AMED / ADANA - Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklama yapan Amed KESK Şubeler Platformu ve Engelsiz Bileşenler Federasyonu Genel Merkezi, engelli yurttaşların talep ve haklarının karşılanmasını istedi. Adana Barosu da, hukukçular olarak engelli yurttaşlara karşı sorumluluklarını yerine getireceklerini söyledi.
Amed KESK Şubeler Platformu ve Engelsiz Bileşenler Federasyonu Genel Merkezi, Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin Hazal Parkta açıklama yaptı. “Engelliler için bütçe, engelli yurttaşlar için kamu hizmeti istiyoruz” pankartının açıldığı eylemde çok sayıda sendika ve üyeleri katıldı.
‘HAK ERİŞİMİNDE GÜÇLÜKLER’
Açıklamayı okuyan SES Amed Şubesi Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, bugünün alışılageldik şekilde hamasi nutukların atıldığı, ancak sorunların çözümüne yönelik ciddi adımların atılmadığı bir gün olmaktan çıkarılması gerektiğinin altını çizdi. 2023 bütçesi görüşmelerine dikkati çeken Güldiken, “Anlıyoruz ki, iktidar önümüzdeki yıl da kalıcı adımlar atma niyetinde değildir. Oysa ülkemizde 10 milyondan fazla engelli yurttaş sistematik bir ayrımcılığa ve ötekileştirilmeye maruz bırakılmaktadır. Engelli yurttaşların mücadelesiyle kazanılmış haklar bir bir geriletilirken 2005'ten bu yana uygulanması gereken ‘erişilebilirlik mevzuatı’ iktidar tarafından sürekli ertelenmektedir. Yaşanan derin ekonomik kriz koşullarında, çoğunluğu açlık sınırının altında olan engelli yurttaşların cüzi ödenekleri çok yetersiz bir hale gelmiştir. Engelliler gıda, barınma, temel tıbbi ve medikal malzemelere erişimde çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Engelli yurttaşlar temel eğitim, sağlık, ulaşım, çalışma ve temsil haklarına erişimde ağır güçlükler yaşamaktadır.
Engellilere ve yakınlarına ödenen ‘ödenekler’ temel yurttaşlık gelirinin, asgari ücretin, açlık sınırının çok altında kalmıştır. Enflasyon ve kur şokları engelli nüfusta derin bir yoksullaşmaya neden olmuştur” diye belirtti.
KAPSAMLI BİR BÜTÇE OLMALI
Engelliler için kapsamlı bir bütçe ile kamusal hizmetlerin yeniden organize edilmesi gerektiğini talep eden Güldiken, “Türkiye imzalayıp onayladığı BM Engelli Haklarına İlişkin Sözleşmenin gereklerini tam olarak yerine getirmemektedir. Yaşanan derin ekonomik kriz nedeniyle engelliler, yaşlılar, nadir veya süreğen hastalığı olanlara yönelik kamusal bir politikaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Her iki yurttaştan birinin yoksulluk ve işsizlik koşullarında engellilik sorunları ile boğuştuğu bu toplumsal düzen adil ve eşitlikçi değildir. KESK olarak engellilere yönelik temel kamusal hizmetlerinin, bu amaçla ayrılan kadro ve bütçenin hak temelli bir şekilde arttırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
Güldiken, devamında kamu emekçileri ve engelli yurttaşlar için talepleri şu şekilde sıraladı:
*Türkiye’de engelli nüfusun yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum, eğitim, medeni durum, il ve engel gruplarına göre güncel verilerinin tespit edilmesi ve gerekli ihtiyaç analizleri esas alınarak kamusal hizmet merkezlerinin erişilebilir bir şekilde planlanıp sunulmalıdır.
*Nüfusun içerisinde yüzde 12 oranında olan engellilerin temel haklar ve sunulacak hizmetleri için bütçede sadece yüzde 1,2 olan engelli hakları bütçesi adil bir şekilde arttırılmalıdır.
* Kamu kurum ve kuruluşlarında, belediye, hastane ve üniversitelerde on yıllardır ertelenen “erişilebilirlik” sorunları geciktirilmeden çözülmelidir. Binalar, yollar, kaldırımlar, geçitler, otopark ve parklar, asansörler, yemekhaneler, kurum internet siteleri, e-devlet uygulamaları, mevzuat ve tüm çalışma ortamları engellilerin erişimine uyumlu hale getirilmelidir.
*Hastaneler, okullar ve belediye binaları başta olmak üzere tüm kamu binalarının erişilebilir olması amacıyla yasal engelli istihdam kotaları doldurulmalı, personele engelli hakları farkındalığı eğitimi verilmeli, her kurumda en az bir işaret dili tercümanı istihdam edilmeli, tüm engel gruplarının ihtiyaç duyabileceği tıbbi medikal ve diğer araçlar hazırda tutulmalıdır.
*Engelli ödenekleri ve yardımları insan onuruna yakışır bir düzeye yükseltilmelidir. Bu ödenekler hane bazlı değil, engelli yurttaşın kendi özgün durumu esas alınarak verilmelidir. Asgari ücretin altında bir ödeme yapılmamalıdır. Engelliler enflasyona ve ekonomik krize karşı korunmalıdır.
*Kamuda ve özel sektörde yasal istihdam kotasını doldurmayan kurumlar hakkında gerekli yaptırımlar yerine getirilmemektedir. Kamudaki bu kota yüzde 10’a yükseltilmeli, engelli kamu emekçilerinin tüm hizmet sınıflarında çalışmasının koşulları oluşturulmalıdır. 2025 yılında kadar 4 bin 350 kişilik ilave engelli kamu istihdam personeli alımı revize edilmeli, her yıl E-KPSS'ye girenlerin yüzde 10'u istihdam (Yaklaşık 12 bin 500 kişi) edilmelidir.
*Kamuda ve özel sektörde engelli istihdamında engellilerin karşı karşıya kaldığı ayrımcılık her geçen dönem yeni bir boyut kazanmaktadır. Çalışan engellilere yönelik ayrımcılık ve mobbing durdurulmalıdır. İnsan onuruna yakışır iş ve yaşam koşulları sağlanmalıdır.
*Engellilerin medyada, siyasette ve ekonomik yaşamda temsili için teşvik edici mekanizmalar kurulmalı, engellilere yönelik ayrımcı söylemin yeniden üretilmesine karşı tedbirler alınmalıdır.
*Her engel grubunun kendine özgü sorunlar yaşadığı ve konu hakkında ilgili sivil toplum kuruluşlarının yıllardır çözüm önerileri sunduğu bilinmektedir. İşitme engelliler hakkında; işaret dili tercümanlığı ve işitme cihazlarına ilişkin sorunlar çözüm beklemektedir. Türk işaret dilinin anadili Türkçe olmayan engellilere erişimde yetersiz kaldığı görülmelidir. Görme engellilerin göz tedavileri, Braille alfabesi ve sesli materyallere erişimi, beyaz baston ile uyumlu mekânların varlığı/yokluğu gibi sorunları çözüm beklemektedir. Görme, işitme, zihinsel, ortopedik ve süreğen hastalığı olan engellilerin eğitimi hakkında müfredat, eğitimci, idareci/yönetici, bina, vb. başlıklarda sorunlar geciktirilmeden çözülmelidir. Sık sık yaşanan kur şokları nedeniyle çoğu ithal olan ilaç, tıbbi cihaz ve medikal araçlara erişimde güçlük yaşayan engelliler desteklenmelidir.
*SMA, Serepral Palsi, SSPE ve Down Sendromu olan kişilerin, nadir hastalığı olanların ve ailelerinin sorunları gerekli sosyo-psikolojik ve ekonomik destekten yoksun olmaması için “erdemli bir kamu hizmeti” sunulmalıdır. Engellilerin bakım yükü sosyal güvenceye alınmalı ve çoklu engeli olan kişilere ve ailelerine kapsamlı bir destek sunulmalıdır.
*Rehabilitasyon ve özel bakım merkezlerinin fiziksel altyapı yetersizlikleri sunulan hizmeti olumsuz etkilerken bu yerlerde çalışan kişilerin güvencesiz olması kalıcı sorunlara yol açmaktadır. Güvencesiz çalışma sonlandırılmalı ve bu hizmetler kamucu bir yaklaşımla verilmelidir.
*Engelliliğin salt tıbbi, fiziksel ve doğal bir konu olmadığı iş kazaları, trafik kazaları, ev içi şiddet, devam eden çatışma ve savaşlar, yetersiz beslenme, akraba evliliği ve gebelik-doğum süreçlerinde yeterli tıbbi desteğin sunulmaması gibi nedenlerle engelliliğin yeniden üretildiği görülmelidir. Öte yandan toplumsal yaklaşımın, önyargıların, alışkanlıkların ve geleneklerin engelli sorunlarını ağırlaştırdığı görülmelidir.
*Otizmliler başta olmak üzere genel olarak engellilere yönelik dışlayıcı bir söylem ve pratiğin yaptırımsız kaldığı, engellilere yönelik şiddetin cezasız kaldığı bilinmelidir. Bu cezasızlık politikası durdurulmalı ve otistikler başta olmak üzere engellilere yönelik eğitim için geleneksel tutum ve yaklaşımlardan vaz geçilmelidir. Bu konuda alternatif iletişim ve eğitim yöntemleri için gerekli kamusal girişimler başlatılmalıdır.
*Bölgesel gelişmişlik farkları, devam eden çatışma ve savaşların sosyal yapıya olumsuz etkileri engellilerin sorunlarını derinleştirmektedir. Devam eden savaşlar ve çatışmalı süreçler bir yandan kamu bütçelerinin sosyal politikalardansa güvenlikçi politikalara harcanmasına yol açmaktadır. Ölümü, yoksulluğu ve engelliliği çoğaltan güvenlikçi politikalar terk edilmelidir.
ADANA
Adana Barosu, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Adana Barosu Avukatlar Salonu'nda açıklama yapan Baro Başkanı Semih Gökayaz, engellilerin haklarının anlatılması gerektiğini belirterek, “Engelli bireylerin, medeni toplumlara yakışır bir seviyede haklarını tam anlamıyla kullanabilecekleri günleri hep birlikte kurmalıyız. Biz hukukçular da üzerimize düşen sorumluluğu ve görevi yerine getireceğiz” ifadelerini kullandı.