HABER MERKEZİ - İmralı tecrit sisteminden sorumlu tuttuğu CPT ile görüşmeyi reddeden PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Devlet yanlış oynuyor, avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum” dedi.
Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), 20-29 Eylül tarihlerinde Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 20 aydır haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutuklular Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım ile görüştüğünü açıklamıştı. CPT açıklamasında, İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan ile birlikte Konar, Aktaş ve Yıldırım’a yönelik muamele ve tutukluluk koşullarının incelendiği, toplumsal faaliyetlere ve dış dünya ile ilişkilerinin nasıl olduğuna özel önem verildiği belirtildi.
CPT AÇIKLAMA YAPMADI!
Mezopotamya Ajansı’nın ulaştığı İmralı’da Abdullah Öcalan ile birlikte 3 tutukluyla görüştüğünü iddia eden CPT 2. Başkan Yardımcısı Therese Rytter, yaptıkları görüşmeye dair bilgi vermekten kaçınmıştı.
Asrın Hukuk Bürosu’nun dün (29 Kasım) kamuoyuna yaptığı “İmralı’da Mutlak İletişimsizlik Koşullarına Dair Basın Açıklaması” başlıklı açıklamasında, “CPT’nin Eylül 2022 tarihinde İmralı Adasına yaptığı ziyarette Sayın Öcalan’ın görüşmeye çıkmadığı duyumuna sahibiz” tespitine yer verildi.
Abdullah Öcalan’ın, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de yaptığı telefon görüşmesinin kesintiye uğraması ve CPT ziyaretine çıkmaması, avukat görüş engeline yönelik protesto olarak değerlendirildi.
‘GÖRÜŞME AVUKATLARLA OLMALI’
Nitekim Abdullah Öcalan, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de yaptığı son görüşmede, “Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum. Bu hukuki bir şeydir. Neden buraya gelmiyorlar? Şayet bir görüşme olacaksa, bu avukatlarla olmalıdır” diyerek tepki gösterdi.
CPT’NİN SORUMLULUĞU
İmralı’nın CPT projesi olduğunu, Avrupa Konseyi’nin İmralı koşullarından haberdar olduğunu, uluslararası komployla 15 Şubat 1999’da getirildiği İmralı’da kendisini CPT yetkilisinin karşıladığını belirten Abdullah Öcalan, İmralı tecrit sisteminden de CPT’nin sorumlu olduğuna işaret etti.
Abdullah Öcalan, İmralı’da aile ve avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde, CPT ile birlikte uluslararası güçlerin rolü ve sorumluğuna dair sık sık değindi, avukat görüşünün önemine vurgu yaptı.
‘AYRICALIK DEĞİL HUKUK İSTİYORUM’
İmralı tecrit sisteminden Avrupa Konseyi ve CPT’nin sorumlu olduğuna işaret eden Abdullah Öcalan, 30 Nisan 2003 tarihli avukat görüşmesinde, “İlk dönemlerde ve sonra geldiklerinde her şeyi gördüler. İlk geldiklerinde Norveçli bir kadın, ‘Siz biraz dayanın, biz bunu Avrupa Birliği’nin gündemine getireceğiz’ dedi. Hani nerede? Yalan söyledi. Şimdi Türkiye’yi AB (Avrupa Birliği) çizgisine çekmek istiyorlar, ABD, Yunanistan ile birlikte. Avrupa, ABD ve İsrail’in parmağı var bu işte. Bu yeni durumun arkasında ABD ve İsrail’in rolü var. Girdiğim süreç bu. Bana ayrımcılık yapın demiyorum. Sadece haklarım neyse onu uygulasınlar. Hukuku uygulasınlar. Benim üzerimden pazarlık yapıyor. Ben ayrıcalık istemiyorum. F tipi kuralları neyi gerektiriyorsa, onu yapsınlar. Yanlış bir politika Türkiye’yi felakete götürür. Benim itirazım bu. Ben bir saat, üç saat pazarlığı istemiyorum. Ben hukuku istiyorum. Ben ayrıcalık istemiyorum. Cezaevine tanınan hakları istiyorum. Pazarlık kötüdür. Doğru siyaset yaptırmaz” uyarısında bulundu.
‘YASALAR VARSA İŞLETİLMELİ’
PKK Lideri, İmralı’da yasaların uygulanmadığını belirttiği 10 Eylül 2003 tarihli avukat görüşmesinde, “Bana bir şey olursa, Türkiye’nin üzerine kalabilir. Bunun için bu heyeti (CPT) önemsiyorum. Bunları burada müdür beye de anlattım. Bağımsız heyet gelirse, üç gün 24 saat boyunca buradaki yaşantımı gözlesinler. Siz de her hafta gelin. Gelmediğiniz her hafta sistem ağırlaşıyor demektir. Madem yasalar var, bunu işletin” diye belirtti.
AVUKAT GÖRÜŞÜNÜN ÖNEMİ
Tecridin kabul edilemez olduğunu ifade eden Abdullah Öcalan, 24 Eylül 2003 tarihinde avukat görüşünün önemine değinerek, “Haftada en az iki saat avukat görüşmesi olmalı. Eğer aile gelirse, bir saat aileye ayrılabilir, bir saati sizinle (avukat) olabilir. Ama gelmezse haftada en az iki saat sizlerle görüşmem sağlanmalı. Mektup ve yazışmalara kısıtlama konulmamalı, bazı şeyleri yazmak istiyorum, mektup alınıp verilmesi gerekiyor. Yayın hakkının da olması gerekiyor. Avrupa Konseyi’ni harekete geçirin. Adalet Bakanlığı’na gidin. Tecrit kaldırılsın, koşullar düzeltilsin. CPT’nin ilkeleri uygulansın” diye konuştu.
CPT O GÜN BURADAYDI!
Avrupa Konseyi’nin İmralı koşullarından haberdar olduğu tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, 13 Eylül 2007 tarihli görüşmede, şunları söyledi: “Buraya getirildiğimde CPT’den bir kişi de buradaydı. Koşullarımı onlarla görüşüp öyle belirlemişler. 15 Şubat’ta buraya getirildiğimde, CPT yetkilisi de o gün buradaydı. Hatta o zaman bana, ‘Şimdi koşullarınız bu, ama biz izlemeye devam edeceğiz’ diyordu. O gün orada olduklarına göre, onlar da biliyordu. Bu nedenle onların da sorumluluğu var.”
İMRALI CPT’NİN PROJESİDİR
PKK Lideri, İmralı’nın CPT ve AİHM’in önerisi olduğuna işaret ettiği 25 Kasım 2009 tarihli avukat görüşmesinde, şöyle konuştu: “Bu, onların projesidir. Benim buradaki koşullarımda da bu şekilde tutulmamda da sorumlu olanlar kendileridir. Burası onların bir projesidir. Benim buraya konulmam da onların bir projesiydi. Bu durum böyle bilinmeli. CPT sorumludur. Buraya gelmek zorundalar. Gelip burayı görüp, incelemek zorundadırlar. Yoksa olmaz. CPT kendisi geldi buraya incelemelerde bulundu. F tipine nakledilmem gerektiğini, F Tipi cezaevi inşaatının yapılması ve benim buraya nakledilmem gerektiğini CPT söyledi. Bütün bunları CPT istedi. Bana burada buradaki koşullarımın eskisine göre daha iyi olacağını belirttiler ama hiçbiri olmadı. Koşullarım daha da kötüye gitti. Buraya gelip kendi yarattıkları eserlerini görmeliler. Bizi kandıramazlar, kandırmaya çalışmasınlar.”
‘AVUKATLARIMLA GÖRÜŞMEK İSTİYORUM’
Abdullah Öcalan, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de gerçekleştirdiği “kesintili” telefon görüşmesinde de avukat görüş engeline tepki göstermişti. PKK Lideri, 4 buçuk dakika süren görüşmede, “Bu yapılanlar için hem sen hem de devlet yanlış yapıyor. Nedeni şudur; bir yıldır hiçbir şekilde görüşme yok. Bu yapılanlar ne devlet hukukunda ne de başka bir hukukta yer alıyor. Senin gelmen yanlış ve çok tehlikeli. Devlet de çok tehlikeli. Bu doğru bir şey değil. Bir görüşme olacaksa, hukuksal çerçevede olmalıdır. Bir yıl sonra kendi istekleri üzerine telefonla görüşmesi yaptırmak olmaz. Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu hukuki değil, doğru da değil. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum. Bu hukuki bir şeydir. 22 yıldır buradayım. Bu sorun gelecekte nasıl olacak? Bu sorun ancak hukukla çözüme kavuşturulabilir. Neden buraya gelmiyorlar? Şayet bir görüşme olacaksa, bu avukatlarla olmalıdır. Çünkü bu durum hem siyasi hem de hukukidir” ifadelerini kullandı.
MA / Özgür Paksoy