İZMİR- İzmir'deki cezaevlerinde hak ihlallerinin artarak devam ettiğini ifade eden avukat Ceren Şen Tosun, “Mahpusların insanlık haklarından tamamen uzak şekilde infazlarını çektiğini gözlemliyoruz” dedi.
İzmir Barosu, kentteki Kırıklar, Şakran ve Menemen cezaevlerinde hak ihlallerinin yaşandığını, düzenlediği raporla duyurdu. Geçtiğimiz hafta duyurulan raporda, tutsakların, başta sağlık temel olmak üzere birçok haklarından mahrum bırakıldığı belirtildi. Raporda, Menemen Cezaevi'nde tutsakların sağlık, beslenme, iletişim, havalandırma gibi haklarının engellendiği vurgulandı. Raporda, tutsakların telefonda Kürtçe konuşmasının engellendiği kaydedildi. İzmir Barosu Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Ceren Şen Tosun, tutsakların keyfi uygulamalarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Tutsakların üzerindeki tecride işaret eden Ceren Şen Tosun, süreli ve süresiz yayınların kısıtlanması, görüş ve iletişim haklarının engellenmesi, tutsakların sohbet ve havalandırmaya çıkmada cezaevi idaresinin keyfi uygulamalarıyla karşı karşıya kaldığını aktardı. Cezaevinin daha önce izin verdiği kitapların keyfi bir şekilde koğuşlardan toplatıldığını söyleyen Ceren Şen Tosun, "Ya da tahliye edilen bir mahpusun kitaplarının hemen dışarı çıkartıldığını, koğuşun içerisindeki altı çizili ya da işaretli kitapların yine tamamen keyfi şekilde alındığını görüyoruz. Aynı şekilde yazılı basın da idarenin izin verdiği şekilde kullanılıyor. Beslenmede çok ciddi sorunlar var. Böylece mahpuslar dış kantine zorunlu bırakılıyor. Ancak dış kantinin fahiş fiyatlandırması olduğu için beslenmeye erişimde ciddi sıkıntılar var" diye konuştu.
16 YATAKLI ALANDA 35 TUTSAK
Görüş hakkının da keyfi bir şekilde kısıtlandığını ifade eden Ceren Şen Tosun, üç cezaevinde de sağlığa erişim hakkında ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getirdi. Ceren Şen Tosun, personel ve ring araçlarının eksikliği bahaneleriyle bir tutsakların hastaneye erişiminin yaklaşık 7-8 ay ertelendiğini, bir tutsağa 6 defa anestezi verildiğini ancak ameliyat edilmeden geri gönderildiği şeklinde başvuru yapıldığını aktardı. Çift kelepçe ve ring aracı bulunmadığı gibi gerekçeler tutsakların hastaneye sevklerinin engellendiğini kaydeden Ceren Şen Tosun, hak ihlallerine karşı itiraz eden tutsaklara ise disiplin cezaları verildiğini söyledi. Ceren Şen Tosun, "Aslında bu hak ihlaline karşı hak arayışının sebebi temel hak ve özgürlüklerden yani bir insanlık onurundan kaynaklı. Örneğin Menemen Cezaevi'nde 15 kişilik olan koğuşlarda şu anda 35 kişi kalıyor. Sadece 16 kişi ranzada uyuyabiliyor. Geri kalan 19 kişi yer yataklarında yatıyor ve koğuşun metrekaresini düşündüğümüz zaman bir kişinin hareket alanı bir metrekare. Bu bir metrekarede mahpus yatacak mı, kitap mı okuyacak, dinlenecek mi ya da eşyalarını nereye koyacak? Bunların hiçbiri ile ilgili adım atılmıyor. Mahpusların insanlık haklarından tamamen uzak şekilde infazlarının çektiklerini gözlemliyoruz. Bir insana yapılan en ağır yaptırım özgürlüğünün elinden alınması ve hapishanede infazının tamamlamasıyken, infazın ağırlaştırılması ayrıca kabul edilebilir değil" ifadelerini kullandı.
'MEMHET SAİT YILDIRIM'IN ENGELLENİYOR'
İdare ve Gözlem Kurullarının cezaevi idaresinin ve gardiyanların beyanlarını esas alarak karar veren bir kurum haline geldiğini söyleyen Ceren Şen Tosun, "Bu kurullar tamamen bir mahkeme hatta bir mahkemeden daha fazla hakka sahip şekilde yargılama yapıp, disiplin cezalarıyla mahpusların tahliye olmalarını zorlaştırıyor. Örneğin Mehmet Sait Yıldırım, 30 yılını tamamlamış bir mahpus. İki farklı hastaneden iki farklı dönemde 'tek başına kalamayacağına' dair raporu olmasına rağmen Kırıklar'da tek başına bir hücrede tutuluyor. 30 yılını tamamlamış ve son 5 yılını da tamamen tecrit edilmiş şekilde geçiriyor. Bu tecrit ise şu şekilde; sportif faaliyete çıkarılmıyor, çıkartıldığı zaman da tek başına çıkartılıyor. Havalandırma hakkı da yine kimseyle sohbet etmesin diye tek başına çıkartılıp hücresine geri götürülüyor. İki tane farklı hastane raporu yok sayılıyor. Mehmet Sait Yıldım, 30 yılını tamamlamış ve 10 ayını da idare ve gözlem kurulunun kararıyla cezaevinde kalıyor" dedi.
'YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVLER İNSAN HAKLARINA AYKIRI'
Yüksek Güvenlikli Cezaevleri'nin kapatılması, tecridin ortadan kaldırılması için 10 tutsağın açlık grevinde olduğunu hatırlatan Ceren Şen Tosun, "Kırıklar özelinde Sercan Ahmet Aslan ve Mulla Zincir süresiz açlık grevinde. Şu an sağlıkları tehlikeli duruma girmiş durumda. İvedilikle kurum içi sevklerin gerçekleşmesini bekliyoruz. Yüksek Güvenlikli Cezaevleri başlı başına insan haklarına aykırı. Ve biz buna tamamen karşı çıkarken şimdi gözlemliyoruz ki bu bir sürgün sevki ayrıca bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor. Nitekim 2 sene önce Kırıklar'da yüksek güvenlikli cezaevinde bulunmaması gereken ya da tehlikeli statüsünde olmayan kişilerin keyfi şekilde sevklerinin yüksek güvenlikli cezaevine yapıldığı gördük. Yani aslında ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet hapis cezası almayan kişilerin de keyfi uygulamayla yüksek güvenlikli cezaevinde tutulduğunu görüyoruz. Şu anda süresiz açlık grevinde olan Mulla Zincir ve Sercan Ahmet Aslan'ın karşı kaşıya kaldığı durum bu. Aslında F tipi hapishanede kalmaları gerekirken keyfi şekilde yüksek güvenlikli cezaevine sevkleri yapıldı" diye konuştu.
Devlete yükümlülüklerini yerine getirmesi çağrısı yapan Ceren Şen Tosun, ihlallere karşı ise basını duyarlı olmaya çağırdı.