HABER MERKEZİ - Kıbrıs Rum tarafının ABD ve İsrail ile yaptıkları anlaşmaların ardından küresel ilişkilerini güçlendirdiğini belirten Gazeteci Şener Levent, Türkiye’nin Kıbrıs deniz sahasındaki enerji arama politikalarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Doğalgazda Rusya’ya bağımlı olan Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Doğu Akdeniz doğalgazını Avrupa’ya taşımak amacıyla ortaya koyduğu “Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi” yeniden gündeme gelirken, boru hattının geçiş güzergahı konusundaki tartışmaların merkezinde Kıbrıs bulunuyor. İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti arasında 2 Ocak 2020 tarihinde imzalanan anlaşmanın hayata geçirilmesi için uygun ortamı yaratmaya çalışan İsrail, Suriye’deki müdahalesini genişletirken, bir taraftan da Türki cumhuriyetlerin Rum kesiminde büyükelçilikler açması dikkat çeken gelişmelerden biri oldu. Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan’ın Rum kesiminde büyükelçilik binalarını açmasının ardından Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yaptığı açıklamada durumu “anlaşılabilir bir durum” olarak yorumlarken, Türkiye'nin de durumu yumuşatmak amacıyla önümüzdeki günlerde Kuzey Kıbrıs’ta bir program düzenlemesi bekleniyor.
Türki büyükelçiliklerini Rum kesiminde açması, Rum kesimi ve Avrupa Birliği ile ilişkilerini geliştirmesi amacıyla önemli olduğu değerlendirilirken, Doğu Akdeniz enerji hattı projesi ile Kıbrıs’ın önümüzdeki günlerde yeniden tartışmaların odağında olması bekleniyor. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’tan yapılan açıklamalarda da Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüm önerisi dayatılıyor.
‘TÜRKİYE’NİN POLİTİKALARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR’
Kıbrıslı gazeteci Avrupa Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, Kıbrıs özelinde yaşanan tartışmalar ve gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye’nin Kıbrıs deniz sahasındaki enerji arama politikalarının da gerçeği yansıtmadığını kaydeden Levent, “Şu anda burada faaliyette olan şirket İtalyan şirketi. Türkiye’de buradan gemilerini çekmiş durumda. Tekrar gemi gönderecekleri yönünde açıklamalar yaptılar ama gerçekleşmedi. Buradan bakınca İsrail, Kıbrıs ve Mısır’ın enerji arama faaliyetleri ile boru hattı çalışmalarında karşılaştığı bir güçlük yok. ABD ve İngiltere de bir güçlükle karşılaşmıyor boru hattını yaparken. Sadece botu hattının Türkiye’den geçmesi yönünde bir talep var. Kıbrıs da buna bugüne kadar güvenmediği için izin vermedi. Farklı bir yol buldular ve o yol üzerinden hattı çekmeye devam ediyorlar. Küresel güçler bu anlamda bir sorun yaşamadıkları için aslında Kıbrıs’ın statüsünden, mevcut durumundan da rahatsız değiller. Sonuçta bir tarafta tanınmış bir devlet var, bu tarafta da korsan, hayalet bir devlet var” dedi.
‘KIBRIS’IN DURUMUNDAN HERKES MEMNUN’
Kıbrıs’ın durumundan 51 yıldır tüm dünyanın memnun olduğunu, mevcut statünün herkesin işine yaradığını kaydeden Levent, 51 yılda dünyada yüzlerce değişiklik olmasına rağmen Kıbrıs’ta bir değişiklik olmamasını “Bu durumdan memnun olmasalar, Kaddafi’yi, Esad’ı, Irak’ı yerle bir edenler Kıbrıs’ta bir şey istediler de yapamadılar mı? Türkiye bugünkü durumda siyasi ve ekonomik anlamda sefil bir durumda. Şu an küresel güçlerin desteğiyle ayakta duruyor. Anlaşmalar yapılmış, kararlar alınmış durumda. Bu nedenle Türkiye’nin stratejik konumu ya da enerji politikaları küresel güçleri çok ilgilendirmiyor. ABD, AB, İngiltere kendi hedefleri açısından halen Erdoğan’ın yanında duruyor. Biliyorsunuz; ABD, Avrupa ve İngiltere için kendi hedefleri her şeyin üstünde. Bu nedenle de Türkiye demokrasisi ya da rejimi onları çok ilgilendirmiyor” diye belirtti.
ASIL HEDEF RUSYA
Türkiye'nin Güney Kıbrıs’ta elçilik açmasının ardından Mayıs ayında da Kuzey’de bir toplantı alacaklarını duyurduklarını söyleyen Levent, bu toplantının “havayı yumuşatmak” amacıyla yapılacağını aktardı. Levent, “Bu devletler Sovyetlerin dağılmasının ardından Rusya etkisinde kalan devletler. Avrupa Birliği Rusya’yı daha fazla sıkıştırmak için bunlara el atıyor. Ukrayna ve Gürcistan’da yaşananlar ortada. Rusya’nın etkisi Avrupa’yı rahatsız ediyor. Sovyetlerin 15 Cumhuriyeti'nin dağılmış olması Avrupa’yı tatmin etmiyor. Diğer cumhuriyetleri de Rusya’dan koparmak ve zayıflatmak istiyorlar. Türkiye'de 12 milyarlık bir Avrupa desteği ve Avrupa ile ilişkilerini geliştirmek amacıyla bu adımları atıyorlar. Güney Kıbrıs’ta elçilik açarken, Kuzey Kıbrıs’ın işgal altında olduğunu da kabul etmiş oluyorlar. Atılan bu adımları Avrupa Birliği’nin adımları olarak görmek gerekiyor. Kıbrıs’a karşı bir hareket olarak değil, Rusya’ya karşı atılan adımlar olarak görmek gerekiyor. Rusya’yı Ukrayna’nın ardından bir de Güney’den zorlamak istiyorlar. Sovyetlerin dağılması sürecinde olduğu gibi Putin’in ardından yeni bir Boris Yeltsin yaratmayı amaçlıyorlar. Hakan Fidan Türkiye'nin büyükelçilikler açmasının ardından ‘Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkü'nün yanında olmaya devam edecektir’ açıklamasında bulundu ama çok dikkate alınacak açıklamalar olduğunu sanmıyorum. Havayı yumuşatmak amacıyla bu tür açıklamalar yapıyorlar. Ama pratikte bir şey yapabilecek bir güçleri bulunmuyor” diye konuştu.
‘TÜRKİYE SES ÇIKARABİLECEK POZİSYONDA DEĞİL’
Kıbrıs Rum tarafının ABD ve İsrail ile yaptıkları anlaşmaların ardından küresel ilişkilerini yoğun bir şekilde güçlendirdiğini, anlaşmalar yaptığını kaydeden Levent, “Rum kesimi özellikle ABD ve İsrail ile yaptıkları anlaşmaları çok önemli. İngilizler ve Fransızlar da burada asker bulundurmaya başladı. Onlarla da ilişkilerini güçlendirdi. İsrail ile özellikle çok yakın ilişkiler kuruldu. Ortak askeri tatbikatlar dahi gerçekleştiriyor. Enerji anlaşmaları imzaladı. Bu ilişkileri bir anlamda Türkiye’ye karşı güçlendiriyor ama aslında bu ilişkiler Avrupa Birliği’nin ilişkileridir. Türkiye’de bu geliştirilen ilişkilere ses çıkarabilecek bir pozisyonda değil. Zaten İsrail ile Türkiye hiçbir şekilde karşı karşıya gelmezler. Gazze’ye, Suriye’ye bakalım. İsrail istediği her şeyi yaparken, kimse ses çıkaramadı. Herkes İsrail’e çalıştı demek yanlış olmayacak. Özelikle Suriye’de herkes en başta da Türkiye İsrail’e çalıştı. Bundan sonra Kıbrıs politikası da İsrail’in politikasına göre yürütülecek. Kuzey Kıbrıs’ın durumu statüsü her ne kadar Türkiye kendi toprağı olarak görse de aslında resmiyette böyle bir şey yok. Kuzey Kıbrıs dünyada illegal bir devlet olarak küresel güçlerin amaçlarına hizmet eden bir yer olarak duruyor. Küresel güçlerin her istediğini yapabildiği hayalet bir toprak parçası. Bu durum herkesin işine geliyor. Bu nedenle buranın statüsünü değiştirmek kimsenin işine gelmiyor” ifadelerini kullandı.
MA /Ahmet Kanbal