloganları atarken, yapılan açıklamalarda sık sık "Deniz için barışı getireceğiz" vurgusu öne çıktı. 

 

KİTLE SALONA SIĞMADI

 

Yapılan açıklamaların ardından katil Gencer'in yargılanacağı salona geçildi. Ancak aylar öncesinden duruşma tarihi belli olmasına rağmen "Salon hazırlığı devam ediyor" gerekçesiyle duruşma iki saat geç başladı. Geç başlayan duruşmaya sınırlı sayıda avukat ve izleyici alınmak istendi. Yapılan itirazlar üzerine salonun kapasitesi kadar kişi alındı, çok sayıda kişi ise davayı salon dışından takip etti. Deniz için adliyeye gelen kitle salona sığmadı. 

 

KATİLİN RAHAT TAVRI

 

Onlarca asker korumasında salonda hazır bulundurulan katil Gencer, katliamı gerçekleştirdiğinde gösterdiği rahat tavrı duruşmada da göstermesi “arkasının güçlü olduğunu”  bir kez daha gösterdi. Öyle ki duruşmada Suriye'de görevli 3 askerin saldırı günü Gencer'i aradıkları, Gencer ile birlikte taksiye binen ve lüks otele giden kişinin Ankara’da görevli sivil memur (teknisyen) olduğu, katilin SADAT ile ilişkilerinin araştırılmadığı, saldırı günü taşıdığı çantanın içindekilere dair tutanak tutulmadığı, telefonunda bulunan 72 bin 667 fotoğraftan yalnızca tek başına yer aldığı 23 fotoğrafın rapora alındığı, diğer fotoğraflar üzerinde failin azmettiricileri ya da işbirliği içinde hareket etmiş olabileceği faillere dair bir iz/ipucu araştırılmadığı, failin evinde buluna dijital materyallerden birinin de kayıp olduğu ortaya çıktı. 

 

SALONDAKİLER KATİLLERİ TANIYORDU

 

Katilin rahat tavrı ve polislerin silahları salondakilerin dikkatinden kaçmadı. Katilin tek başınaymış gibi gösterilmek istenen yargı silsilesinde yaşananların farkında olan salondakiler, katliamın organizeli ve arkasından kimlerin olduğunu mahkeme başkanına da katilin yüzüne de tekrar haykırdı. Suriye'de eğitim alan Gencer'in arkasındaki devlet bağlantılı güçler araştırılmadan iddianameyi kabul eden mahkemenin sorumluluğunu gözler önüne seren avukatlar faillerinin birden çok olduğunu söyledi. Davayı takip edenler de sık sık "katilsiniz" diyerek aslında katilin tek kişi olmadığını beyan etti. "Silahlar altında yargılama yapılmaz" diyen avukatların tepkisi üzerine polisler de salondan çıkarıldı. 

 

MAHKEME YÜKÜN ALTINDA KALDI 

 

Tek kişiyi yargılamaya kararlı olan ve birçok husus araştırılmadan iddianameyi kabul eden mahkeme heyeti, saat 15.00'a kadar kimlik tespiti yaptı. Hakimin ara vermeden davaya katılmak isteyen yüzlerce avukat ve kurumun ismini tek tek sayması, aldığı yükün altında kalacağını duruşmanın ilk saatlerinde belli etti. Katil Gencer'in hakaret etmesine izleyicilerin tepki göstermesiyle çıkan arbededen sonra mahkeme başkanı, Gencer'i apar topar cezaevine gönderdi ve ara kararını kurarak duruşmayı 24 Ocak'a erteledi. 

 

KOBANÊ DAVASINI HATIRLATTI

 

Ani ara karara gelen tepkiler üzerine mahkeme başkanı yaptığı savunma da Ankara'da süren Kobanê Davası'nı hatırlattı. Mahkeme başkanının, "Ben özel yetkilendirilmiş heyet değilim" sözleri Kobanê Davası için özel görevlendirilen ve yargılamayı alelacele bitirmeye çalışan heyet ile benzerliği dikkat çekti. Mahkeme başkanı kurduğu ara kararında yine Kobanê Davası'nı aratmadı. Mahkeme, duruşmayı Şakran Cezaevi’ne götürmek istedi.  Özel düzenlenen cezaevi salonunda yargılamayı sürdürmek isteyen mahkeme başkanı "Benim korumalarım yok" sözleri de dikkati çekti. Avukatların itirazı üzerine cezaevine ilişkin kurulan ara karar geri alınmış olsa da bir sonraki mahkemenin nasıl olacağı da bu duruşmada belli oldu. 

 

BULDAN'IN SÖZLERİ 

 

Yaklaşık 6 saat süren duruşmada en dikkat çeken detay, katilin rahat tavrına, mahkemenin sıradan bir yargılanma yapar gibi sorduğu sorulara HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın, "Bu adam Minbic’de eğitildi ve katildir. IŞİD’lidir. Bu kadar sakin davranamazsınız. Bu kadar sakin olamazsınız. Buna katil gibi davranın" sözleri oldu. Buldan’ın tepkisi salonda da katil ve arkasındakilere öfke, "Şehit namirin", "Katiller halka hesap verecek" sloganlarıyla isyana döndü. 

 

MA / Zemo Ağgöz