AMED - İsveç’in müvekkili Mahmut Tat’ı Türkiye’ye teslim ederek suç işlediğini söyleyen avukat Abdullah Deveci, müvekkilinin Kürt olduğu için ve NATO pazarlıkları sonucu iade edildiğini belirtti.
Dersim’de 2015’te “PKK’ye üye olmak” iddiasıyla hakkında 6 yıl 10 ay hapis cezası verilen ve İsveç’e iltica talebinde bulunan Kürt mülteci Mahmut Tat, 22 Kasım’da gözaltına alındı, 2 Aralık’ta da Türkiye’ye iade edildi. Tat’ın avukatı Abdullah Deveci, İsveç devletinin kendisine sığınan bir mülteciyi teslim ederek, suç işlediğini söyledi.
‘İSVEÇ’İN YAPTIĞI SUÇTUR’
Tat’ın İsveç’te 10 gün boyunca gözaltında tutulduğunu ve durumundan çok geç haberdar olduklarını anlatan Deveci, dosyasının hukuki bir boyutu olmadığını, tamamen politik ilişkiler üzerinden iadenin sağlandığını söyledi. İsveç kurumları, istihbaratı ve mahkemelerinin “ tiyatrovari” bir şekilde hareket ettiğini ifade eden Deveci, “Daha önce görülen bir mahkeme salonunda tamamen politik bir dosya olduğunu söylememden dolayı, dosya benim elimden alındı. 2020 yılında başka bir avukata vermişlerdi. Ve durumu bu hale getirdiler. Son 3-4 gün dosyayı tekrar almak için uğraştım fakat dosya bana verilmedi. İsveç Göçmen Dairesi ve mahkemesi Türkiye’de Tat’ın aldığı suç makul bir suçtur ve Türkiye’de işkence yoktur diye başvurusunu reddettiler. Reddetmeden sonra kişinin Türkiye’ye dönüş yapması lazım. Dönüş yapamadığı için İsveç polisi kendisini zorla tutuklayıp Türkiye’ye iade ettiler. İsveç’in imzaladığı bütün uluslararası mülteci anlaşmaları işkencenin olduğu bir ülkede kişi suçlu bile olsa ki suçsuz bir kişi, o kişi yasalara göre gönderilmez. Şu an İsveç’in yaptığı bir suçtur. Mülteci kanunu uluslararası anlaşmalara karşı İsveç devleti bir suç işlemiştir” dedi.
‘NATO GÖRÜŞMELERİYLE BAĞLANTILI’
Yapılan bu iadenin birebir NATO görüşmeleriyle ilgili olduğunu belirten Deveci, Türkiye ve İsveç istihbaratlarının son bir iki yıldır görüşme sebeplerinden birinin de Kürt mülteciler olduğuna dikkati çekti. Görüşme sebeplerinin Mahmut Tat, gibi insanların teslim edilmesiyle birebir bağlantılı olduğunu vurgulayan Deveci, “İsveç’in bütün kanunlara, medyaya ve tehditlere rağmen bu kadar cesaretli davranıp, savaşın olduğu bir ülkede, savaş suçlarının yapıldığı bir devlete gönderilmesi tamamen bu anlaşmaya bağlı. İsveç devleti, tehditlere rağmen, uluslararası mahkemelik olma riskine rağmen bu şekil cesaret edip mülteciyi göndermesi devamı geleceğinin göstergesidir. İsveç, aydınları, gazetecileri, demokratları ve halkı tepki göstermezse teslim etmeler daha da artacaktır” diye belirtti.
‘İSVEÇ İÇİN BİR UTANÇ’
İsveç’in dünya demokrasi alanında korkutucu bir görüntü bıraktığını ifade eden Deveci, İsveç devletinin Türkiye devletiyle istihbarat seviyesinde anlaşma yaparak Kürt mültecilerini satma durumu söz konusu olduğunu vurguladı. İsveç demokrasisinin bin 700 tarihinden itibaren kendini tarafsız bir devlet olarak tanımladığını hatırlatan Deveci, şöyle devam etti: “Dünya barışı, dünya hakları içinde tarafsız bir devlettir. Son 300 yıllık bu tarafsız durumun İsveç demokrasisi ifade özgürlüğü, mülteci insan hakları, kadın hakları ve dünya demokrasisi için bir utanca imza attı. Çok büyük bir kayıp. Bütün demokrasi devletlerinin, hukuk prensiplerinin bu şekil hiçbir taraf olmadan Türkiye ve İsveç komşu ülke değil. İsveç’in bu kadar ciddiyetsiz, bilinçsiz ve alt seviyeye düşerek demokrasi tavizlerini vererek anlaşmaya gitmesi utanç verici ve suçtur. Bu denli sözde demokratik bir devletin, savaş suçu işleyen bir ülkeyle uzlaşarak silah ve mülteci satması utanç verici.”
‘KÜRT OLDUĞU İÇİN TESLİM EDİLDİ’
İsveç’te binlerce Ukraynalı mültecinin olduğunu ve burada birinin Rusya’ya teslim edilmesi durumunda, hem İsveç siyasetçileri hem de dünya siyasetçileri kıyameti koparırdı diyen Deveci, “Söz konusu Kürt olunca hukuk ortadan kaldırılıyor. Tat’ın Kürt olduğu için iade edildi ve Kürtler sürekli bu tür olaylarda kurban ediliyor. İkiyüzlü bir politika ve tabii ki de Kürt kimliğiyle bağlantılı bir iade. Tat Kürt olmamış olsaydı bugün Türkiye’de cezaevinde olmazdı” diye konuştu.
‘ONUR KIRICI’
Kendisiyle Türkiye’ye götürüldükten sonra görüşemediğini dile getiren Deveci, sözlerini şöyle tamamladı: “Zorla götürüldüğü, kendisi suçlu bir insan olmamasına rağmen kelepçe takılarak götürülmesi bir suçtur, onur kırıcı bir işkencedir. Bugün Türk medyasında görüyoruz tamamen siyasi bir malzemeymiş, bir kazanımmış gibi mültecilerin bu şekilde teslim edilmesi bile hem ailesi ve kendisi için onur kırıcı bir işkencedir. Burada İsveç devleti suçludur. Son olarak faşizmde herkese bir gün sıra gelir, onun için herkesin tepki vermesi lazım.”