ADANA - TÖP Adana Temsilcisi Serkan Nar, söz konusu Kürtler olunca iktidar ve muhalefetin aynı çizgide buluştuğunu belirtirken, ESP PM üyesi Osman Kara ise, “Tecridi kırmanın ve kirli savaşa karşı durmanın yolu birleşik mücadeledir” dedi.
Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê başta olmak üzere birçok kentine ve Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik hava saldırıları da tepkiler de devam ediyor. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Osman Kara ve Toplum Özgürlük Partisi (TÖP) Adana İl Temsilcisi Serkan Nar, saldırılara karşı birleşik mücadele çağrısında bulundu.
AKP-MHP iktidarının kaybettiği meşruiyeti savaş politikalarıyla yeniden sağlama derdinde olduğunu belirten TÖP Adana İl Temsilcisi Serkan Nar, "faşizmin kurumsallaşmasının” adımlarını hızlandıran iktidarın savaş politikalarından medet umup, tüm toplumsal dinamiklere saldırdığını söyledi. İstanbul’un İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım Pazar günü düzenlenen ve 6 kişinin yaşamını yitirdiği, 81 kişinin de yaralandığı bombalı saldırının kimin veya kimlerin organize ettiğinin izaha muhtaç olduğunu dile getiren Nar, "Patlamanın hemen sonrasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı ‘terör’ ve ‘dış güçler’ gibi bayat söylemlerle milliyetçi duyguları kaşıyarak, kitleleri bu yönde konsolide etmek istediğini görüyoruz. Ama neyi hedefledikleri özellikle de hemen akabinde Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan saldırıdan anlaşılıyor. İçerisinde bulunulan krizi çözebilmek veya çözülmüyorsa bile sürdürebilmek adına ortak payda Kürt düşmanlığı oluyor. Hemen hemen devletin veya iktidar koalisyonunun sıkıştığı ve kriz yaşadığı her dönemde ‘devletin bekası’ maskesi altında en başta Kürtler hedefe konulmuştur. Söz konusu Kürtler olunca iktidar ve muhalefetin aynı çizgide olduğunu defalarca deneyimledik. Dolayısıyla muhalefet, devlet aklıyla sınırlıdır ve onu aşabilecek ne bir pratik adım nede söylem duyabiliriz" ifadelerini kullandı.
İKTİDARIN BEKASI
TSK’nin Federe Kurdistan Bölgesi’nde kimyasal silah kullanımı ve sonrasında yaşanan gelişmelere dikkat çeken Nar, "Sansür Yasası’nın çıkarılması, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması, akabinde TTB ve TMMOB’nin hedefe konulması, Alevilerin tepkisine rağmen Alevi Bektaşi Kültür Cemevi Başkanlığı’nın kurulması, Taksim patlaması ve Kobanê’ye başlatılan hava saldırısı iktidarın seçimi kaybetmemek için attığı adımlar, dolayısıyla iktidar koalisyonunun ‘bekası’ için faşist kurumsallaşma sürecini Anayasal düzlemde sonlandırmak için her cephede açtığı savaş adımlarıdır. Tabi ki muhalefeti etkisizleştiren ve belirleyen en önemli saldırı Kürtlere yapılan saldırıdır. Dediğim gibi konu Kürtler olunca ‘devlet aklı’ iktidar ve muhalefeti birleştiriyor. Bu sürecin bir benzerini 7 Haziran 2015 sonrasında yaşanan süreçten hatırlıyoruz. Ülkenin dört bir yanında iktidarın halk düşmanı politikalarına karşı halkın çıkarlarını öne çıkartan, savaş politikalarını teşhir eden ve ezilen halkların çıkarlarını savunan, demokratik bir cumhuriyetin mümkün olduğunu göstereceğimiz bir pratik ortaya koymalıyız" dedi.
'KİMYASAL İNSANLIK SUÇUDUR'
Taksim saldırısı sonrası Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılara değinen ESP PM Üyesi Osman Kara da, seçime giderken şiddet ve çatışma ortamının giderek arttığına işaret etti. Kara, "AKP-MHP faşist bloku mevcut ekonomik krizle orantılı iktidarı elde edememek korkusuyla şiddet, yalan ve katliam planlarını Kürt halkı üzerinden yeniden devreye koymak istemektedir. Kürt gerçekliği bu ülkenin en temel siyasi ve toplumsal sorunudur. Öte yandan, iktidarı ve muhalefeti ile yıllarca mevcut siyasetin varlığını sürdürmek için sürekli Kürt etnik kimliği üzerinde kirli siyaset politikaları yürütüldüğü gerçekliği de vardır. Yaşam hakkı hangi etnik kimlikte, inanç ya da ideolojik düşünceden olursa olsun tüm insanlık için evrensel bir haktır. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlarla savaş politikası en büyük insanlık suçudur" dedi.
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Faşizme karşı birleşik mücadelenin önemini vurgulayan Kara, şöyle dedi: "İktidarlar baskıcı kısıtlayıcı ve yasakçı politikalarla halkı yönetirken, bu politikalara karşı emek sahiplerinin, işçilerin ve halkın ciddi direnç göstereceği kaçınılmazdır. Kısacası tecridi kırmanın ve kirli savaşa karşı durmanın yolu birleşik mücadeleyi büyüterek kazanım ve başarı elde edilebilir."
MA / Hamdullah Yağız Kesen