AMED - Amed’te İnsan Hakları Haftası kapsamında yapılan yürüyüşte Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dikkat çekilerek, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden kaynaklı yaşanan ihlallerin giderilmesi gerektiği belirtildi.
Amed’de bulunan sivil toplum örgütleri, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası nedeniyle, “Barış insan haklarıyla mümkündür” şiarıyla Şêx Seîd Meydanı’nda bir araya geldi. Kürtçe ve Türkçe, “Barış insan haklarıyla mümkündür” pankartı ardından kitle Amed’te eski cezaevinin bulunduğu Saray Kapı’ya kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüşte, “Jin, jiyan, azadî”, “Em şer naxwazın, aşitiye duxwazın”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” sloganları atıldı. Alkış ve zılgıtlarla gerçekleştirilen yürüyüşte, beyaz tülbentli anneler en önde yer aldı.
Yürüyüş sonrası 63 sivil toplum ve meslek örgütünün imzasının yer aldığı basın metni okundu. Açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz okudu.
Dünya genelinde devam eden savaş ve çatışma halinin ağır insan hakları ihlallerine neden olduğuna dikkat çeken Yılmaz, yaşanan bu “vahim tablo” karşısında Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzenin hala kurulamadığını belirtti.
‘KÜRT MESELESİ ÇÖZÜLMELİ’
İnsan hakları ve demokrasi krizinin en önemli sebeplerinden birinin de 100 yılı aşkın süredir devam eden Kürt meselesi olduğunu dile getiren Yılmaz, bu sorunun çözümü için başlatılan sürecin başarıya ulaşması için tüm desteklerini vereceklerini söyledi. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dikkat çeken Yılmaz, “Kürt Meselesinin çözümü için şimdiye kadar atılan adımları olumlu bulmakla birlikte, özellikle devlet tarafından daha cesur adımların atılması süreci daha ileri bir aşamaya götürecektir” dedi.
‘MEZAR YERLERİ AÇIKLANMALI’
Kürt meselesinin çözümüne katkı sağlayacak en önemli hususlardan birinin, Türkiye’de yargının bağımsızlığının sağlanması olduğunu vurgulayan Yılmaz, Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen ihlal kararlarının iç hukuk tarafından uygulanmasının, yurttaşların adalet ve hukuka olan güvenini sağlayacağına dikkat çekti. Sivil bir anayasanın yapılması gerektiğini belirten Yılmaz, Kürt meselesinin demokratik çözümü konusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için TBMM’ye önemli rol düştüğünü söyledi. Yılmaz, “Bu kapsamda başta Şêx Seîd, Seyîd Rıza ve Said-i Kurdî olmak üzere mezar yerleri bilinmeyen tüm yurttaşların mezar yerleri açıklanmalıdır. Özellikle 90’lı yıllarda devlete bağlı paramiliter güçler tarafından işlenen zorla kaybetme ve faili meçhul cinayetler aydınlatılmalıdır. Zorla kaybedilen yurttaşların mezar yerleri açıklanmalı, failler işlemiş oldukları insanlığa karşı suçlardan dolayı yargılanmalıdır” dedi.
‘İNFAZ KANUNU DEĞİŞMELİ’
Türkiye’de 2025’de ifade özgürlüğü, işkence ve kötü muamele yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı, basın özgürlüğü ile seçme/seçilme hakkının yoğun ve sistematik bir biçimde ihlal edildiğine dikkat çeken Yılmaz, İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishane Komisyonu’nun verilerine göre Türkiye cezaevlerinde 335’i ağır olmak üzere en az bin 412 hasta tutuklunun sağlık hakkından yoksun şekilde cezaevlerinde tutulduğunu sözlerine ekledi. Yılmaz, “Bu konuda yaşanan krizin aşılması için infaz kanunun evrensel insan hakları standartlarına göre değiştirilmesi ve ATK’nın nihai karar verici merci olmaktan çıkarılması gerekmektedir” diye konuştu.
‘421 KADININ YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLDİ’
Türkiye’de 2025 yılında şimdiye kadar en az 421 kadının yaşam hakkının ihlal edildiğine değinen Yılmaz, “Kadınların maruz bırakıldığı hak ihlallerinin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için İstanbul Protokolünden çekilme kararı geri alınmalı, 6284 sayılı kanun etkin bir şekilde uygulanmalıdır” diye belirtti.
Çocuklara yönelik ihlallere de dikkat çeken Yılmaz, “İnsan hakları savunucuları olarak, çocuk haklarının korunmasının en temel şartlarından biri olan Kürt Meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü talebimizi bir kez daha yineliyoruz” diye konuştu.
Yılmaz son olarak şunları söyledi: “10 Aralık İnsan Hakları günü vesilesiyle yaptığımız bu açıklama ile coğrafyamızda yaşanan zorlu süreç içerisinde insan hakları, barış ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitiren her bir arkadaşlarımızı saygı ve minnetle andığımızı belirtmek istiyoruz.”
Açıklama alkışlarla son buldu.
