SILÊMANÎ - NADA’nın Silêmanî’de gerçekleşen 1’inci Kongresi’nin ilk günü yoğun tartışmalarla sona erdi. Kongre, 17 Mayıs’a kadar devam edecek.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA) 1. Kongresi bugün saat 10.00’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Silêmanî kentinde başladı. Kongrenin panellerle devam eden 2. Oturumunun ardından ilk günü sona erdi. “Kadın Devrimi ile Demokratik Topluma Doğru” şiarıyla gerçekleştirilen kongrede, Kürdistan ve dünyanın dört bir yanından kadın kurum temsilcilerinin açıklamaları okundu. KJK, TAJÊ, Afgan kadınlar, PJAK Kadın Meclisi, kongrede mesajlarını okudu.
ANACIL TOPLUM MİRASI
“Anacıl Toplum ve Mirası” başlığı ile sunumunu yapan Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu üyesi Rojda Yıldız, şunları söyledi: “Aslında ilk oturumda çokça Ortadoğu, Afrika ve dünya genelinde kadın kırımı ve bu kırımın yaşanmasında ulus devlet ve kapitalizmin etkisinden bahsedildi. Kadına yönelik şiddet, daha köklü ve daha derin tartışmak gerekiyor. Kapitalizm ve ulus-devlet zihniyeti kadın ve toplumun yarattığı ilişki biçimlerinde büyük tahribat yarattı. Ancak tarih içinde mitoloji, felsefe, bilim gibi alanlar da kadın aleyhine yorumlardan oluşmaktadır. Bugün taşıdığımız kadın kimliği bu yapılardan arınmış değil.
Ortadoğu, Afrika coğrafyası toplumsallaşmanın ortaya çıktığı bir coğrafyadır. Birçok toplumsal değeri de samimi ve dürüst şekilde yaşıyor. Bugün burada olma sebebimiz de nasıl bir toplum, nasıl bir ilişki biçimi gerekiyor sorularına cevap olmaktır. Jineoloji uzunca bir süredir, kapitalizm ve kapitalizmin modernizmine büyük eleştiriler getiriyor. Bugünün bilgileriyle toplum ve doğayı tanımlamak eksik ve yanılgılı kalacaktır. Toplumsallık çok eski bir olgudur. Bugün bu toplumsallığın etrafında başka bir yaşam örgütlendiğini görüyoruz. Ortadoğu’da bir savaş gerçekliği var. Savaş, toplumsallıktan çok sonra ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan gelişmeler, savaş ve barışı olduğu gibi kadın ve erkeği de yeniden tanımlamayı gerektiriyor.
YENİDEN ŞEKİLLENDİREBİLİRİZ
Arap coğrafyasına hakim değilim ancak Kürdistan coğrafyasında kadının ürettiği hiçbir bilginin değeri yok. Nasıl oluyor da yaşamı üreten ve ören kadın, bugünkü kadın gerçekliğine dönüştü? Bugün burada olma isteğimiz, geçmişe duyulan o kolektif özgürlüğe meyilli bir yaşamın dışında değil. Hepimiz bugünlere bunları düşünerek geldik. Toplumsallık fikrinin baskın olduğu topraklarda, bu kültürün fark etmeden birer taşıyıcısı olmamızın somutudur. Tanrıçalık kültürü tahribata uğradı. Bunları geçmişin getirdiği kolektif kültürü, mücadelemizin içinde yeniden şekillendirebiliriz.”
‘KADINLAR ANLAMLARINDAN UZAKLAŞTIRILMAK İSTENİYOR’
“Kadınların Toplumsal-Kültürel Varlığı Yaşatma ve Geliştirmedeki Rolü” başlığıyla Doğu Kürdistanlı Besî Şamarî sunumunu yaptı. Besî Şamarî, Farsça yaptığı sunumunda şunları söyledi: “Kadınlar anlamlarından uzaklaştırılarak bir materyal gibi lans ediliyorlar. Kadınlar yaratıcı değilmiş, bir şey üretemiyormuş gibi algı yaratılıyor. Bir anne çocuğunu anadiliyle büyütmüyorsa, bir öğretmen geçmiş değerleri yeni çocuklara aktarmıyorsa, bir kadın ‘ben kültür taşıyıcısı değilim, ben tarihin kurucusuyum’ diyemiyorsa ciddi bir toplumsal sorun var demektir. Kadınlar, toplumun, ailenin ve halkların temel yapı taşıdırlar. Kadınlar kendi doğaları çerçevesinde her zaman güçlü adımlar atmalı. Toplumu değiştirecek olan onlardır. Abdullah Öcalan, bu konuda yeni bir kültür, yeni bir perspektif sunuyor. Kürtlerin lideri, PKK’nin kurucusu ve devrimci Abdullah Öcalan, bu konuda birçok görüş geliştirdi.
‘KADINLAR MÜCADELE BAYRAĞININ TAŞIYICILARIDIR’
Şunu söylemek istiyorum; Abdullah Öcalan’ın bir sözüdür: Kadınlar tarihin ilk kolonileridir. Devletler ve toplumlar kolonize edilmeden önce kadınlar erkekler eliyle kolonize edildi. Bu şekliyle kadınlar kolektif yaşamdan uzaklaştırıldı. Dil, konuşmak için geliştirilen bir madde değildir. Dil, bir toplumun gerçekliğidir. Ataerkil sistemin dili, kontrol, yönetme ve hükmetme üzerine kuruludur. Demokratik Ulus teorisinde kadınlar önemli bir yere sahiptir. Direnişlerde kadın özgürlüğü temel alınmazsa yeni yaşam inşa edilemez. Yeni yaşam ancak kadın özgürlüğü ile inşa edilebilir. Öcalan, kadınların kültürel taşıyıcı ve koruyucu rolüne dikkat çekmiştir. Kültürü taşıyan ve koruyan devletler değildir, kadınların kendisidir. Şimdi Gazze’de, Sudan’da, insanların nasıl öldürüldüğünü görüyorsunuz. Şengal’de 5 bin kadın katledildi. Şimdi Şengal kendi öz savunmasını yapabilecek kadar güçlü. Ortadoğu’da kadınlar mücadele bayrağının taşıyıcılarıdır.
‘DÜNYA HIZLICA DEĞİŞİYOR’
“21. yy. Kadın Mücadelesi Düzeyi-Zorluklar ve Fırsatlar” başlığıyla Lübnanlı sendika temsilcilerinden Xedîce El-Huseynî sunumunu yaptı. Xedîce El-Huseynî, sunumunda şunları söyledi: “Toplumsallığı ve kadın mücadelesini birbirinden ayıramayız. Kadınlar zira toplumun tüm gelişmelerinden, toplum da kadınların tüm değişimlerinden etkileniyor. Dünya hızlıca değişiyor ve hala değişimler yaşanıyor. Kadın mücadelemizde bizler ülkemizde 2011’e kadar da arka plana itiliyorduk. Kadınlar evcilleştirilmek, evlere hapsedilmek isteniyordu. Bizler kadın mücadelesine DAİŞ çetelerine karşı savaşan kadınların mücadelesinde gördük. Gazze’de gördük. Güney Lübnan’da kadın mücadelesine birtakım fotoğraflarda tanıklık ettik. En genel sorunlardan biri de aslında aile içi erkek şiddeti ve namus adı altında gerçekleştirilen katliamlar. Bizler de bunlara karşı mücadele ediyoruz.”
‘GÜNEY KÜRDİSTAN’DA KÜRT KADIN GERÇEKLİĞİ’
“Güney Kürdistan’da Kürt Kadın Gerçekliği Kürdistan” başlığıyla Kadınlar Birliği üyesi Kinêr Abdullah sunumunu yaptı. Kinêr Abdullah, sunumunda şunları söyledi: “Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nda kadınların temsili 2018 yılına kadar en düşük düzeyindeydi. Daha sonra ilk kez bir kadın parlamento başkanı olarak seçildi. 2005 yılında kadın temsili oranının yüzde 25’in altına düşmemesi yönünde karar alındı, bu oran 2009 yılında yüzde 30’a çıkarıldı. Ancak dokuzuncu kabinede 22 bakandan sadece 3’ü kadındı. 2005 yılında Kürdistan Bölgesi’nde il meclisi seçimleriyle birlikte kadınlara yüzde 0 kota belirlendi. Ne var ki siyasi partiler içinde – 15 parti bulunmasına rağmen – hiçbir parti liderinin ya da yardımcısının kadın olmaması üzücü bir durumdur. Hukuki açıdan halen kendi anayasamız bulunmamakta; temel dayanağımız İslam esasına göre yazılmış Irak Anayasası’dır. Bu da kadınların önünde bir engel teşkil etmektedir. Her ne kadar Kürdistan Bölgesi’nde çok eşlilik yasaklanmış olsa da erkekler Irak mahkemelerinde çok eşlilik evliliklerine başvurabilmektedir. Bir diğer sorun da mahkemelerdir. Mahkemeler çoğu zaman dosyaları adil bir şekilde ele almamakta, farklı yasaları ya da çeşitli gerekçeleri kullanarak kadın haklarını ihlal etmektedir. Tüm bu engeller, Kürdistan’da anayasa eksikliği, ataerkil zihniyet, adaletsiz mahkemeler ve daha birçok etken, günümüzde de devam etmekte ve süregelmektedir.”
NADA’nın gerçekleştirilen 1. Kongresi ilk gününde iki oturumla kadın sorunlarını ele aldı.
Kongre, yarın saat 10.00’da ikinci gününde farklı tartışmalarla sürecek.