MANİSA - Madde bağımlılığının toplumsal sebeplerden ortaya çıktığı ifade edilen "Bağımlılık değil yaşam" konulu panelde konuşmacılar, bağımlılığa karşı örgütlü mücadele çağrısı yaptı.
İzmir Bağımlılıkla Mücadele Platformu, Manisa'nın Şehzadeler ilçesinde bir taziye evinde "Bağımlılık değil yaşam" konulu panel düzenledi. Panelde konuşmacı olarak Psikolog/Platform üyesi Hülya Tulgar, platform üyesi Dilan Toprak ve Erhan Morkoç yer alırken, moderatörlüğünü Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Manisa İl Yöneticisi Avukat İsmail Terut gerçekleştirdi. Panelin gerçekleştiği salona "Uyuşturucuya, çeteleşmeye ve yozlaşmaya hayır" pankartı asılırken, panele DEM Parti Manisa il ve ilçe örgütleri, Barış Anneleri'nin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Panel konuşmaları, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için durulan saygı duruşunun ardından başladı.
Panelde ilk olarak konuşan Dilan Toprak, bağımlılığın gelişmesinde devlet politikalarının etkili olduğunu belirterek, bağımlılığın çocukluk döneminde nasıl geliştiğini aktardı. Çocuğun ekonomik ve diğer ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı noktasının önemine değinen Dilan Toprak, karşılanmadığında çocukların duygusal olarak zedelendiğini söyledi. Ailenin denetim politikaları, akran çevresinde dışlanma durumlarına dikkat çeken Dilan Toprak, "Bu noktada biz şunu önemsiyoruz; kimseyi suçlamadan devlet nasıl bir politika izliyor bunu görmeye çalışıyoruz. Suçlayıcı bir dil kullanmak yerine kapsayıcı bir dil kullanmaya çalışıyoruz. Devlet politikalarına da bakmamız gerekiyor. Çocuklar devlet politikalarından dolayı yapısal şiddette maruz kalıyor. Çocuklar etkileniyor ama öyle bir grup var ki daha çok etkileniyor. Kürdistan coğrafyasındaki çocuklar bundan çok etkileniyor. Anadillerinde eğitim görememek, kültürün dışlanması sürekli bunun üzerinden politikalar üretiliyor" dedi.
'POLİTİK BİLİNCİ OLAN GENÇLERDE BAĞIMLILIK DÜŞÜK'
Yapısal şiddettin çocuklarda bıraktığı etkiye dikkat çeken Dilan Toprak, "Bir sürü çocuk bu politikaların hedefinde ama neden bazıları bağımlı olup bazıları olmuyor? Bunun sebeplerine bakmak lazım" dedi. Yapısal şiddetin çeşitlerinden bahseden Dilan Toprak, buna karşı politik bir eleştirinin yapılması gerektiğini dile getirdi. Dilan Toprak, "Burada bağımlılığın köklerine inebiliyoruz. Yapısal şiddet türlerinin hepsinin sonucu çocuk stresle başa çıkamıyor. Biz bu durum karşısında neler yapabiliriz? Ailenin ev içinde ilgili ebeveynlik sergileyeceği önemli bir sistem gerekiyor. Bu çok küçük yaşlardan itibaren başlıyor. Çocuğun bağımlı olmasının önündeki en büyük durumların başında aidiyet duygusunun olmaması geliyor. Politik bilinci yüksek olan gençlerde bağımlılık durumu çok düşük" ifadelerini kullandı.
'BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞI'
Bağımlılığı tanımlayan Psikolog Hülya Tulgar, bağımlılığın kısa süreli haz yaşama istediğinden geldiğini ve sonrasında bedensel ve ruhsal sorunlara yol açtığını söyledi. Birey suçlandıkça bağımlılığı sürdürmeye devam ettiğini dile getiren Hülya Tulgar, bağımlılığın bir beyin hastalığı olduğunu vurguladı. Her madde kullanan kişinin hemen bağımlı hale gelmediğini söyleyen Hülya Tulgar, "Maddeyle temastan sonra beyin bir döngüye giriyor. Bağımlı birey maddeye erişim imkanı olduğunda ilk başta merak ve korku duygusu oluyor. Bireyin beyninde 'Bir kereden birşey olmaz' söylemi oluyor. Gençler risk değerlendirmede daha savunmasızlar. Bunun farkında olan devlet gençleri hedef haline getiriyor. 'Bir kereden birşey olmazla' başlıyor sonra 'istersem bırakırım ben bağımlı değilim ki' daha sonra 'Ben bunu bırakamam ki' diye bir döngüye giriyor. Bu döngü tekrar tekrar yaşandıkça beyin artık madde kullanımına alışıyor" dedi.
'MÜCADELE DAYNIŞMA İLE YÜRÜTÜLMELİ'
Maddeye erişimin kolay olmasının risk faktörü olduğunun altını çizen Hülya Tulgar, "Anlık haz arayışı, duygusal olarak düzenleme güçlüğü. Bir saatten sonra madde ona keyif veren bir şeyden ziyade uzun vadede beyin ona o kadar alışıyor ki zarar görmeye başlıyor ve bunun önünü alamıyor" dedi. Madde kullanımını kolaylaştıran birçok etmenin olduğunu anımsatan Hülya Tulgar, bireyin zarar gördüğünün farkında olmasına rağmen bırakmamasını bağımlılık olarak tanımladı. Bağımlılığın, bireysel terapiyle sona erdirilemeyeceğini sözlerine ekleyen Hülya Tulgar, mücadelenin dayanışmayla yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
BAĞIMLILIĞA KARŞI ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ÇAĞRISI
Son olarak konuşan Erhan Morkoç, platformun kuruluş aşamasında dünya deneyimlerinden yararlandıklarını kaydederek, bağımlılığın toplumsal, kültürel sebeplerden ortaya çıkan bir sorun olduğunu hatırlattı. Bağımlılığın gençlerin politik olarak bilinçsizleştirilmesinden de kaynaklandığını söyleyen Morkoç, sadece Türkiye ve Kürdistan'da değil dünyanın bir çok noktasında egemenlerin kendilerine tehdit olarak gördüğü ülkelerin yurttaşlarını bağımlı hale getirmeye çalıştığına işaret etti. Morkoç, "Bizim mücadelemiz tamamen bununla. Hepimiz biliyoruz bağımlı biri parmakla gösterilirdi. Toplumda utanarak gezerdi. Ama şimdi madde kullanımı o kadar yaygınlaştı ki çoğu insan bundan gurur duyuyor ve başka gençleri de özendirici teşviklerde bulunuluyor. Bu bireysel bir sorun değil. Hepimiz bir amaç etrafında toplanmışsak bu toplumsal bir meseledir. Gittiğimiz her yerde bağımlılıktan bahsediliyor. Hep beraber bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Toplumun her kesiminin mahallesine, sokağına yayması gerekiyor. Örgütlü hareket etmemiz gerekiyor" diye konuştu.
