AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki sistematik tecride ilişkin açıklama yapan ÖHD Amed Şubesi, 105 avukatla birlikte girişimlerde bulunma talebiyle Amed Barosu’na başvurdu.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve başvurulara ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya çok saygıda avukat katıldı. Açıklamayı okuyan ÖHD Amed Şube Eşbaşkanı Muharrem Şahin, “İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Ömer Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş’a uygulanan tecrit koşullarının sona erdirilmesi, avukat görüş yasağının kaldırılması, müvekkillerin iç hukuk ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan haklarının temini ile avukatlık görevinin yerine getirilmesi amacıyla başta Barolar, Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve mercilerin duyarlı olmaları ve etkin bir şekilde sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir” dedi.
‘İÇ HUKUK DEVRE DIŞI’
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nin hukuk dışı bir yer olduğuna dikkati çeken Şahin, “İç hukuk ve uluslararası hukuk devre dışı bırakılarak, Şubat 1999 döneminde Sayın Abdullah Öcalan’a özgü inşa edilmiş tek kişilik bir ada hapishanesidir. O günden bugüne kadar da kişiye özel statü ve uygulamalarla yönetilmiştir. Sayın Öcalan ile aynı hapishanede kalan, Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Ömer Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş ise adada bulundukları süre boyunca ağırlaştırılmış infaz rejiminde, olağanüstü tecrit koşullarında tutmaktadırlar.
Sayın Abdullah Öcalan ile; 27 Temmuz 2011 tarihinden bu güne değin geçen 11 yıl boyunca Mayıs-Ağustos 2019 tarihlerinde gerçekleşen birkaç avukat görüşü dışında avukat görüşmeleri gerçekleştirilmemiştir. 11 yıldan uzun süredir İmralı Ada Hapishanesi’nde avukat ile müvekkil görüşmeleri yapılamamaktadır. Sayın Öcalan, 2014 yılından bu yana yalnızca birkaç kez aile görüşü gerçekleştirilmiştir. Şimdiye kadar 2 defa telefon görüşmesi gerçekleştirebilmiş, 25 Mart 2021 tarihli son telefon görüşmesi çok kısa süre içinde aniden kesilmiş ve görüşmeye devam edilememiştir” diye belirtti.
‘ASGARİ HAKLARINI DAHİ KULLANAMAMAKTA’
Öcalan’la 25 Mart 2021 tarihinden bu yana hiçbir şekilde iletişim kurulamadığını vurgulayan Şahin, şöyle devam etti: “Öcalan’la yasadan doğan asgari hakları bile kullanılmamaktadır. CMK’daki avukat ile müvekkil görüşmelerine yönelik açık hükme rağmen, idarece haksız ve hukuka aykırı bir şekilde görüşme talepleri reddedilmektedir. Hukuk kuralları herkes için genel olarak düzenlenen normlardır. Ancak, belli bir kesim ve kişiler için bu hakların kısıtlanması veya uygulanmaması ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olduğu gibi, eşitlik ilkesine de aykırıdır. Sayın Öcalan hükümlü olarak bulunduğu hapishanede, diğer hapishanelerde bulunan hükümlülerle aynı haklara sahiptir. Aksi durumda, eşitlik ilkesinden bahsedilemez, hukuk devleti ilkesinden bahsedilemez, ayrımcılık uygulanmadığından bahsedilemez. Hukuk kuralları ile en bağlı olan kesim hukuk uygulayıcıları ile idarecilerdir. Ancak, mevcut durumda en ağır ihlalleri gerçekleştirenlerin de hukuk uygulayıcıları ile hapishane idarelerinin olduğu açıkça ortadadır.”
‘İNSANİ ZORUNLULUKTUR’
Şahin, devamında sözlerini şöyle tamamladı: “Yukarıda anlatılan hususlar ışığında; İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde uygulanan tecrit koşullarının sona erdirilmesi, avukat görüş yasağının kaldırılması, mahpusların iç hukuk ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan haklarının temini ile avukatlık görevinin yerine getirilmesinin sağlanması amacıyla tüm hukukçuların, Baroların, Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve mercilerin sorumluluklarını yerine getirmeleri hukuki ve insani bir zorunluluktur.”
Şahin, 105 avukatla birlikte tecride karşı girişimlerde bulunma talebiyle Diyarbakır Barosu’na başvuruda bulunduklarını söyledi.