15 Şubat Komplosu: NATO'cu savaşın son halkası

img

HABER MERKEZİ - Şêx Saîd ile başlayan komploların hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunu söyleyen PKK Lideri Abdullah Öcalan, "NATO’cu savaşın son halkasının" ise kendisine yönelik 15 Şubat 1999 uluslararası komplosu olduğuna işaret etti. 

Tarihsel Kürt-Türk İttifakı’na yönelik Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte ilk saldırı, 1925’te Şêx Seîd önderlikli direnişin provoke edilmesiyle başladı. Kanlı bir biçimde bastırılan bu direniş, asıl olarak komplo ve soykırımın başlangıç tarihi oldu. Kürtler ile Türkler arasındaki tarihsel uzlaşmanın temeline dinamit konulan bu komplo, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere yönelik imha ve inkar konseptini de oluşturdu. Bu komplonun bir ürünü olan imha ve inkara karşı “Kürdistan sömürgedir” teziyle 1973 yılında tarih sahnesine çıkan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorununda demokratik çözüm için harekete geçti. Abdullah Öcalan’ın bu çabalarına karşı 1925 komplosunun bir devamı niteliğinde yeni komplo devreye konuldu. 
 
ABD ve İngiltere öncülüğünde NATO tarafından uygulamaya konulan komplo, Abdullah Öcalan’ın imhasını hedefliyordu. PKK Lideri Öcalan’ın Suriye’nin başkenti Şam’da olduğu bir eve yönelik 6 Mayıs 1996’da bombalı suikast düzenlendi. Abdullah Öcalan şans eseri kurtulunca, bu kez “tasfiye” planı devreye konuldu.
 
PKK Lideri Öcalan, tarihin en büyük siyasi operasyonuna karşı Kürt sorununda demokratik çözüm fırsatının yitirilmemesi için 9 Ekim 1998 günü Suriye’den çıktı. Abdullah Öcalan'ın anlatımlarına göre, Suriye'den çıktıktan sonra önünde iki yol vardı: "Tam bir yol ayrımına gelinmişti. İki yol vardı; dağ yolu veya Avrupa. Yapılması gereken ya dağlık alanı karargâh olarak seçip, savaşı daha üst boyuta sıçratmak, şehir eylemlerini tırmandırmak, ya da uzlaşma, demokratik çözüm ve barış arayışını Avrupa koşullarında daha güvenceli olarak geliştirmeye çalışmaktı. Dağa çıkış 40 yıllık rüyam olduğu halde üzüntümden çatlamamın tek nedeni insan yaşamının ve özgürlüğün iğne ucu kadar barışçıl bir imkânı varsa bunun denenmesinin tercih edilmesinin daha değerli olmasıdır. 9 Ekim 1998 çıkışını Zagroslara yapmamanın doğruluğuna hala inanıyorum. Savaş kişiselleşirdi. Tam bir intikamcılığa dönüşürdü. Olası bir barış ve kardeşlik fırsatı hepten yitirilirdi. Savaşın tıkanmış durumu, bir nevi kör bir noktaya gelip dayanması, benim de dağda olmam halinde her tür silahın kullanılma olasılığı ve benim durumumun ek bir sürü ağırlık getireceği bu nedenle tercih edilmemesi uygun görülmüştü. Benim etrafımda yoğunlaşacak bir savaş her bakımdan büyük sakıncalar taşımaktaydı. Ahlaki olarak kendimi yük yapmam doğru olmazdı. Avrupa koşulları da çok riskli olmasına rağmen siyasi kültüre ve demokratik anlayışla, hukuka zımnen de olsa biraz güven duyuluyordu. Ancak özellikle Yunanistan hükümetinin ilk 9 Ekim 1998 günü adım basar basmaz bu denli alçalacağı hiç tahmin edilmemiş ve düşünülmemişti.”
 
Suriye’den çıkışının NATO-Gladio operasyonuyla bağlantılı olduğuna işaret eden Abdullah Öcalan, bu süreci savunmalarından derlenen Demokratik Uygarlık Manifestosu’nun 5’nci cildi olan "Kürt sorunu ve demokratik ulus çözümü: Kültürel soykırım kıskacında Kürtleri savunmak” adlı kitabında kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. 
 
HEGEMONYA SAVAŞLARININ YANSIMALARI
 
Abdullah Öcalan, Sultan Abdülhamit’in düşürülüşünden Mustafa Kemal’e yönelik suikasta, 15 Şubat 1925’te Şeyh Sait’e karşı düzenlenen komployla başlayan ve 18 Kasım 1937’de Seyit Rıza’nın komployla idam edilmesine kadar giden Kürtlere yönelik soykırım uygulamalarına, Serbest Fırka’nın kapatılmasından (1930) İnönü’nün başbakanlıktan düşürülüşüne (1937), 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden 28 Şubat 1997’deki postmodern darbeye ve en son 2000 sonrası darbe hazırlıklarına kadar geçen yaklaşık yüz yıllık süredeki tüm benzer olaylarda aynı çizgi çatışması olduğunu belirtti. Önce Almanya, sonra sırasıyla İngiltere ve ABD’nin hegemonik güçler olarak bu çatışmaları dışarıdan destekleyip kontrol ettiği tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, tüm bu komplo ve suikast olayların özünde Ortadoğu halklarına, özellikle Anadolu ve Mezopotamya halklarına karşı yürütülen hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunun altını çizdi. 
 
KOMPLO ÖNCESİ: 28 ŞUBAT DARBESİNİN İKİLEMİ 
 
Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkış öncesinin büyük önem taşıdığını belirterek, bu süreci şöyle özetledi: “28 Şubat 1997 darbesinin ikilemini doğru kavramadıkça olup biteni tam anlayamayız. Darbecilerin bir kanadı gerçekçi bir barış önerisi ile bize yaklaşmıştı. Tıpkı Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın yaklaşımında olduğu gibi ciddi olduklarına ve barış istediklerine ikna olmuştum. Darbe içinde darbeye de bu barışçı ve siyasi çözüm yanlısı tutum yol açmıştı. Yakalanmama kadar, İsrail ve ABD kesinlikle barış ve siyasi çözümden yana değildi. Düşük yoğunluklu da olsa, savaşın devamını ve Kürt sorununun çözümsüz kalmasını ısrarla istemekteydiler. Ortadoğu’nun kontrolü, özellikle Irak’ın düşürülmesi için buna şiddetle ihtiyaçları vardı. Ancak bu yolla Türkiye’yi pasifize edip kendi planlarını uygulayabilirlerdi. Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit bu planlara dikkat etmedikleri, daha Anadolucu, millici ve Kürt sorununda barışçı ve siyasi çözümcü yaklaşım gösterdikleri için düşürülmüşlerdi. Düşürülmelerinin ölümle sonuçlanıp sonuçlanmaması savaş yanlıları için o kadar önemli değildi.” 
 
NATO’CU SAVAŞIN SON HALKASI: KOMPLO
 
1990’ların başında ABD ve İngiltere’nin, 1996’da da İsrail’in (Türkiye ile İsrail arasında askeri alanda stratejik işbirliği antlaşmaları) mutlak desteğinin alındığına işaret eden Abdullah Öcalan, “Sıra işin iç yanını halletmeye, yani gerekli hükümet değişikliklerini ve ordu içi tasfiyeleri yapmaya gelmişti. Onu da 1990’dan itibaren adım adım hayata geçireceklerdi. Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Doğan Güreş’in İngiltere’ye ilk gezisini yapıp geri döndüğünde ‘PKK’nin tasfiyesi için bize yeşil ışık yakılmıştır’ demesi bu gerçeği ifade eder. Daha sonraki süreçte sadece Kürtlere ve PKK’ye yönelik imha saldırılarıyla yetinilmediğini, Cumhurbaşkanını katletmeye, hükümet değişikliklerine, ordu içi tasfiyelere, topluma yönelik pasifikasyon hareketlerine, bir dizi aydın ve işadamına yönelik suikastlara, kitlesel katliamlara ve medyanın teslim alınmasına varana kadar hangi korkunç olaylar ve çatışmaların sahnelendiğini iyi bilmekteyiz. Eksik olan şey, tüm bu olayların zincirleme bağlantılar içinde olduğunu anlamaktır. NATO’ya girişinden 1998’e kadar Türkiye’nin yaşadığı tüm önemli siyasi ve sosyal olayların temelindeki kalın NATO-Gladiocu çizgiyi görmeden hiçbir önemli olayı, çatışmayı ve suikastı doğru olarak çözemeyiz. Özde halkların özgürlük, eşitlik ve demokrasi isteklerine karşı bir NATO’cu savaş açılmış ve bu savaşın son halkasına 1998’deki Suriye’den çıkışım eklenmiştir” dedi.
 
‘KENDİMİ KURTARMAYI ESAS ALAMAZDIM’
 
İsrail’in dolaylı yollardan ısrarla Suriye’den çıkması mesajları gönderdiğini belirten Abdullah Öcalan, “Ayrılmayı uygun bulmamıştım. Suriye’deki konumumuzun büyük darbe almasından çekinmiştim. Stratejik ve ideolojik olarak da bunu doğru bulmuyordum. Savaş doğal seyrinde yürüyecek, kaderde olan yaşanacaktı. Kaderci çizgide değildim. Ama yaklaşık 30 yıllık ideolojik, politik ve askeri çizgiyi bir anda bir tarafa bırakarak rota değiştirmek de anlamlı bir kadere karşı çıkış tavrı olamazdı. Dürüst olmak gerekiyordu, kendimi kurtarmayı esas alamazdım. Atilla Ateş’in NATO-Gladio’su adına yaptığı son uyarıdan sonra, ancak Suriye ve Rusya’nın kararlı bir biçimde arkamızda durması halinde savaşı bir üst aşamaya tırmandırma şansımız olabilirdi. Fakat bu destek sağlanmadığı gibi, her iki ülkenin şahsi varlığımı kaldırabilecek gücü veya niyetleri bile yoktu. Suriye için bu gerçekten mümkün olamazdı. Kuzeyden Türk, güneyden İsrail ordusu tarafından bir günde işgal edilebilirdi. Panik içine girmeselerdi, benim için daha uygun bir üslenme imkânı yaratabilirlerdi. Bunu da göze alamadılar” diye belirtti.
 
TÜRKİYE’NİN SINIRSIZ TAVİZKAR TUTUMU 
 
PKK Lideri, Atina’ya çıkışının hesapta olmadığını ifade ederek, “Bir fırsattı ve oradaki dostların ciddiyetine inanarak bu fırsatı değerlendirmekten kaçınmadım. Eğer karşılaştığım tablodaki gibi olduklarını bilseydim, kesinlikle çıkış yapmazdım. Burada sorulması gereken soru şudur: Yunanistan’da da çok güçlü olduğu bilinen Gladio bölümü mü acaba bu çıkış senaryosunda rol oynadı? Buna kesin yanıt veremiyorum. Bu konunun araştırılması gerekiyor. Türkiye’ye teslim edilmemde ABD’nin Türk yönetimiyle sağladığı uzlaşmada Yunanlılarla olan sorunların çözümünde ilke anlaşmasına varılmış, en azından bu doğrultuda söz alınmış olması ihtimal dahilindedir. Özellikle Ege ve Kıbrıs sorununun çözümünde bu yönde niyet belirtmeleri kuvvetli bir ihtimaldir. Türkiye’nin bu konuda sınırsız tavizkâr tutum içinde olduğu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır” diye uyardı. 
 
MAVİ AKIM PROJESİ VE IMF KREDİSİ!
 
Atina’da karşısına NATO’da görevli olan subat Savvas Kalenterides’in çıktığını hatırlatan Abdullah Öcalan, “Kendisi beni aynı havaalanında bir odada bekleyen havacı general ve İstihbarat Şefi Stavrakakis’in yanına götürdü. Haralambos Stavrakakis, âdeta ‘Nuh der peygamber demez’ bir tavırla, geçici bile olsa Yunanistan’a giriş yapamayacağımı söyledi. Sözleştiğimiz dostlar ortalıkta yoktu. Akşama kadar didiştik. Tesadüfen devreye Moskova’daki ilişkimiz Numan Uçar girdi. Bir Yunan özel uçağıyla yönümüzü Moskova’ya çevirdik. Liberal Demokrat Parti Başkanı Jirinowski’nin yardımıyla Moskova’ya inmeyi, o sırada ekonomik kaos yaşayan Rusya’ya giriş yapmayı başardık. Fakat bu sefer karşımıza Rus İç İstihbarat Şefi çıktı. O da ‘Nuh der peygamber demez’ havasındaydı. O koşullarda Rusya’da kalamazdık. Yaklaşık 33 gün sözde gizli kaldım. Bu süre içinde hem İsrail Başbakanı A. Şaron, hem de ABD Dışişleri Bakanı M. Allbright Rusya’ya gelmişlerdi. Rusya’da Pirimakov başbakandı. Hepsi de Yahudi kökenliydi. Ayrıca dönemin Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz da devredeydi. Sonunda Mavi Akım Projesi ve 10 milyar Dolarlık IMF kredisi üzerinde anlaşarak Rusya’dan ayrılmamı sağladılar” şeklinde anlattı.
 
MOSKOVA’DA YAŞANAN HAYAL KIRIKLIĞI
 
Atina’da olduğu gibi Moskova’da da hayal kırıklığı yaşadığını dile getiren Abdullah Öcalan, üçüncü rotası olan Roma macerasını şöyle anlattı: “Bu sefer İtalyan istihbaratının senaryosuyla bir bölümü hastanede geçen altmış altı gün sürecek Roma günlerimiz başladı. Dönemin Başbakanı Massimo D’Alema’nın tavrı dürüst ama yetersizdi. Siyasi güvenceyi tam verememişti. Durumumuzu yargıya terk etti. Buna öfkelenmiştim. İlk fırsatta İtalya’dan çıkma kararlılığındaydım. D’Alema son demecinde, İtalya’da dilediğim kadar kalabileceğimi belirtmişti. Ama bu bana zoraki bir tavır gibi geldi. Bu arada yanılmıyorsam ortak bir Arap girişimi oldu. Açıklamadıkları bir yere götürmek istediklerini söylediler. Resmiyeti ve güvencesi olmadığından kabul etmedim.” 
 
ROMA SONRASI İKİNCİ RUSYA MACERASI
 
Roma sonrası ikinci kez Rusya’ya gidişinin hata olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, “D’Alema’nın özel uçağıyla NATO sahasından çıktığımda, derin bir oh çektiğimi hatırlıyorum. Fakat bu çıkış yağmurdan kurtulayım derken doluya tutulmak gibi bir şeydi. Bu sefer Rus İç İstihbaratı beni gidişin Ermenistan’a olacağına ikna ettikten sonra havaalanına götürdü. Sanırım hazırlanan senaryo gereği havaalanında Ermenistan işinin yattığını, istersem bir haftalığına Tacikistan’a gidebileceğimi, bu bir hafta içinde alternatif yaratabileceklerini söylediler. Beni bir nevi aldatarak bir kargo uçağıyla Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye indirdiler. Bir hafta hiç çıkmadan bir odada bekledik. Moskova’ya tekrar döndük. Mecburen tekrar Yunanlı dostlara başvurduk. İki gün içinde hayli maceralı, karlı soğuk bir Moskova gününden sonra yönümüzü tekrar Atina’ya çevirdik” dedi. 
 
OLYMPOS TANRILARININ OYUNLARI
 
Bu kez Olympos tanrılarının oyunlarına geldiğini belirten Abdullah Öcalan, “Aklıma özellikle Hades düşmüştü. Havaalanının VIP salonundan giriş yaptım. Giriş yapmamla Cehennem Tanrısı Hades’in amansız takibinin başlaması bir oldu. Dostum Nagzakis’in eski çağın büyücü kadınlarına benzeyen kaynanasının epey dağınık evinde bir gece kalabildim. O geceden sonra bir nevi ölüm kampına doğru gidiş başladı. Tümüyle Hades devredeydi. Söylenen ve yapılan her şey sahteydi. Dürüst unsurlar yok muydu? Vardı, fakat hepsi modernite canavarı karşısında çaresizdi. Sahtekârlığı ile Yunan devleti bu oyunda da başarılı olmuştu. Aslında tarih boyunca Yunan halkının demokrasisinin bu sahtekâr tarafından hep aldatıldığını ve büyük trajedilere duçar edildiğini bilerek yaklaşmalıydım. Yunanistan’dan çıkış sırasında her iki havaalanına gidişte içinde olduğum arabanın şoförleri ayıkıp kendime gelmem ve gitmemem için yoğun çaba harcadılar. Büyük bir komplonun yürürlükte olduğunu belirtmek için ellerinden geleni yapma dürüstlüğünü gösterdiler. Muhtemelen onlar da alt düzey istihbarat memurlarıydı. Birincisi arabayı uçağa çarptırarak gidişi engelledi. İkincisi ise arabayı gizli geçmemiz gereken havaalanına yakın yerde yedi sefer dakikalarca bozulmuş süsü vererek durdurdu. Verilen sözlere o kadar güvenmiştik ki, hiç ayıkmadım. Tersine, bir an önce kaderde ne varsa görmek için aceleyle gitmek istiyordum” diye anlattı. 
 
NATO’NUN GİZLİ VE GERÇEK YÜZÜ
 
Gladio’nun gizli operasyonlarda kullandığı bir uçağa bindirildiğini kaydeden Abdullah Öcalan, şöyle devam etti: “Nairobi’ye gitmeden önce Minsk üzerinden Hollanda’ya geçiş yapacaktım. Yine özel uçakla Minsk’in dondurucu soğuğu altında iki saatten fazla bekledim. Beklenen uçak gelmedi. Beyaz Rusya havaalanı polisleri uçağı dakikalarca kontrol ettiler. Bir ihtimal ve belki de son fırsat olarak beni Minsk Havaalanına bırakacaklardı. Gerisi Beyaz Rusya yönetiminin insafına kalmıştı. İlginç olan odur ki, o sırada Türk Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin de Minsk’e bir ziyarette bulunuyordu. Beklenen uçak gelmeyince, güya son fırsat da kaçmış oldu. Geriye dönüş bir nevi ‘beyaz ölümdü’. Gladio uçağı Akdeniz üzerinden süzülürken, sonraki yorumumla bu gidişi Yahudi soykırımında kurbanların tren seferleriyle taşınmasına benzetmiştim. Şahsımda bir halka uygulanan soykırım rejiminin en kritik dönemine girilmişti. NATO’nun gizli ve gerçek yüzünü bu seferler sırasında gördüm. Minsk’ten dönerken, uçağın herhangi bir Avrupa havaalanına inmemesi için yirmi dört saatlik alarm verilmişti. Anlaşılıyor ki, o dönemde tek isyankâr devlet olan Beyaz Rusya’nın Minsk Havaalanı dışında inişi kabul edecek tek bir havaalanı bırakılmamıştı.” 
 
NAOROBİ’DE ÖNÜNE KONULAN ÜÇ YOL
 
Abdullah Öcalan, Nairobi’de “Birincisi, uzun süre emre itaatsizlikten çatışma süsü verilmiş bir ölüm; ikincisi, CIA’nin bir dediğini iki etmeden emrine girmem ve teslim olmam; üçüncüsü, çoktan hazırlanmış Türk özel savaş timlerine teslim edilmem” şeklinde üç yol konulduğunu belirterek, şunları anlattı: “Nairobi’deyken yanımda bulunan kişilerden Dilan tedirgin bir ruh hali içindeydi. Düşüncelerini tam açıklasaydı ve sivil toplum örgütlerini harekete geçirebilseydi, belki de komplo kısmen bozulabilir veya boşa çıkarılabilirdi. Kendisinin bir tabancayla kendimizi savunmayı önermesini yadırgamıştım. Bu bizim ve benim için intihar demekti. İntihara niyetim yoktu. Israrla silahı üzerimde taşımam için son ana kadar etrafımda fır dönüyordu. Silah üzerimde olsaydı ve çekmeye çalışsaydım, bu tavır kesinlikle ölüm demek olacaktı. Daha sonra sorgulama sırasında, silah kullanmam halinde vur emri olduğu söylenmişti. Elçilikten çıkmamın da ölüm demek olduğunu söylediler. En akıllı tavrı aldığımı belirttiler. Ne kadar doğruyu söylediler, bilemeyiz. On beş günlük Nairobi sürecinde Büyükelçi Kostulas’ın tavrı anlaşılmaya değer. Acaba kullanılmış mıydı? Yoksa çok önceden planın bir parçası olarak mı hazırlanmıştı? Kendim bunu çözemedim. Teslim edilmemden önce kendi ikametgâhı olan eve hiç gelmedi. Elçilikten bir nevi zorla çıkarılmak istenmem yüzünden Nairobi zebanisine biraz sert çıkıştı. Ama bu tavrı sahtekârca da olabilir. Bu sefer de güya Hollanda’ya gidiş için Pangalos izin çıkarmıştı. Buna pek inanmamıştım. Çünkü Yunan özel timleri evden çıkmamam halinde zorla saldırıp çıkarmak için pusuda bekliyorlardı. Kenya polisi de aynı şeyi yapmaya hazırlanmıştı. Tabii Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gidiş çoktan bir aldatılış öyküsü olarak kalmıştı. Kiliseye, BM’ye sığınma gibi öneriler hep kuşkuluydu. Çıkmamakta diretmiştim.”
 
130 gün süren sürek avının ile geçen operasyonu, dünya hegemonu ABD dışında hiçbir gücün düzenleyemeyeceğini vurgulayan Abdullah Öcalan, Türk özel savaş güçlerinin bu süreçteki tek rolünün sadece kendisini uçakla İmralı’ya kontrollü olarak taşımak olduğunu söyledi. 
 
Yarın: Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı

Diğer başlıklar

23/07/2025
09:10 Bin 500 halk toplantısı: Binlerce kişi ile ‘süreç’ tartışıldı
09:09 Jülide Kural: Hayatımdaki en anlamlı gündü
09:08 Musa Anter Gazetecilik Ödülleri başvuruları sürüyor
09:06 Hastane taciz failinin sadece görev yerini değiştirdi
09:05 Yanlış uygulamalar su krizini büyütüyor
09:03 DEM Partili Dilbahar: Kürtçenin özgürlüğü kırmızı çizgidir
09:02 Qaxizman’da kuru kayısı dönemi başladı
09:01 KESK, TİS sürecinde bakanlık önünde 'alternatif masa' kuracak
09:00 23 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
07:53 Emine Ocak yaşamını yitirdi
22/07/2025
23:39 Petrol anlaşması sona eriyor: Türkiye’ye 1 milyar dolarlık ceza
23:02 Gazeteciler Siweyda'daki katliamı kınadı
22:53 İzmir'de orman yangını
22:21 DEM Parti'den Destici'ye yanıt: Milyonların iradesiyiz, asla geri adım atmayacağız
21:45 Birçok kentte halk buluşması: Öcalan süreci halkla ilerletmek istiyor
21:30 Hêlîn Ümit: Barış ve Demokratik Toplum Grubu demokratik siyasete hazırlanıyor
20:53 Alt komisyon, Meclis kararlarına rağmen Bolu Cezaevi'ni ziyaret etmiyor
20:40 Şirnex Baro Başkanı kalp krizi geçirdi
20:29 ABD, İsrail-Suriye görüşmesine aracılık edecek
19:25 Memleket Partisi resmen kapandı
18:52 Bolu’daki tutsaklar için hasthag kampanyası
18:46 Şirnex’te 55 STÖ’den barış sürecine destek: Bu tren kaçmamalı
18:00 İl eğitim müdürünün haberini yapan gazeteciler gözaltına alındı
17:53 Askerlerin köpekleri koyun sürüsüne saldırdı
17:30 İzmir Büyükşehir Belediyesi soruşturmasında 30 tahliye
17:25 CHP: Komisyona katkı koymak isteriz, ancak sürecin şeffaf yürütülmesi önemli
16:56 Çocuklara işkence yapan fail serbest bırakıldı
15:56 Af Örgütü'nden Evin Cezaevi raporu
15:48 PSAKD'den Bahçeli'ye tepki: Temsil pazarlığı değil, eşit yurttaşlık istiyoruz
15:44 Werîşe Muradî: Öz yönetim insan onuruyla özgürlüğü birleştirebilecek tek yoldur
15:27 Eyleme saldıran kişi hakkında suç duyurusu
14:57 İnsan hakları ve hukuk örgütlerinden Fatma Tokmak için çağrı
14:31 İran'da 1 ayda 71 kişi idam edildi
13:47 Süveyda’da ateşkes ihlal edildi
13:42 Irak’tan maaşları gönderme kararı
13:16 'Alevi ve Dürzi kadınların sesi olacağız’
13:05 Beyoğlu'nda zincirleme kaza: 5 yaralı
12:50 Eskişehir’in 2 mahallesinde orman yangını
12:39 CHP'nin HSK üye seçimi itirazı reddedildi
12:13 Genç kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
12:07 Sûr'da 'süreç' buluşması: Kürtlerin birliği yeni yüzyılı şekillendirecek
11:50 Tutukluya 'telefon görüşmesi' cezasında ihlal kararı
11:34 Bazîd'de 'Kürt Ulusal Birliğinin Önemi' konferansı düzenlenecek
11:06 Federe Kürdistan Bölgesi petrol dışı gelirlerini Bağdat’a teslim etti
10:45 Bakırhan: Komisyon Türkiye barış modelini yaratabilir
10:08 Trump'tan nükleer açıklaması: Gerekirse yine yaparız
10:03 Toplu mezarların olduğu Newala Qesaba’daki 'rant planı' yargıya taşındı
09:58 Tarihi töreni katledilen gazetecinin fotoğrafıyla takip etti
09:14 Alevi kadınlar: Hakikatin özü anadır, bu ruh yeniden canlanacak
09:13 'Çözüm sürecini' bitiren olay: 10 yıl daha kaybetme lüksümüz yok
09:09 Töreni izleyen DAD Eşbaşkanı: Yakmak, yeni varoluşlara yol açmaktır
09:07 Riha Barosu barış ve çözüme katkı için kolları sıvadı
09:06 Av. Atmaca: Anayasal değişiklik Kürt sorunu için hayati önemde
09:04 Ali Bayramoğlu: Silah bırakanlar için yasal garanti gerekiyor
09:03 Sündüz Yaylası’ndaki bêrîvanlar da krizden dertli
09:02 Halk buluşmaları: AKP, MHP ve CHP de tabanına anlatmalı
09:01 Çocuklar yaz tatilinde Kürtçe öğreniyor
09:00 22 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:26 Bilecik'teki yangında 95 hayvan öldü
21/07/2025
23:58 Pîrsûs anmasında gözaltına alınanlar serbest
23:42 Haciz sırasında avukata silahlı saldırı
22:59 Yumaklı'dan yangın açıklaması: Önümüzdeki 12 saat kritik
21:55 Husiler, İsrail'de 5 hedefe saldırı düzenlediklerini açıkladı
21:31 Avrupa Konseyi’ne ‘umut hakkı’ için uluslararası hukuki bildirim
21:18 Ukrayna-Rusya arasındaki 3. müzakere turu 23 Temmuz'da
21:08 Birçok kentte halk toplantıları
19:44 Bahçeli'den 'Kürt ve Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı' açıklaması
19:11 GAP kanalında çökme sonrası araziler su altında kaldı
19:07 KESK Riha’dan TİS protestosu
18:13 Kosova meclis başkanı 50'inci oylamada da seçilemedi
18:07 Mersin'de 'Pirsûs Katliamı aydınlatılsın' çağrısı
18:00 Gazze'de 19 kişi açlıktan öldü
17:33 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Kürtler ve Aleviler sorun değil, hakikattir
17:04 Öcalan’ın fotoğrafını paylaşanlar gözaltına alındı
16:36 Kalın, İYİ Parti ve CHP ile görüşecek
16:19 Barrack: Güçlü ulus devletler İsrail için tehdittir
16:07 Kayyımın devrettiği Mitani Kültür Merkezi geri alındı
15:30 İbrahim Kalın ile DEM Parti görüşmesi sona erdi
14:57 Askerden hasta tutsağa: Bunu ortadan kaldıralım
14:52 Yıl sonu dolar tahmini 43.72 liraya yükseldi
14:36 MİT Başkanı Kalın'dan AKP'ye ziyaret
14:14 Kurtulmuş ile Bahçeli görüşmesi sona erdi
13:45 18 ülkeye mektup: Êzîdi soykırımını tanıyın
13:33 Erdoğan: Meclis zemininde ilerlemenin yaşandığına şahitlik edeceksiniz
13:29 CHP, savcı Gürlek'i şikayet etti
13:28 53 yıllık Türkiye-Irak petrol anlaşması sona eriyor
13:25 Irak başbakanı ile parlamento başkanı bir araya geldi
13:21 Araştırma: Ormanlar yok edildikçe iklim felaketi büyüyor
13:18 Federe Kürdistan Bölgesi’nde maaşlar 82 gündür ödenmiyor
12:54 MİT Başkanı Kalın’dan Bahçeli'ye ziyaret
12:43 Honduras halkından Öcalan'a: Fikirlerinizden büyük ilham alıyoruz
12:16 Bangladeş'te savaş uçağı üniversite kampüsüne düştü
11:10 Uşak'ta yangın 2'nci gününde söndürüldü
10:49 Avrupa'da 'Öcalan'a özgürlük' yürüyüşü düzenlenecek
10:43 Halide Türkoğlu: Özgür ve eşit yaşamı inşa edeceğiz
10:39 Toplatılan sokak hayvanları sıcaktan öldü
10:36 MİT Başkanı Kalın DEM Parti’yi ziyaret edecek
10:35 40 yıllık gölet kurudu binlerce balık öldü
10:25 30 yıllık tutsağın tahliyesi 2’nci kez engellendi
09:33 Avusturya Komünist Partisi sözcüsü: Kürtlerin barış girişimi desteklenmeli
09:24 Kadınlar örgütlülüklerini büyüterek sürece katılacak
09:23 Bolu Cezaevi’nde 35 tutsağın tahliyesi engellendi
09:20 Çerkesler komisyonda yer almak istiyor
09:17 İmza kampanyası: Sürece dahil olmak istiyoruz
09:16 Federe Kürdistan'de 9 aydır hükümet kurulamıyor
09:15 Êlih'te halkın sürece dair talepleri
09:14 Pasûr’un köylerinde yol ve su sorunu
09:13 Bunaltıcı sıcaklarda ava sûsê ile serinliyorlar
09:08 Yaşamadığı acı, görmediği ihlal kalmadı: Eşit olmak istiyoruz
09:05 Sancar: Öcalan’ın koşullarında değişiklik bekliyoruz
09:00 21 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:34 Gözaltındaki gençler adliyeye sevk edilecek
20/07/2025
23:06 Sakarya'da orman yangını
22:50 İBB soruşturmasında gözaltı sayısı arttı
22:46 Kadınlar takas pazarı kurdu
22:15 Fidan, Şeybani ve Barrack'la görüştü
21:34 Halk toplantılarında Öcalan’ın görüntülü çağrısı izletildi
21:16 Barrack'tan 'uzlaşı' açıklaması
20:26 Yolcu otobüsü dağ yamacına çarptı: 4 ölü
20:15 Çevrecilerden 'talan yasası'na karşı mücadele çağrısı
20:08 Ankara'da Pirsûs Katliamı yürüyüşüne polis saldırısı
20:05 İstanbul'da yürüyüş: Rojava yaşadıkça 33'ler de yaşayacak
19:21 Halkevci Kadınlar'a süreç ziyareti
19:13 İran'dan YRK'ye saldırı
17:58 Êzidîlerden 7 maddelik sonuç bildirgesi
17:00 Bayındır: Yeni dönemde daha fazla örgütleneceğiz
16:39 Zorê Çayı'nda yapılacak HES’e karşı yürüyüş
16:30 Çesen ve Gözeten için 7 yıl sonra taziye
16:13 Nisêbîn’de şüpheli kadın ölümü
15:49 İsrail'den yardım bekleyen Filistinlilere saldırı: 73 ölü
14:17 Birçok kentte anma: Düşleri yarım kalmadı
13:56 Tülay Hatimoğulları: Barışın önünü açmak için yüzleşmeliyiz
13:27 Uşak ve Afyon'da yangın
13:14 ‘Analar Çalıştayı’ sonuç bildirgesi: Yeniden inşa görevi önümüzde
12:09 İzmir'de kadın katliamı
11:47 33 'Düş Yolcusu' anması: Failler yargılanmalı
10:20 İstanbul'da 4 gecekondu yandı
09:32 Tarihi tören Jin derginin kapağında
09:06 Emekliler Yargıtay kararına tepkili: Nasıl geçineceğiz?
09:04 Newala Qoriyê ziyaretçilerin çöpleriyle kirleniyor
09:03 Yasak ve göç dayatmasına rağmen Sûr'u terk etmedi
09:02 Polis karnına tekme atmıştı: Bebeğim doğmadan devlet şiddetiyle karşılaştı
09:02 Tarihi töreni izleyen Arı: İnkar ve asimilasyon son bulmalı
09:01 Kıbrıs'ta 51 yıldır statüsüzlük dayatılıyor
09:00 Kobanê yolunda bir Düş Yolcusu: Hogir
09:00 20 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:46 Süveyda'ya saldıran DAİŞ'liler canlı yayında!
19/07/2025
23:30 Siweyda'nın Erîqa köyünde çatışmalar yaşanıyor
23:06 Qamişlo’da 19 Temmuz devriminin yıldönümü kutlandı
22:57 Pedersen: Siweyda için çözüm yeni anayasadır