AMED - Kürt kadın mücadelesinin teoride kalmayıp pratikte yaşam bulması nedeniyle dünya kadınlarında karşılık bulduğunu belirten TJA’lı Hülya Alökmen, “Ortaya konulan yolun, umuda dair bir perspektifi var” dedi.
Kadınların erkek egemen sisteme karşı direnişini simgeleyen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Amerika’nın New York kentinde haklarını talep ettikleri için katledilen kadınları anmak amacıyla 1910 yılından bu yana özgürlük ve eşitlik mücadelesinin yükseltildiği bir gün. Türkiye'de 1921 yılında başlayan eylem ve etkinlikler, 1975’den sonra yaygınlaşmaya başladı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından etkilenerek, "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir eylem ve etkinlik yapılmazken, 1984'ten itibaren kadın örgütleri her yıl çeşitli eylem ve etkinliklerle alanlarda olmaya devam ediyor.
Her yıl dünyanın dört bir yanından milyonlarca kadının alanlarda buluştuğu bir güne dönen 8 Mart, Kürt kadın hareketi için hem cins hem de ulus mücadelesinin yükseltildiği bir gün olarak önem kazanıyor. Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) aktivisti Hülya Alökmen ile 8 Mart ve kadın mücadelesinin geldiği aşamaya dair konuştuk.
KÜRT ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNDE KADIN
Kürt ulusal mücadelesinin diğer ulusal mücadelelerden farklı olarak kadının özgürleşmesini esas aldığını belirten Hülya Alökmen, “Dünyanın farklı örneklerinde görüyoruz. Kadınların güçlerinden, her türlü desteklerinden yararlanırlar ama erkek egemen zihniyet bir merhaleye ulaştıktan sonra kadınları yine evlerine gönderme gibi bir pratikleri olur. Ancak Kürt demokratik siyaseti, dönemsel olarak kadınları yanına alma değil, mücadelenin merkezine koyarak, ‘Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez’ paradigmasıyla mücadeleyi bugüne kadar getirdi. Bu, 90’lardan bu yana 8 Mart alanlarında anlamını buldu” diye belirtti.
KÜRT KADINLAR YOL GÖSTERİYOR
Kürt Kadın Hareketi’nin verdiği mücadelenin dünya kadınlarında bu kadar karşılık bulmasının nedeninin yaşamdaki pratik olduğunu söyleyen Hülya Alökmen, yaşamın her alanında geliştirilen örgütlülükle egemen iktidarın zayıflatıldığını dile getirdi. Hülya Alökmen, “En son İran’daki ‘Jin, jiyan, azadî’ ayaklanmasında da gördük. Bu anlamda Kürt kadın mücadelesinin sadece teoride değil, pratikte de olması dünya kadınlarının dikkatini çekmiştir” dedi. Kürt kadınların ortaya bir sistem önerisi koyduğunu belirten Hülya Alökmen, “5 bin yıllık egemen erkek zihniyetinden bahsederken, bu konudan mustaripken, bu konuda bir sürü mağduriyet yaşarken buna itiraz ediyoruz, istemiyoruz ama yerine ne koyuyoruz meselesi var. Kadının üretiminin, tarihinin çalındığını görüyoruz. Kürt kadınlar, bunların tekrardan teslimi için çaba gösteriyor. Bunları bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Kürt kadınların itiraz etmekle kalmayan aynı zamanda önüne koyduğu perspektifi hayata geçirme, bunun için mücadele eden bir özelliği var. Dünya kadınlarından feyz alındı. Bugüne kadar gelmiş bir deneyim birikimi var. Kürt kadınlar dünya kadınlarıyla da farklı farklı platformlarda bir araya gelirken, o platformlarda kendi sözlerini söyleyebildikleri için, ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı o dönemlerde de atılmaya başlandı. Çünkü ‘Jin, jiyan, azadî’ dediğimiz aslında Kürt kadın hareketinin kendini somutlaştırdığı bir slogandır” ifadelerini kullandı.
KADINLARIN EN BÜYÜK KAZANIMI
Kadınların hala birçok sorunla yüz yüze olduğuna dikkati çeken Hülya Alökmen, şöyle devam etti: “Ama bunu şöyle görmek gerekiyor; örgütlü gücünü ortaya koyabilen, örgütlü gücüyle kendini var etmeyi bilen kadın profili de var. Var olan hayata itiraz eden kadınlar var. Kürt kadın hareketinin ortaya koyduğu bir yol, o yolu takip etme anlamında bir umut yeşertme, kadınların inanabileceği, ‘çözümü burada bulacağız’ diyebileceği bir perspektif var. En büyük kazanım bu. Kürdistan ve tüm dünya kadının hala mücadele edeceği, karşı duracağı çok şey var. Dünyanın her yerinden kadınlar 8 Mart alanlarında olacak. Birçok merkezde miting ve şölenler düzenlenecek. Slogan çerçevesinde, kadın kırımına karşı isyanımızı hem büyüteceğiz hem de özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz.”
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel