İZMİR - Konya Hayvan Barınağı'nda delil karartma ve “temizliğe” rağmen birçok usulsüzlük gözlemlediklerini kaydeden İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu üyesi Rojda Kuruş, barınakta şiddet ve tecridin rutinleştiğini söyledi.
Son dönemde hayvanlara yönelik nefret dilinin yayılması, şiddeti körüklemeye devam ederken, 24 Kasım’da Konya Hayvan Barınağı'nda çekildiği belirtilen görüntüler büyük tepki topladı. Görüntülerde bir köpeğin belediye personeli tarafından işkence edilerek öldürüldüğü görülüyordu. Gelen tepkiler üzerine personeller, Murat Bacak ve Sefa Çakmak, “Bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence etme” suçundan tutuklandı. Merkezin bağlı olduğu Hayvan Sağlığı Şube Müdürü ve veteriner hekim ise açığa alındı.
İşkence görüntülerinin ardından barınakta inceleme yapmak isteyen ve diğer hayvanların akıbetini öğrenmek isteyen gönüllüler ve avukatlar içeri alınmadı. Avukatlar ısrar sonucu 28 Kasım’da barınağa girip, gözlem yapabildi.
Barınakta gözlem yapan İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu üyesi Rojda Kuruş, Konya Hayvan Bakımevi'ne dair gözlemlerini ve hayvan haklarının yasal durumunu anlattı.
‘TOPLAMA KAMPI’
Olayın duyulmasının ardından, savcının olay yerine gidip delil toplamasını istediklerini, fakat bunun yapılmadığını belirten Kuruş, barınağa giremedikleri 3 günde içeride ne yapıldığını bilmediklerini söyledi. Pazartesi günü içeri girdiklerinde yeni temizlendiği belli olan göstermelik asgari şartları taşıyan bir bakımevi atmosferi oluşturmaya çalışmış olduğunu aktaran Kuruş, "Fakat onca çabaya rağmen bunu başaramışlardı. İlk başta dikkatimizi çeken bize bakımevinde 4 bin hayvan olduğunun söylenmesiydi. 4 bin bir bakımevi için muazzam derecede fazla bir rakam. Kaldı ki biz daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar köpek için sadece 80 personel varmış. Bu bir skandal. Bu kadar köpeğe 80 personelin yetişmesi mümkün değil. Bu hayvanların düzenli olarak sağlık kontrolünden geçirilmesi, beslenmesi de mümkün değil. Bakımevi sadece güçten düşmüş, sahiplendirilemeyen sokakta yaşayamayan hayvanların devamlı olarak bakıldığı yerler olarak tanımlanıyor. O zaman 4 bin tane hasta, sakat, sokakta yaşayamayan hayvan mı var? Hayır, neredeyse hepsi küpeli, sağlıklı köpeklerdi. Demek ki Konya sokaklarındaki hayvanları toplamışlar ve oraya hapsetmişler" dedi.
'ŞİDDET VE TECRİT RUTİN HALE GELMİŞ'
Bakımevilerinin 5190 sayılı Kanunun 6'ncı maddesinde hayvanların aşılanıp, kısırlaştırıldıktan sonra doğal yaşam alanlarına bırakıldıkları yerler olarak tanımlandığını vurgulayan Kuruş, şöyle devam etti: "Biz bakımevine gittiğimizde yüzlerce kedi de gördük. Kedilerin neredeyse hepsi sağlıklıydı. Yine büyük ırklarla küçük ırkların bir arada tutulduğunu, hasta ve yaralı hayvanlara müdahale edilmediğini, beton zemin yerine hayvan pisliklerinin kolay temizlenemeyeceği kumdan, topraktan zeminlerin tercih edildiğini gözlemledik. Biz oraya gittiğimizde aynı ortamda bulunmaması gereken birçok hayvanın aynı ortamda birbirine saldırdığına şahit olduk. Yeni ısırılmış açık yarısı olan bir hayvan gördük. Bunlara bizim itirazımız üzerine müdahale edildi. Konya Bakımevinde doğal yaşam alanı denilen bir alan yapılmış. Bu alana, insanların göremeyeceği duvarlarla çevrilerek binlerce köpek hapsedilmiş. Bu bölmede bin köpek için sadece 10 tane kulübe vardı. Binlerce köpeğin kavga etmesi, birbirini öldürmesi nasıl engelleniyor ve bu köpekler sağlık kontrolünden geçiyor mu? Biz bu sorularımıza cevap alamadık. Konya Bakımevi şiddetin, tecridin rutinleştiği bir toplama kampı haline gelmiş."
KAMYONLAR GİRİP ÇIKIYOR
İlk günden itibaren bakımevine sürekli belediye kamyonlarının girip çıktığını kaydeden Kuruş, bu kamyonların içinde ne olduğunu kimsenin bilmediğini dile getirdi. Kamyonların içinin görünmemesi için önlem alındığını aktaran Kuruş, "Biz oradayken de bir çok kamyon girdi çıktı. Orada delil karartıldığını, hayvan cesetlerinin çıkarıldığını biliyoruz. Hayvanların teker teker kafasına kürekli vurulduğu, şiddetin rutin haline geldiği bir yerde aksinin mümkün olmadığını da biliyoruz. Muhtemelen ağır yaralı hayvanları ve cesetleri oradan çıkardılar. Onca delil karartma ve çabaya rağmen bunları gördük" diye belirtti.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAK
Bakımevinin durumuyla ilgili tutanak tuttuklarını ve yasal süreç başlatacaklarını belirten Kuruş, "Öncelikle Konya Bakımevindeki yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Şu an iki görevli tutuklandı. Fakat biz biliyoruz ki bu münferit bir olay değil. Bir belediye personelinin açık alanda onca personel önünde hayvanın kafasına kürekle vurması da o anda gelişen bir durum değil. Görüntülerde bir kişinin hayvanı iple bağladığı, kafasına vurulduğu sırada diğer personelin kayıtsız olduğu görülüyor. Muhtemelen görüntünün devamında o karede bulunan diğer köpeklerde aynı şekilde öldürüldü. Bir belediye personelinin bunu veteriner hekimin, kurum müdürünün hatta belediye başkanını bilgisi olmadan yapması mümkün değil. Biz bunların yanı sıra burayı denetlemekle yükümlü olan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü yetkilileri dahil tüm sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Tüm bunların 'görevi ihmal' suçundan yargılanması için elimizden geleni yapacağız" ifadelerini kullandı.
CEZALAR YETERSİZ
Hayvanların çok yakın zamana kadar “mal” statüsünde görüldüğünü ve şiddetin cezasının bulunmadığını belirten Kuruş, hayvan hakları savunucuları ve baroların mücadelesi sayesinde şiddete yönelik bir yasa çıktığını kaydetti. Fakat bu cezaların caydırıcı olmadığını vurgulayan Kuruş, "3 yıla kadar hapis cezası var. Ama cezalar erteleniyor, cezaların infazı yok. Biz de bunun değişmesi için çabalıyoruz. Öncelikle ülkede sürekli köpekler üzerinden saldırgan oldukları yönünde bir algı yaratılıp sokakta yaşayan köpekler yasadışı bir şekilde toplatılıyor. Belediyeler bunu bir cadı avına dönüştürüyor ve bu süreçte birçok hayvan öldürülüyor. Bu sorun hayvanlar bakımevlerine kapatılarak, öldürülerek çözülmez. Bu sorunun çözümü için belediyeler kısırlaştırma seferberliği başlatarak hayvanları aşılaması gerekiyor. Eğer bu yapılmazsa sürekli algı operasyonu yapılırsa bu sorun katlanarak devam edecek. Yine hayvana şiddete yönelik caydırıcı cezaların getirilmesi gerekiyor" diye aktardı.
BİRLİKTE, BARIŞÇIL YAŞAM
"Hayvanlar ve insanlar bir arada yaşamayı öğrenmediği sürece barışçıl ve eşit bir dünya kuramayız" diyen Kuruş, "On binlerce yıldır birlikte yaşadığımız dostlarımızın hiçbir hakkı ve güvencesi olmadan yaşam alanları tahrip edilerek, sürekli bir katliam ve tecrit politikası altında yaşadığı bir yerde insan haklarından da söz edemeyiz. Öncelikle hayvanların bizimle birlikte yaşadıkları sokakları inşa etmemiz gerekiyor. Şiddet Konya ile birlikte duyuldu. Fakat yıllardır hayvan hakları savunucuları seslerini yükseltmeye çalışıyor. Bakımevlerindeki şiddet bir rutin ve devlet politika. Hayvanlara değer verilmiyor. Belediyeler hayvanları toplayarak yavaş ya da hızlı bir ölüme mahkum ediyor. Bu sistematik bir problem ve çözülmesi gerekiyor. Konya olayı bir eşik olsun, tüm bakımevlerindeki şiddet görülsün ve artık değişim yaşansın istiyoruz" diye konuştu.
MA / Tolga Güney