MERSİN - Kurdistan ismini kabul etmeyen devletin evraklarında Gurbet, ailesinin ise “Kurde”si olarak kaldı Gurbet Oran. Zap’ta kimyasal silah saldırısında yaşamını yitiren Oran, özgürlük için mücadelenin yolunu seçti.
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığıyla Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar devam ederken, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah saldırılarında 17 HPG ve YJA-Star üyesi yaşamını yitirdi. 18 Ekim’de kimlik bilgileri açıklananlardan biri de YJA-Star üyesi Gurbet Oran (Zinarin Cudi) idi.
Eylül ayında Zap Bölgesi’ne dönük kimyasal silah kullanımı sonucu yaşamını yitiren Oran, devletin baskı ve koruculuk dayatmaları nedeniyle ailesinin göç ettiği Mersin’in Toroslar ilçesinde 1994 yılında dünyaya geldi. Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Şenoba beldesinden 1987 yılında göç eden ailenin 6 çocuğundan üçüncüsü olan Oran’ın nüfusa kaydedilmek istenilen Kurdistan ismi kabul edilmeyince Gurbet olarak evraklara geçti. Ancak O, hep ailenin “Kurde”si olarak kaldı. Mersin’de bahçe ve tarlalarda çalışan aile, 5 yıl mevsimlik tarım işçisi olarak Ankara ve farklı kentlere giderek, geçimini sağladı. Ailenin yurtsever olmasından kaynaklı Newroz kutlamaları, eylem ve etkinliklere katılmaktan geri durmayan Oran, üniversiteye hazırlandığı 4 Nisan 2014 tarihinde PKK’ye katıldı.
GERİDE BIRAKTIĞI MEKTUP
Gitmeden 13 gün önce bir mektup kaleme alan Oran, okul çantasına bıraktığı mektubunda gidiş amacını şu sözlerle anlattı: “Bugün 19.03.2014 ve ben kesin bir karar aldım. Bu kararı aldığım için birçok kişinin canını yakmış olsam da birçok insanın huzuru ve mutluluğu için yapmış olacağım. Bu ülkede dilimizi rahat konuşmadan, özgür olmadan Kürdistan kurulmadan bize evlilik bize haramdır, köleliktir. Bunun olmaması için yoldaşlarıma katılım kararı aldım. Bu yaptığımdan daha güzel bir şey olamaz bu ülkede. Eğer öleceksem de normal bir insan gibi değil davam uğruna ölmek istiyorum. Önderlik için halkım ve benim gibi gençler için katılıyorum. 20 yaşında bir kadınım partiyi ve önderliği 8 yıldır tanıyorum ve izinde gidiyorum. Önderliğin özgürlüğü bütün Kürt halkının özgürlüğü. Önderliği tanıdığımdan beri ona öyle bir aşkla bağlandım ki bunu anlatmak kolay değil, yaşamak lazım ve ben bu uğurda canımı vermeye hazırım.”
Annesi Halime ve ablası Hülya Oran, Gurbet’i ve mücadelesini anlattı.
AİLENİN KURDE’Sİ
Köylerinin zorla boşaltıldığını belirten anne Halime Oran, “Köyde durumumuz iyiydi, hayvanlarımız, tarlamız vardı. Ama köyden çıkınca hepsini satmak zorunda kaldık. Metropollerde kiralarda oturduk, çok yokluk çektik. 5 yıla yakın Ankara’ya şeker pancarı toplamaya gittik, daha sonra o topladığımız parayla evimizi yaptık. Durumumuz düzelince çocuklarımı okuttum. Gurbet yurtsever bir ailede büyüdü. Doğduğunda babası adını Kurdistan koydu, kimlikte yazmadıkları için mecburen Gurbet yazmak zorunda kaldık. Evde kimse ona Gurbet demez hepimiz ona ‘Kurde’ ismiyle seslenirdik. Okula gittiğini biliyorduk ancak gençlik çalışmalarına katılıyormuş. Newroz çalışmalarında yer alırken, arka mahallemizde çalışma yürütüyordu. Ama haberimiz yoktu. Gurbet bu yola çok bağlıydı, okumayı çok severdi. Çok efendi sakin bir kızdı. Bir kere okula sarı, kırmızı, yeşil rozet takıp gitmişti. Öğretmeni çıkarması için kızınca tepki veriyor ve öğretmeni ona tokat atıyor. Nerede bir miting, eylem olsa bizden gizli de olsa giderdi” diye belirtti.
‘ÜZÜLSEMDE GURUR DUYUYORUM’
Kızının kimyasal silah kullanımında yaşamını yitirdiğini televizyondan öğrenen anne Oran, kızının yayınlanan fotoğrafını gördüğünde hissettiklerini şöyle anlattı: “Televizyonda görünce yıkıldım, ayakta duramıyordum. İçim yandı o görüntüleri görünce, Allah onların hakkını bırakmasın. Biz istiyoruz ki şehitlerimize sahip çıkalım, onların direnişini yükseltelim. Tüm Kürtler birlik olsun düşmanla işbirliği yapmasın. Gençlerimizi, çocuklarımızı kimyasal silahlarla öldürüyorlar. Kızımın gittiği yol namus ve şeref yolu, onunla başımız dik. Ölümü için her ne kadar üzülüyorsam, ciğerim yanıyorsa da onunla gurur duyuyorum, bu onur herkese nasip olmaz.”
‘EYLEMLERİN GÜR SESİYDİ’
Kardeşinin kadın özgürlüğünü savunan, başkaldıran bir kadın olduğunu ifade eden abla Hülya Oran, “Sürekli eylemlere, çalışmalara katılan biriydi. Dik başlı kararlı bir duruşu vardı. Babam bizi sürekli Newrozlara ve eylemlere katılmaya teşvik ederdi. Ben katılırdım ama kardeşimin okulu olduğu için ‘katılmasın’ derdi. Bir gün bir eyleme katıldığımda en önde gür sesle slogan atan bir ses duydum. Bu sesin Gurbet’in sesi olduğunu bilirdim. Her eylem ve şehit cenazelerinde en önde gür sesle slogan atardı. Hep ‘Biz kadınlar evleniyoruz erkeklere köle oluyoruz. Bizi eziyorlar ve özgürlüğümüzü elimizden alıyorlar. Ben bunu yapmak istemiyorum’ derdi. Kadınların kimliği için savaşacağını söylerdi. Bu yol, onun için onurlu bir yoldu. Gittikten sonra yıllarca haber gelmesini bekledik. Birden televizyonda görünce çok üzüldük. Ama bir yandan bakıyorum şuan yüzbinler kardeşimden ve haklı davasından bahsediyor. Bu yüzden gururluyuz ve başımız dik. Düşman korkakça yaklaştı, yenemeyeceğini bildiği için kimyasala başvurdu. Yolunda gidip, mücadelesini devam ettireceğiz” dedi.
MA / Mukadder Akyol