WAN - Wan Kadın Platformu, kentte bir hafta içerisinde 3 kadının şüpheli ölümüne dikkat çekerek, “Kadınların yaşam hakkını tehdit eden bu düzen, kendisini her defasında ‘intihar’ kılıfıyla aklamaya çalışmaktadır” dedi.
Wan’da bir hafta içerisinde 3 kadının, “intihar” şüphesiyle yaşamını yitirmesine ilişkin Wan Kadın Platformu bir basın açıklaması düzenledi. Aydın Perihan AVM önünde düzenlenen basın açıklamasına çok sayıda kadın katıldı. Kürtçe ve Türkçe “Kadın cinayetleri politiktir” pankartının açıldığı açıklamada, basın metnini ise avukat Burcu Şeber okudu.
‘KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR’
Hafta içerisinde 3 kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini söyleyen Şeber, “Her biri ‘şüpheli ölüm’ niteliğinde olan 3 olay da kadınların yaşama hakkına yönelen sistematik saldırının sonucudur. Kadınların yaşam hakkını tehdit eden bu düzen, kendisini her defasında ‘intihar’ kılıfıyla aklamaya çalışmaktadır. Ama biz biliyoruz: Bu ölümler tesadüf, münferit ve bireysel değildir. Bu ölümler şiddetin, baskının, yoksulluğun, toplumsal denetimin ve cezasızlığın bir sonucudur. Bunlar birer ‘intihar’ değil; bunlar örtbas edilmeye çalışılan kadın cinayetleridir. Kadınların ev içi şiddet karşısında korunmadığı, ekonomik şiddete mahkûm edildiği, sosyal hizmet mekanizmalarının işlemediği, kolluk kuvvetlerinin ve mahkemelerin kadın beyanını yok saydığı bir ortamda kadınlar yaşamlarını sürdüremez hale getiriliyor. Ve bu yok oluş, her seferinde ‘intihar’ olarak kayıtlara geçiyor. Soruşturmalar derinleştirilmiyor, faillik ihtimalleri araştırılmıyor, dosyalarda alınan gizlilik kararları ile kamuoyunun bilgiye erişimi engelleniyor. Bu suskunluk, bu cezasızlık, bu kör bakış kadınların ölümünü meşrulaştırıyor”
ETKİN SORUŞTURMA TALEBİ
Şüpheli ölümlerin her birinin takipçisi olacaklarını söyleyen Burcu Şeber, “Kadınların yaşam hakkını yok sayan her kişi ve kurumu karşımıza alıyoruz. İlgili savcılıkları, kolluk kuvvetlerini ve tüm resmi mekanizmaları, kadınların ölümünü etkin ve bağımsız biçimde soruşturmaya davet ediyoruz. Her ölümün üzeri ‘intihar’ denilerek örtülemez. Her kadın dosyası kapanacak bir istatistik değildir. Bu ölümler bize, erkek egemen sistemin kadınların yaşam hakkını nasıl değersizleştirdiğini bir kez daha göstermiştir. Bugün kadınların yaşam hakkına yönelmiş çok katmanlı bir saldırıyla karşı karşıyayız. Bir yandan şiddete maruz bırakılan kadınlar ‘koruma’ adı altında yalnızlığa ve çaresizliğe sürüklenirken, diğer yandan kadın sağlığı hizmetlerine erişim de sistematik biçimde engelleniyor” dedi.
‘DEVLET DOĞURMA TERCİHİNE MÜDAHALE EDİYOR’
Devlet kadınların bedenine, doğurganlığına ve sağlık hizmetine erişimine planlama adı altında müdahale ettiğini ifade eden Burcu Şeber, “Bu müdahale, kadınların üreme sağlığına, doğum tercihlerine, kürtaj hakkına ve sezaryene erişimini keyfi sınırlamalara tabi tutarak kadın bedenini denetim altına alıyor. Kadınların doğurma tercihini değil, patriarkanın iktidarını hedef alın. Bu ülkede her kadın ölümünde devletin sorumluluğu vardır. Sosyal hizmetin işlemediği, kadın örgütlerinin dışlandığı, koruma mekanizmalarının etkisizleştirildiği her koşulda devlet, doğrudan faildir. Bu açıklama, bu toplanma bir mücadele çağrısıdır. Kadınların kendi kararlarını alma hakkını yok sayan değil, kadınlara yaşam alanı açan bir düzen istiyoruz. Kadınların yaşamı için, mücadeleye devam edeceğiz. Kadın cinayetleri isyanımızdır” diye bitirdi.
Açıklama “Kadın cinayetleri politiktir” sloganıyla sona erdi.