ÊLIH - Kürt sorununun çözümü için herkesi sorumluluk almaya çağıran Êlih Barış Anneleri Meclisi üyeleri, AKP iktidarının dilinin ve pratiğinin de sürece denk bir şekilde değişmesi gerektiğini vurguladı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 28 Aralık’ta bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası DEM Parti İmralı Heyeti tarafından yayımlanan 7 maddelik deklarasyon kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
Meclis’te grubu bulunan partilerle yapılan görüşmelerin ardından heyet dün bir kez daha İmralı’ya gitti.
Êlih’te yıllardır mücadele yürüten Barış Anneleri Meclisi üyeleri, devam eden görüşmelerde Kürt halkının uyanık olması uyarısında bulundu.
‘DİL VE PRATİĞE DİKKAT EDİLMELİ’
Kürt halkının onurlu bir barış istediğini dile getiren Taybet Kayı, ancak yürütülen görüşmelerde AKP yönetiminin tutumunun doğru olmadığını belirtti. Çatışmalı süreçlerden en çok annelerin etkilendiğini ifade eden Taybet Kayı, “Erdoğan’ın barış konusunda ciddi olması lazım. Yani hem barış talebinde bulunup hem de insanların katledilmesi barışa nasıl yaklaşıldığının bir göstergesidir. Bu ciddiyetsiz yaklaşım son bulsun. Bugün dünya yarın ahiret, kim katliam yaparsa öbür dünyada hesabını verecek. Barış için bedel verenler barışın ne anlama geldiğini iyi bilirler. Barışın değerini savaşı görenler bilir” dedi.
Görüşmeler devam ederken Kuzey ve Doğu Suriye de gerçekleşen katliamlara dikkat çeken Taybet Kayı, “Kürt halkının toprağına girip, onları katletmek nasıl bir düşmanlıktır. Oradaki Kürtler sana ne yaptı? Kürtler orada kendi toprağında yaşamını sürdürüyor. Ancak vahşice katlediyorsunuz. Sürekli Rojava’ya saldırıyorlar. Bu nasıl bir süreç anlayışıdır. Oradaki halk geri adım atmıyor. Ambulansta bile insanları katlettiler. Ancak hiçbir saldırı onlara geri adım attırmadı. Tişrîn kazandı, Kürt halkı kazandı. Erdoğan sürecin barış ile sonlanmasını istiyorsa diline ve pratiklerine dikkat etmeli. Haklı olan biziz ve biz kazanacağız” diye konuştu.
‘SAYIN ÖCALAN’IN KÜRT HALKIYLA BULUŞMASI LAZIM’
Fatma Kaptan, “7 aylık bebeğin anne ve babası katledildi. Her gün Kürtler katlediliyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Sayın Öcalan özgür kalmadan, dışarıda görüşmeler gerçekleşmeden nasıl bir süreç işleyecek. Bir anne olarak soruyorum. Net olsunlar. Kürt halkı net ve onurlu barışta ısrarlıdır. Sayın Öcalan’ın Kürt halkı ile buluşması süreci tartışılmalıdır. Bunun önünün açılması şart. Bu şekilde yürütülen süreci kabul etmiyoruz. Devlet ciddi olsun. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit halen devam ediyor. Bu şekilde bir süreç olur mu? Erdoğan son ana kadar da Kürtleri kandırma peşinde olacak. Barışın gerçekleşmesi için adımlar atacağız. Kürt halkını sayısız kez kandıran bir devlet var. Buna karşı uyanık olmamız lazım. Kürt halkı için önemli bir sanatçı olan Bavê Teyar’ı ve daha birçok kişiyi katlettiler. Kürt halkı eskisi gibi değil ne yaparlarsa yapsınlar kandıramazlar. Ne olursa olsun onurlu barışı inşa edeceğiz” diye konuştu.
‘HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN’
Kürt sorununun çözümünde herkesin sorumluluk alması gerektiğini kaydeden Nuran Seçkin, barışın gelmesi için sivil toplum örgütlerinin, siyası parti temsilcilerinin elini taşın altına koyması gerektiğini vurguladı. Dünyanın emperyalist güçleri tarafından savaş alanına çevrildiğine dikkat çeken Nuran Seçkin, “Savaşın kazananı olmaz ancak barışın kazananı olur. Barışı istemek güçsüzlük değil tam tersi güçlü olmanın göstergesidir. Gelin onurlu bir barışı birlikte inşa edelim. Emperyalistler kazanmasın, savaş baronları kazanmasın. Halklar kazansın. Bu süreçte Kürt halkı birliğini oluşturursa kimse onlara saldırmaya cesaret edemez. Sayın Öcalan kendi özgürlüğünü değil tüm halkların özgürlüğünde ısrar ediyor. Tüm halkları düşünen bir sürecin oluşması için çalışıyor. Kimin elinden ne geliyorsa barışın inşası için çalışsın” ifadelerini kullandı.
MA / Fethi Balaman