ANKARA – Barış inşasında kadınların rolünü üzerine DİSA’nın düzenlediği foruma katılan kadınlar, erkek egemen siyaset anlayışına karşı kalıcı barışın toplumsallaşabilmesi için kadınların sorumluluk alması gerektiği vurgulandı.
Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (DİSA) ve Friedrich- Ebert-Stiftung-Derneği Türkiye Temsilciliği, “Barış inşasında kadınların rolü: Deneyimler ve talepler” başlığıyla Ankara’da bulunan Midas Otel’de forum düzenledi. Foruma mecliste bulunan partilerin kadın temsilcileri ile birlikte gazeteci, akademisyen, siyasetçi, insan hakları ve ekoloji aktivistleri gibi farklı alanlarda çalışmalar yapan kadınlar katıldı.
İki oturumdan oluşan forumun, ilk oturumda sivil toplum alanında çalışma yapan kadınların konuşmaları ile başladı. Açılış konuşmalarının ardından konuşan siyaset bilimci Ayşe Betül Çelik, özellikle sivil toplum alanında çalışan kadınların deneyimlerini, toplumsal sorunların çözümünde kadınları yetkinleştirdiğini ifade ederek Kürt sorunun çözümünde de sorumluluk almaları gerektiğini belirtti. Barış Anneleri, Barış İçin Kadın Girişimi ve Barışa İhtiyacım Var İnisiyatifi gibi oluşumlardan örnek veren Ayşe Betül Çelik, “Kuzey İrlanda’lı kadınlar, barış süreçlerini bisiklet sürmeye benzetmişlerdir. Tıkanma yaşansa bile pedal çevirmeye devam etmek gerekiyor” dedi.
‘KADINLAR BARIŞ İÇİN EYLEM PLANI HAZIRLAMALI’
Ardından konuşan Hak İnisiyatifi Başkanı Fatma Bostan Ünsal, eşitlik ve kapsayıcılık zemininde bir barış sürecinin geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Sürecin olgunlaşmasında medyanın önemine dikkat çeken Fatma Bostan Ünsal, "Görüşmelerde her iki tarafın da ana akım medya üzerinden bu konuların konuşabilmesi gerekir. Keşke daha önce bu sorunlar çözülmüş olsaydı. Kadınların barış süreçlerine eşit katılımını sağlayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) oy birliği ile kabul ettiği 1325 sayılı kararı bizler için çok önemli. Bizim hareket noktamız bu olmalı. Bu da eylem planlarının yapılmasını gerektiriyor. Türkiye bir eylem planı hazırlamıyor olabilir ama bizler barışı daha çok istediğimiz için bir eylem planı hazırlayabiliriz. Dünya barış deneyimlerinde Avrupa Birliği’nin çok etkisi oldu. Türkiye’nin ilişkilerini bu yönde kurması gerekiyor. Barışı destekleyecek hamleler yapılmalı” şeklinde konuştu.
‘GENÇLİĞİN AKTÖR OLMASI SAĞLANMALI’
Genç Barış İnşacıları Derneği üyesi Ekin Bayur da “Romanlarla, Suriyelilerle, göçmenlerle farklı alanlarda çalışmalar yaptık. Dayanak olarak BMGK kararlarını alıyoruz. Uluslararası referans olması sebebiyle ağlarda etkileşim sağladı. Gençlerin, barış görüşmelerine katılımı genel olarak mağdur ya da fail üzerinden bağı kuruluyor. Ancak biz gençlerin, politik aktör olarak görülmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Kürt Çalışmaları Merkezi adına konuşan Berfin Coşkun, yatıkları araştırma raporlarını paylaşarak, Kürt kadınların hem Kürt olarak hem de Kürt kadın olarak ayrımcılığa uğradıklarını tespit ettiklerini belirtti. Berfin Coşkun “Orta yaş grubunda toplanan bir siyaset ilgisi var. Genç Kürt kadınlarının 4’te 1’i siyasetle ilgileniyor. Bizim için en çarpıcı şey ise İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşamına çok içkin bir şey olmasına rağmen kadınların yarısına çoğu bunun ne olduğunu bilmiyor. Bilenler ise kendilerini feminist olarak tanımlıyor” dedi.
'KADINLARDAN MÜDAHALELER GELDİ'
Toplantının ikinci oturumu DİSA temsilcisi Hatice Demir’in moderatörlüğünde “Siyaset barışın neresinde” başlığında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) Milletvekili Elif Esen’in konuşmaları ile devam etti.
Oturumda ilk olarak söz alan DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit egemen erkek siyasete rağmen Kürt sorunun çözümü için kadınların bir araya geliyor olmasının önemli olduğunu vurguladı. Kadınları çok uzun süredir kamusal ve toplumsal alandan dışlandığını belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Kürt kadın hareketi ve Kürt özgürlük hareketi, Türkiye’nin en dinamik, faşizmin kurumsallaşmaması için mücadele en önemli iki mücadele başlığıdır. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’nin bir barış süreci deneyimi var. 2013- 2015 sürecinden çıkardığımız dersler var. Şunu gördük ki barış süreçlerine kadınların dahil edilmediğinde kalıcı ve toplumsal barışın gerçekleşemeyecek. Kadınların sürece müdahale edebilmesi için o dönemki İmralı Heyeti’ne kadın arkadaşımız dahil edildi. Hemen sonrasında Kadın Özgürlük Meclisi (KÖM) kuruldu. Bunlar kadınlardan gelen müdahalelerdi” dedi.
‘ZOR OLAN BAŞA ALINDI’
Abdullah Öcalan'ın en zor olanı en başa alarak silah bırakma çağrısı yaptığını kaydeden Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Süreci çok daha hızlı ve sağlıklı yürütmek istedi ama Türkiye kamuoyu ve siyaseti açısından bunun çok fark edilmediğini görüyoruz. AKP ile konuştuğumuzda da böyle olduğunu görüyoruz. 100 yıllık sorunun, 52 yıllık örgütün, 40 yıllı aşkın bir çatışmanın bir çağrıdan sonra kongre kararıyla kendini feshetmesinin siyasi ve tarihsel ağırlığını anlamayan bir yaklaşım var. Devlet ve AKP iktidarı istiyor ki PKK kendini feshetsin, silahları bıraksın, ancak biz demokratikleşmeyelim. İktidarda kalmaya devam edelim. Meselenin en büyük sorunlarından birinin bu olduğunu düşünüyorum. Kendi insafıyla, kendi siyasal ajandasına göre bir çözüm süreci istediğini gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. Şimdi ‘Bu nasıl olacak’ sorusu ise hepimizin sorusu olmalı. Nasıl olacak sorusunun ilk görüşmelerde Sayın Öcalan çok net kurdu. Meclisin dahil olması, muhalefetin dahil olması için muhalefet partilerine mektuplar yazıldı, partiler ziyaret edildi, görüşmeler gerçekleştirildi. Toplumsal mekanizmaların kurulması, muhalefetin sürecin aktif öznesi olması, meclisin sorumluluk almasıyla bu süreci iktidarın sınırlılığı ve ajandasından çıkarabiliriz” ifadelerini kullandı.
‘ARTIK BU SÜREÇ BARIŞA DÖNMELİ’
DEVA Partisi milletvekili Elif Esen ise hayatını kaybeden İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’i anarak “Kendisi barış tohumlarını ekti ve gitti. Bunun sorumluluğuyla sayın genel başkanımız ve bizlerin temel amacı barışın Türkiye’ye yayılması. Bir önceki sürece göre farklı bir süreç işleniyor. Temkinli bir iyimserlikle yaklaşıyoruz sürece. Net adımların, söylemlerin, sahiplenmenin olmaması bizleri tedirgin ediyor. Meclisteki diğer partilerin bu sürecin içinde olması ve destek sunması kolay bir şey değil. Ancak biz barışa inanıyoruz. Mecliste bir komisyonun kurulması önemli. Olabildiğince farklı kesimlerin burada temsil edilmesi gerekiyor. Birilerinin tarafsız şekilde çözüm için yeni öneriler getirmesi, yeni kapılar açması önemli. Dikkatle izliyoruz. Artık bu süreç barışa dönmeli” diye kaydetti.
Toplantı soru cevap kısmının ardından sonlandı.