Faruk Eren *
AKP iktidara geldiği andan itibaren ilk operasyonlarını medyaya yaptı. Dinç Bilgin’in medya organları Etibank’ın hortumlanması nedeniyle TMSF’ye devredilmişti. AKP iktidarının ilk yıllarında devasa bir medya grubunu kucağında buldu. Ardından Uzan’ın Star televizyonu ve gazetesi, Karamehmet’in medya grubu yine ‘yargı’ eliyle iktidar partisine yakın işadamlarının eline geçti. İktidara yakın sermaye eliyle şeni medya organları kuruldu, eskiler hızla biat etti. Bu operasyon ülkenin en büyük medya grubu olan Aydın Doğan’a ait yayın organlarının Demirören ailesi tarafından ‘satın alınması’yla sonuçlandı.
TAYYİPLER ALEMİ KAPAĞI
İktidarının ilk yıllarında özgürlükçü bir görünüm veren AKP aslında dişlerini gazetecilere gösteriyordu. İlk hedefte karikatüristler vardı. Musa Kart Cumhuriyet gazetesindeki ünlü kedi karikatürü nedeniyle yargılandı, önce tazminata mahkum edildi, sonra bu karar bozuldu. Daha yargı tamamen iktidarın eline geçmemişti. Musa Kart’a verilen cezayı hicveden Penguen dergisi Tayyipler Alemi kapağı ile çıktı. Karikatürü paylaşmak hala suç! Bunlar AKP iktidarının ilk yıllarında oluyordu.
İktidardaki yerini sağlamlaştıran AKP, Gülen Cemaati ile koalisyon yaptığı günlerde gazetecilere doğrudan saldırdı. KCK Basın davası olarak bilinen operasyonla 40’ın üzerinde gazeteci gözaltına alındı, bunların önemli bir bölümü tutuklandı. Tutuklular bir süre sonra serbest bırakıldı. Dava ise 10 yılı aşkın süredir devam ediyor. Aynı dönemde Ergenekon davası kapsamında gazeteciler tutuklandı. Özellikle OdaTV operasyonuyla birlikte Ahmet Şık ile Nedim Şener’in tutuklanması büyük tepki çekti. Gazeteciler tutuklamaları protesto için sokağa çıktı. Yüzlerce kişinin katıldığı eylemler yapıldı.
HABER NÖBETİ
Gülen cemaatinin FETÖ’ye dönüştüğü, AKP-Cemaat koalisyonunun bozulduğu yıllarda da hedefte gazeteciler vardı. Cemaat medyası abluka altına alındı. Ama Kürt gazeteciler her zaman abluka altındaydı. Bu ablukaya karşı meslek örgütlerinin çağrısıyla bölgede Haber Nöbeti tutuldu.
ÖZGÜR GÜNDEM GAZETESİ
Bir yandan da Özgür Gündem gazetesine yönelik baskılar artıyordu. Gazetenin neredeyse her sayısına birden fazla dava açılıyor, gazete davalar yoluyla boğulmaya çalışılıyordu. Bu duruma karşı çıkan bir grup gazeteci, aydın, sanatçı, siyasetçi gazeteyle dayanışma için nöbetçi GYY kampanyasını başlattı. Tabii bu da karşılıksız kalmadı. Bir günlüğüne yayın yönetmenliği yapanlara art arda davalar açıldı. Bu davaların çoğu hapis cezasıyla sonuçlandı. Hapishanede yatanlar oldu.
GAZETELER VE AJANSLAR KAPATILDI
Araya OHAL girdi, onlarca gazete, tv kanalı, haber ajansı kapatıldı. Yüzlerce gazeteci işini kaybetti. Hapishanelerdeki gazeteci sayısı rekor seviyeye ulaştı. Artık Türkiye uluslararası alanda basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan ülkelerin başında yer alıyordu. Türkiye, saygın kuruluşların yaptığı istatistiklerde her yıl tepetaklak aşağı doğru yuvarlanmaya başladı.
Bir süre sonra hapishanelerdeki gazeteci sayısı azalmaya başladı. Azalmaya başladı diyorum, bitti diyemiyoruz. Hep baskı altında tutuldu gazeteciler, hep yargılandı, içeri atıldı. Gazetecilere baskı için yeni rejim, yeni bir kurum da oluşturdu: İletişim Başkanlığı!..
25 GAZETECİNİN TUTUKLANMASI
Özellikle bölgede gazetecilik yapmak neredeyse imkansız hale getirilmeye çalışıldı. Ama buna rağmen başarılı gazetecilik örnekleri gördük. Zor koşullara rağmen, her şeye rağmen meslektaşlarımız bölgede yaşananları aktarmaya cesaretle devam ediyordu. Bu rahatsız etti iktidarı. Önce Diyarbakır merkezli operasyonla 16 meslektaşımız tutuklandı. Halen tutuklular ve neden tutuklu olduklarını bilmiyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Ankara merkezli operasyonda 14 gazeteci gözaltına alındı, 9’u tutuklandı. Tümü Kürt gazeteciler.
Girişte AKP iktidarlarının medya sahipliğini nasıl değiştirdiğini anlatmaya çalıştım. Şu anda medyanın büyük bölümü iktidarın elinde. Ama bu yetmiyor! Televizyonları izlenmiyor, gazeteleri, internet siteleri okunmuyor. İktidara biat etmeyen ve çok zor koşullarda ayakta kalmaya çalışan medya organları onlardan daha etkili. Bu nedenle Sansür Yasası çıkardılar. Bu nedenle gazetecileri, gözaltına alıyorlar, tutukluyorlar.
GAZETECİLERDEN KORKUYORLAR
Seçime doğru bu baskıların daha da artmasından endişe ediyoruz. Çünkü hakikatten, hakikati aktaran gazetecilerden korkuyorlar. Onların korkusu bizim umudumuz olsun.
Dövülen gazeteciler Özgür Basın geleneğinden olunca çoğu gazeteci ya da gazeteci örgütü kafasını öbür tarafa çeviriyor. Oysa baskı herkese doğru geliyor. Bugün sessiz kalan, yarın baskıya uğradığında sesini çıkartacak kimse bulamayacak. Şimdi o sloganı atmanın tam sırası: Susma, sustukça sıra sana gelecek!
* DİSK Basın-İş Genel Başkanı