RIHA - Suriye'de yeni bir sürece girilirken, küresel ve bölgesel güçler pastadan pay kapma telaşında. Kuzey ve Doğu Suriye'siz bir çözüm mümkün görünmezken, Alevi ve Hiristiyanlara dönük saldırılar yeni hükümete dair ipuçları vermeye başladı.
Suriye sahası, 2024 yılında en hızlı gelişmelerin yaşandığı bölgelerin başında geldi. ABD, İran, Rusya, İsrail, Türkiye ve birçok Körfez devletinin çıkar ve hesaplarının olduğu bölgede, 2011 yılında patlak veren çatışmalar bu yıl da kesintisiz bir şekilde devam etti. Yıl sonlarına doğru 61 yıllık Baas rejimi kısa bir sürede düştü, sahadaki haritanın renkleri hızlıca değişti, bölgede yeni bir tablo ortaya çıktı.
SAVAŞ VE YOKSULLUK
Suriye'nin birçok kentinde, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlerin yaraları sarılmadı. Yaşanan tahribat olduğu gibi dururken, üstüne çatışmalar ve saldırılar nedeniyle birçok yerleşim yeri de harabeye dönüştü.
Savaş ve çatışmalar nedeniyle yoksulluk derinleşti. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2023 tarihli inceleme raporunda, Suriyelerin yüzde 90’ının yoksulluk sınırının altında kaldığı belirtildi. Ekim 2023’te başlayan ve giderek şiddetlenen İsrail-Filistin savaşının da etkisiyle buradaki yoksulluk daha da arttı.
'KATİL ESAD'A DİYALOG ÇAĞRILARI
Suriye'deki savaşa ilk süreçten bu yana doğrudan müdahil olan Türkiye, yıl içerisinde paramiliter grupları beslemeyi, rejim ile Kuzey ve Doğu Suriye karşı savaştırmayı sürdürdü. Diğer yandan AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçmiş yıllarda "katil" olarak nitelendirdiği Beşar Esad'a dönük "ılımlaşma" politikası yürüttü. Erdoğan, İran ve Rusya'nın etkisindeki Esad'a sık sık “aynı masaya oturalım” çağrısında bulundu. MHP de Erdoğan'ın çağrılarına destek verdi. Esas ve ekibi, söz konusu çağrılara karşı Türkiye'den, kontrolündeki bölgeleri boşaltmasını şart koştu. Ayrıca silahlı grupların lağvedilmesini istedi.
İDLİB’TE AYAKLANMA
Erdoğan'ın 28 Haziran'da "Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıysak yine yapabiliriz. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Biliyorsunuz ailece görüşmeye varana kadar Sayın Esed'le geçmişte nasıl yaptıysak yeniden yapmamamız için bir sebep yok" ifadelerini kullanması tepkilere neden oldu. Türkiye'ye bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO) ve diğer paramiliter gruplar, söz konusu mesaj sonrası ayaklandı. Efrîn, Mare, El-Bab, Ezaz, El Rai ve İdlip'de Türkiye'nin üslerine saldırılar düzenledi. Türk bayrakları indirilirken, Türk plakası olan araçlar hedef alındı. Türkiye ise buna karşı bölgeye yeni askeri sevkiyatlar gerçekleştirdi.
Erdoğan, 11 Kasım’da Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi'nin aile fotoğrafında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile aynı karede yer aldı. Erdoğan, ziyaret sonrası 13 Kasım’da, "Ben hala Esed’den umutluyum" açıklaması yaptı. Erdoğan'ın istediği "yakınlaşma" gerçekleşmezken, 26 Kasım'dan sonra bölgede başka bir tablo ortaya çıktı.
İSRAİL SALDIRILARI
İsrail, Gazze şeridine dönük saldırılarının ardından yönünü Lübnan’a çevirdi. İran’ın Ortadoğu’daki varlığını bitirmek üzerine politika yürüten İsrail, Lübnan’da Hizbullah’ı hedef aldı. Hizbullah lideri Nasrallah’ın da dahil olduğu tüm üst kademedeki isimler öldürüldü. İsrail, 27 Eylül'de Lübnan ile ateşkes imzaladı. İsrail, bu süreçte Suriye’ye dönük saldırılarını da sürdürdü.
SOHR'a göre; İsrail'in 26 Eylül-26 Kasım arasında gerçekleştirdiği saldırılarda, 199 Şam askeri öldü, 129 asker yaralandı. Ayrıca 11’i çocuk, 12’si kadın olmak üzere 41 sivilin katledildiği ifade edildi.
Suriye, bu saldırılara karşı tepkisiz kaldı. Rejimin ayakta kalmasını sağlayan İran’ın Ortadoğu’da aldığı ağır darbeler ile Rusya’nın Ukrayna savaşında yaşadığı yıpranmışlık, bu durumun temel sebepleri olarak gösterildi.
26 KASIM SONRASI: REJİM ÇÖKTÜ
Esad rejimi, iç savaşın patlak vermesinin ardından 2016 yılında Rusya’nın desteğiyle Halep’te "zafer" kazanmıştı. Bu durum, 2024 yılına kadar devam etti. Suriye'de Esad rejimini ayakta tutan kolonların (Rusya ve İran) çatırdaması, küresel güçlerin bölgeye dair planları sonrası 61 yıllık Baas rejimi de çöktü. Birleşmiş Milletler'in (BM) “terör” listesinde yer alan Heyet Tehrir el-Şam (HTŞ), 27 Kasım'da İdlib’ten Halep’e ilerlemeye başladı. HTŞ, kısa bir sürede Şam'a ulaştı, 8 Aralık’ta Baas rejimi çöktü.
KUZEY VE DOĞU SURİYE'NİN 1 YILI
Küresel ve bölgesel güçlerin Suriye'ye dönük müdahalelerinde gündeme gelen konuların başında Kuzey ve Doğu Suriye geldi. Kürtlerin öncülüğünde bir araya gelen farklı halklar ve inançların uzun yıllardır bir arada yaşadığı Kuzey ve Doğu Suriye, 2024 yılında özellikle Türkiye'nin hedefinde oldu.
Erdoğan, yıl içerisinde Esad'a yaptığı çağrılarda, kurulacak "ortak masada" hangi konuların tartışılacağını belirtmedi. Ancak iktidar yanlısı medya ve hükümetten birçok isim, olası bir görüşmede Kuzey ve Doğu Suriye'nin pazarlık konusu yapılacağını sık sık dile getirdi.
TÜRKİYE VE ŞAM SALDIRILARI
Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük tehditleri hiç son bulmazken, özellikle paramiliter grupların kontrolündeki Efrîn'de katliam, insan kaçırma, tecavüz ve taciz hep gündeme geldi. Raporlara göre Efrîn'de, son 6 yıl içerisinde 10 bin 332 kişinin kaçırıldı, 463 kişi katledildi, 142 kadının cinsel saldırıya uğradı. Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü, konuya dair hazırladığı raporlarını Uluslararası Af Örgütü'ne ve diğer uluslararası insan hakları kuruluşlarına gönderdi.
Türkiye, yılın ilk 10 ayında Özerk Yönetim bölgelerine 2 büyük hava saldırısı gerçekleştirdi. Alt yapı, tahıl ambarları, elektrik tesisleri ve hizmet kurumları hedef alındı. Birçok sivil katledildi. Suriye İnsan Hakları Örgütü’nün 10 Aralık’ta açıkladığı raporda, 2024 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’de sivillere yönelik işlenen ihlallerde 162 kişinin katledildiği, 194 kişinin de yaralandığı belirtildi.
Şam'a bağlı gruplar da sık sık Kuzey ve Doğu Suriye yönetimindeki bölgeleri hedef aldı. En son Şam'a bağlı Difa El Wetani grubu, 9 Ağustos'ta Dêrazor kentini hedef aldı. Dêrazor’un farklı noktalarında günlerce çatışma yaşandı. Saldırılarda aralarında 6 çocuğun da olduğu 13 kişi yaşamını yitirdi. Aşiret ve kanaat önderleri, yaptıkları açıklamada, Demokratik Suriye Güçleri’ne (QSD) desteklerini dile getirdi.
DAİŞ BİLANÇOSU
Özerk Yönetim'e dönük saldırılar, bölgede DAİŞ'e güç verdi. Bölgede DAİŞ'e karşı verilen mücadele sekteye uğradı. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), DAİŞ'in 2024 yılının ilk 6 ayında Suriye ve Irak'ta 153 saldırı düzenlediğini açıkladı.
SOHR, DAİŞ hücrelerinin Şam hükümetinin kontrolündeki Suriye çölünün farklı bölgelerinde saldırılarının devam ettiğini kaydetti. SOHR, Kasım ayına kadar Şam hükümetinin kontrolünde bulunan Dêrazor, Reqa ve Humus çölünün farklı bölgelerinde 208 çatışma ve saldırı gerçekleştiğini, bunun sonucunda DAİŞ'in 585 kişiyi öldürdüğünü açıkladı.
Kuzey ve Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri, 4 Kasım'da "Kalıcı Güvenlik Operasyon Odası" kurdu. Cizre Kantonu’ndaki Hol Kampı'na operasyon başlatıldı. 7 Kasım’da hamlenin tamamlandığını duyuran Operasyon Odası Güçleri, Hol kentinden Irak sınırına, Til Hemîs’ten, Hesekê ve Şedadê’ye doğru başlatılan hamlenin tamamlandığını duyurdu. Hamlede 50’den fazla DAİŞ'linin yakalandığı ve çok sayıda silah ve mühimmata el konulduğu açıklandı.
MİNBİC'E SALDIRI
26 Kasım sonrası gelişmelerde Esad rejiminin son bulmasıyla birlikte Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik yeni bir saldırının startı verildi. Bölgedeki gelişmeleri fırsat bilen Türkiye ve bağlı SMO, Özerk Yönetim kontrolündeki bölgeleri işgal etmeye koyuldu. Çembere alınan Şehba ve Til Rifat, sivillerin katledilmemesi üzerine tahliye edildi. Paramiliter gruplar, 6 Aralık’ta Minbic’e saldırı başlattı. QSD güçleri, burada da sivil kayıpları engellemek amacıyla Tişrîn Barajı ve Qereqozaq Köprüsü'ne çekildi.
KOBANÊ'YE TEHDİT
Minbic'teki belirsizlik devam ederken, çatışmalar Tişrîn Barajı ve Qerekozaq Köprüsü’nde yoğunlaştı. Türkiye ve SMO, tüm saldırılarına rağmen bölgede ilerleyemedi. Aksine büyük kayıplar verdi. Saldırıların şiddetlendiği ve Kobanê'ye sıçratılmaya çalışıldığı süreçte, koalisyon güçleri aracılığıyla ateşkes anlaşmaları için Türkiye ile görüşmeler yapıldı. QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî, 17 Aralık'ta “Suriye genelinde kapsamlı bir ateşkes sağlanması yönündeki kararlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz. Bu kapsamda, Kobanê şehrinde güvenlik güçlerinin ABD gözetimi ve varlığı altında yeniden dağıtılmasıyla birlikte askerden arındırılmış bir bölge kurulması için teklif sunmaya hazır olduğumuzu duyuruyoruz. Bu girişim, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermeyi ve bölgede kalıcı istikrarı sağlamayı hedeflemektedir" açıklaması yaptı.
2 GAZETECİ KATLEDİLDİ
Türkiye, ateşkesi kabul etmedi. Çatışmaları şiddetlense de bölge QSD kontrolünde kaldı. Çatışmalar sırasında çok sayıda sivil katledildi. Buradaki yaşananları aktaran gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık’ta üzerinde “basın” yazan araçlarıyla Sırrın beldesi yakınlarında Türkiye’nin hava aracı saldırısı sonucu katledildi.
Baraja dönük saldırılar nedeniyle Kobanê'de yurttaşlar günlerce elektriksiz kaldı. Türkiye, ayrıca Kobanê kentini kuşatmaya çalıştı. Özerk Yönetim, yaşanan durum karşısında seferberlik ilan etti. Kobanê kent merkezi başta olmak üzere birçok yerde saldırılara karşı halk ayaklandı.
Bölgede çatışmalar halen şiddetli bir şekilde devam ediyor. QSD, en son Kobanê-Minbic sınırında yeni bir hamle başlattı. Birçok köy ve yerleşim yeri özgürleştirildi.
SALDIRILARA KARŞI İNŞA SÜRDÜ
Türkiye, rejim, paramiliter gruplar ve DAİŞ saldırılarına karşı Kuzey ve Doğu Suriye'deki inşa çalışmaları da aralıksız bir şekilde devam etti. 12'nci yılına giren Rojava Devrimi sürecinde Özerk Yönetim, toplumsal ve siyasal alanda pek çok adım attı. Özerk Yönetim, 2023'te Toplumsal Sözleşmenin kabulü ardından Kadın Sözleşmesi hazırlığına başladı.
11 Haziran'da yerel seçimler yapılmak istendi. Ancak saldırılar nedeniyle seçimler ileri bir tarihe ertelendi.
SURİYE'NİN GELECEĞİ
2024 yılının sonunda yaşanan gelişmelerle birlikte Suriye'de yeni bir döneme girildi. Bölgenin nasıl şekilleneceğine dair belirsizlik sürüyor. Ulus devletler, halen “terör” listelerinde yer verdikleri HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed el-Colani ile görüşmek için sıraya girdi. Türkiye, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ziyaretiyle sıcak temasta bulunan ilk ülke oldu. Daha sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, Şam'ı ziyaret etti. Hemen ardından el-Colani için konulan para ödülü kaldırıldı. İngiltere, Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok devletin de bölgeyi ziyaret etmesi bekleniyor. İsrail, bu süreçte, kritik önemde olan Golan Tepeleri'ne konumlandı.
El-Colani, Mart ayına kadar görevini sürdürecek bir geçici hükümet kurdu. Ancak farklı bölgelerde patlak veren ayaklanmalar, bu durumu değiştirebilir. Özellikle Aleviler ve Hristiyanların yoğun yaşadığı bölgelerde son 25 Aralık'tan bu yana protesto eylemleri başladı. Protesto eylemlerinde sık sık "Biz bir din devleti değil, demokrasi istiyoruz", "Özgür, uygar Suriye" ve "Suriye halkı birdir" mesajları verildi. Yeni hükümete bağlı paramiliter grupların protesto eylemlere yanıtı ise, silahlı saldırı oldu. Birçok kişi saldırılarda katledildi.
Yeni hükümetin, Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelerle nasıl bir ilişki kuracağı henüz bilinmiyor. Özellikle İsrail ile kurulacak ilişki merak ediliyor. Yine yıl başında ABD'de başkanlık koltuğuna oturacak Donald Trump yönetiminin, yeni hükümet ile nasıl bir diyalog geliştireceği merak konusu.
Yeni hükümetin ilanından sonra yaşananlara bakıldığında, her bir ülkenin "Suriye pastasından" pay kapma telaşında olduğu görülüyor. Türkiye'nin başlıca hedefi, Kuzey ve Doğu Suriye'deki Kürt kazanımlarını ortadan kaldırmak. Son saldırılar da buna dair yorumlanıyor. Ancak küresel güçlerin Türkiye'ye ne kadar olur vereceği belirsiz.
ÖZERK YÖNETİM'DEN DİYALOG ÇAĞRISI
Özerk Yönetim, eski rejim ile kuramadığı diyalog zeminideki ısrarını sürdürüyor. Özerk Yönetim, Türkiye'nin saldırılarına karşı duracağı mesajını her platformda dillendiriyor. QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî, birçok kez sorunların diyalog yoluyla çözülmesi için çağrı yaptı. Özerk Yönetim, ayrıca yeni hükümet ile diyaloğa açık olduklarını açıkladı. Bu noktada Kürt partileri de birlik çalışmalarını hızlandırdı.
Son tahlilde ülkenin geleceğine dair belirsizlik koyulaşırken, birçok taraf sık sık Kuzey ve Doğu Suriye'siz bir çözümün mümkün olmayacağına vurgu yapıyor.
Yarın: İmralı
MA / Ceylan Şahinli