Amed Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen "Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz" adlı tiyatro oyununun yazarı ve oyuncusu Volkan Çıkıntıoğlu, Olağanüstü Hal'in (OHAL) insanlar üzerinde yarattığı etkiyi ve oyuncu Barış Atay’ın "Sadece Diktatör" adlı oyununun birçok kentte yasaklanmasını değerlendirdi. Diyarbakır’daki insanların daha umutlu hareket ettiğini belirten Çıkıntıoğlu, OHAL nedeniyle buradaki insanların daha mutsuz olabileceğini düşündüğünü; ancak insanların çok metanetli ve soğukkanlı olduğunu söyledi. 

 

İstanbul’dan bakmakla buranın anlaşılmayacağını ifade eden Çıkıntıoğlu, “İstanbul’dan buraya bakmak daha dramatik bir durum. İnsan uzaktan biraz ön yargılı düşünüyor. Buradaki insanların OHAL ile baş edemediğini düşünüyorsun. İnsanlar bu sürecin altında kalıyor gibi düşünüyorsun ama şehrin havasından hissettiğim burası OHAL’e karşı daha umutlu hareket ediyor” diye konuştu.  

 

‘OHAL İNSANA KASVET BULAŞTIRIYOR

 

OHAL’deki baskının insanın ruh halinde kasvet ve bunalım yarattığını ifade eden Çıkıntıoğlu, “OHAL baskısı grip gibi insanlara bulaşıyor. İnsanlar daha az hayal kurmaya başlıyor. Yaptığın şeye yabancılaşıyorsun. Bu kadar büyük dertlerin olduğu bir ülkede ben ne yapıyorum? Ne işle uğraşıyorum? Kendimi mi kurtarıyorum? Kendimi mi bunun dışında bırakıyorum? Gibi sorular soruyorsun. Büyük zorluklar yaşanıyor. Örneğin ekonomik olarak daha az beklentin oluyor” dedi. 

 

‘OYUNUN MESAJI TÜM TÜRKİYE'YE ULAŞTI’

 

Barış Atay’ın "Sadece Diktatör" adlı oyununun birçok kentte yasaklamasına değinen Çıkıntıoğlu, bunun şaka gibi olduğunu belirtti. OHAL ile birlikte durumdan vazife çıkarmak isteyen valilerin ortaya çıktığını dile getiren Çıkıntığlu, “Ancak yasak kararı ile oyunun daha fazla reklamını yaptılar. Belirli bir izleyici karşısına çıkacak oyunu yasaklayarak tüm Türkiye’nin izlemesini sağladılar. Barış Atay’ın sahneye çıkamaması beni çok üzdü ancak Atay’ın vermek istediği politik mesaj tüm Türkiye’ye ulaştı” ifadelerini kullandı. 

 

‘HAYAT TEK BİR ŞEY ÜZERİNE KURULU OLMUYOR'

 

"Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz" oyununu mutluluk teması üzerine yazdığını kaydeden Çıkıntıoğlu, şöyle devam etti: “İnsanın kişisel mutluluğunu bir şey üzerinden veremezdim. Benim için hayat tek bir şey üzerine kurulu olmuyor. Parçalı bir şekilde olabilir. Topyekûn bir mutsuzluk ve bununla baş etmek yâda uğraşmak benim için mutluluğun veya huzurun kaynağı olur derken böyle bir insanın kafasının içi, rüyası ile gerçeği arasında Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz gibi garip bir hikâye çıktı. Yani özetle kendi mutluluğunu, kendi iç dünyanı bir anda ortaya çıkartacak anların yer aldığı bir hikâye oldu.” 

 

BİR MEŞRUTİYET FACİASI YAHUT GÜNDÜZLERİMİZ OYUNU

 

Minimalist çizgide ilerleyen oyunda sahnenin dekorsuz olması ve aksesuar olarak sadece birer sandalye kullanılması ise dikkat çekiyor. Oyun başladığında, birbirini tanımayan üç kişi kendilerini bir rüya oyununun içinde bulurlar. Bu üç adam aynı rüyayı gören üç farklı karakter midir? Tek bir insanın üç farklı yüzü müdür? Aynı insanın birer parçası mıdırlar? Gerçeklerle rüyalar iç içe geçerken karakterlerin hikâyeleri bir gizem bulutunun arkasından algılanmaya başlar. Oyun, "Ben’in gizeminin, benden ayrı bir ben olabileceği gibi felsefi soruları sorduğu bu rüya oyununda cevapları izleyiciye bırakıyor. Daha doğrusu önerdiği çok sayıda değişken çözümün dışında bir o kadar daha çözüm üretilebileceğinin altını çiziyor. Oyunda kişinin gittiği yolda nereye varacağı değil, yolculuğun kendisine işaret ediyor" diye konuştu.