HABER MERKEZİ - Baas rejiminin yıkılmasından sonra Suriye’deki halkların statüsü belirsizliğini korurken, Dürzi siyasetçiler katı merkeziyetçi bir sisteme karşı çıkarak, federal ya da özerk bir yönetim sistemi istiyor.
Milattan sonra 900’lü yıllarda Mısır’ın Fatimi Halifesi Hekim Bin Emirillah ve yardımcısı Hamza Bin Ali tarafından geliştirilen Dürzilik inancına bağlı topluluklar, Suriye’nin 14 vilayetinden biri olan Süveyda ve ona bağlı Quneytra ilçesinde yaşıyor. Bu bölgede 400-600 bin nüfusa sahip olan Dürzilerin yaklaşık 30 bin nüfusu da İdlib’in kuzey kırsalında, Barişa'nın dağlık bölgesindeki (Cebel Al-Summaq civarında) 18 köyde yaşıyor. Suriye’nin kuzeyindeki kırsal bölgelerde de küçük topluluklar halinde yaşayan Dürziler bulunuyor.
BAAS REJİMİNE KARŞI MEYDANDAYDILAR
Baas rejiminin özellikle 2017’den itibaren artan baskılarına karşı alanlarda haklarını arayan Dürzi toplumu, 2023-2024 yılları boyunca yolsuzluk, eşitsizlik ve merkezi dayatmalara karşı yaptıkları gösterilerle gündeme geldi.
Süveyda ve Quneytra bölgesinde Şeyh Ebu Hasan Yahya el-Haccar liderliğindeki "Rical el-Kerame" (Onur Adamları), Lays el-Belus liderliğindeki "Şeyh el-Kerame Güçleri", Şeyh Süleyman Abdülbaki liderliğindeki "Ahrar el-Cebel Topluluğu", daha önce "Liva Partisi"nin kolu olan ve Malik Ebu Hayr tarafından yönetilen "Terörle Mücadele Güçleri" hem DAİŞ hem de Baas rejim güçlerine karşı bölgeyi korumak için mücadele ettiler. Bu grupların tamamı Dürzilerin yeşil-kırmızı-mavi-beyaz renklerden oluşan “Devrim” adı verilen bayrağını taşır ve devrimin hedeflerini benimser. Ayrıca manevi liderleri Şeyh Akil Hikmet el-Hicri'ye bağlıdırlar.
Bu gruplar, HTŞ’li Ahmed Şara liderliğindeki geçici yönetimin Savunma Bakanlığı'na katılmayı ve silahlarını teslim etmeyi reddettiler. Bazı gruplar Şam'ı ziyaret edip yeni yönetimle görüşse de (Süleyman Abdülbaki), Şeyh el-Hicri, Süveyda'nın haklarını garanti altına alan bir anayasa yazılmadan ve sivil bir devlet yapısı oluşturulmadan Savunma Bakanlığı'na katılmayı reddettiklerini açıkladı. Ayrıca ordunun tarafsız ve ulusal bir yapıya sahip olması gerektiğini vurguladı. Süveyda grupları, Şam’da düzenlenen "Zafer Konferansı"na davet almalarına rağmen katılmadı. Dürziler tutumlarını geçici yönetime merkezi olmayan veya federal bir yönetim olarak iletti.
İDLİB’DEKİ KATLİAMI UNUTMADILAR
İdlib'in kuzey kırsalındaki Barişa'nın dağlık bölgesinde (Cebel Al-Summaq civarında) dağılmış durumda olan Dürzilerin 2’si Araplarla karışık 20 köyü var. Bu bölgede Suriye krizinden önce sayıları 30 bin kişiye ulaşmıştı. Dürziler, Sünnilere karşı rejimin silahını almadı ve tarafsız kaldılar. Ta ki 2013 yılında DAİŞ çeteleri gelip Cebel Barişa köylerini işgal edip onlara Müslümanlığı dayatmaya başlayana kadar. Bu yüzden de birçoğu Süveyda ve yurtdışına göç etti. 2014 yılında El Cebhat El İslamiye tarafından DAİŞ çeteleri oradan uzaklaştırılsa da, Ekim 2014 sonunda Cephet El Nusra saldırarak işgal etti. Cephet El Nusra grubunun emirleri, Dürzi kadınlarla evlenmek istediler, fakat bölge halkı kabul etmedi. Bu yüzden birçoğu bölgeden kaçtı ve Dürzilere ait iki köy tümüyle boşaltılırken, 16 köyün çoğu da göç etmek zorunda kaldı. Şimdi bu köylerde yaklaşık 10 bin Dürzi yaşıyor.
Öte yandan Tunus kökenli Cephet El Nusra emirlerinden Ebu Abdullah, Haziran 2015'te Qelb Loza köyünde katliam gerçekleştirerek 35 silahsız Dürzi’yi katletti.
MERKEZİYETÇİ YÖNETİM İSTEMİYORLAR
60 yıllı aşkındır Baasçı rejimin merkeziyetçi sistemiyle yönetildiklerini belirten Süveyda kentinde bulunan Dürzi siyasi aktivist Nasır Ezzam, “Bu rejim Suriye’deki diğer tüm etnik yapıdaki bölgeleri görmezden geldi. Halep ve Şam’ı önemli ve esas aldı. Halep kentini endüstralizm, Şam’ı ise siyaset kenti olarak yürüttü. Rejim diğer kent ve bölgelere önem vermedi. Özellikle Süveyda vilayetini ve ilçelerini siyasi, ticaret ve yaşam hakkından mahrum bıraktı” dedi.
FEDERAL YA DA ÖZERK BÖLGE TALEBİ
Esad rejiminin “ben merkeziyetçi” sisteme sahip olduğunu anımsatan Ezzam, “Süveyda halkının siyaset yapmasına izin vermiyordu ve sadece kendisi ile ailesini esas alıyordu. Onun için Dürzi halkı ve öncülleri özellikle son iki yılda bu merkeziyetçi zihniyete karşı sürekli meydanlardaydı ve merkezi olmayan bir yönetim şeklini istedi. Bu Suriye halklarının arasında ayrımcılık ya da ayrılıkçılık anlamına gelmiyor. Biz ayrılmayı istemiyoruz. Ancak merkezi olmayan bir yönetim şekli tüm halk ve etnik yapıları da özgürleştirir. Bunun ismine federal yönetim de denilebilir. Bu birçok ülkede uygulanıyor; İsveç’te, Almanya’da var. Bunun için Dürziler olarak merkezi olmayan federal ya da özerk -bölgesel yönetim olarak da tanımlanabilir- istiyoruz” diye belirtti.
Süveyda kentinde bulunan Dürzi siyasi aktivist Mihemed El Hilbi de, tek adam ve diktatörlüğe karşı merkezi olmayan bir yönetim istediklerinin altını çizerek, “Suriye’de yaşayan toplumlar için en uygun, en eşitlikçi ve en önemlisi de insan haklarına uygun olanı bu sistemdir. Merkezi olmayan sistemde herkes, her topluluk özerk olsun. Bu da dini, eğitimi ve dillini eşit bir şekilde kullanabileceği anlamına gelir. Suriye sorununun çözümü ancak merkezi olmayan sistemle olabilir” dedi.
MA / Erdoğan Altan